PAZARTESİ ÖYKÜLERİ
Mesut GÜNSEV
19 Mayıs 2014 Pazartesi 13:21
“Her ayrılık biraz ölümdür” der Fransızlar. Bu haftaki öykü emekli Kaptan Pilot Okyar Kardeş ağabeyimizden geldi… Yıllarca KTHY da komuta ettiği uçaklarla ayrılanları birleştiren... Bunun yanı sıra da “ayrılıklara “ da şahitlik eden Okyar Kaptan “Ayrılığın hiç yanınıza yanaşamayacağı, ayrılık olacaksa mutlu, huzurlu ve sevgi dolu bir yaşamın sonunda böyle bir ayrılık olması dileklerimle. Sevgiler, saygılar” diye göndermiş öyküsünü bize sağ var olsun… İşte aşk ve ayrılık… AŞK VE AYRILIK “Anlatacağım öykü, sakız ambalajlarına yaraşır bir basitlikte, basmakalıp bir masal, biliyorum… Ama dünyamızın düş kırıklığı ve umutsuzlukla çevrili olduğu zamanlarda, “pembe” bir devre arası, uyar diye düşünüyor ve başlıyorum: Aşk ve Ayrılık, havanın güzel olduğu bir gün dolaşmaya çıkarlar. Bir park sırasında el ele oturan sevgililere ilişir gözleri. Genç çift o kadar mutlu görünüyordur ki Ayrılık dayanamaz, arkadaşı Aşk’a caka satar: “Şu sevgilileri görüyor musun? İstersem onları hemen ayırabilirim!” Aşk, “Bekle” der. “Ben bir yanlarından geçeyim, sen ondan sonra yap yapacağını...” Ve çiftin yanından geçerken gözlerine bakar, sonra gelip durur Ayrılık’ın yanında. “Haydi, sıra sende!” Bu kez, Ayrılık çiftin yanına yaklaşıp gözlerine bakar. Ve mutluluk yüklü bir kıvılcım görür o gözlerde. Öylesine parlak, öylesine kıvrak bir kıvılcım ki sorma gitsin... Ayrılık, Aşk’ın yanına gelip “Ben sabırlıyım, beklerim” der gülerek. *** Aradan epeyce zaman geçer. Genç çift evlenmiştir. Çocukları vardır artık. Adam işten yorgun argın geldiği evde tam kanepeye atarken kendini, eşi çocuklarını kucağına verip:“Şunlarla bir ilgilen, ben çamaşırlara bakacağım” demektedir. Ayrılık, “İşte benim sıram!” diye düşünüp çiftin gözlerine bakar, yeniden. Bu kez Sevgi ve Sadakat’i görür, o gözlerde. “Daha sonra gelirim,” deyip gerilemek zorunda kalır. Yine bir zaman geçer aradan. Çocuklar büyümüş, üniversiteye gidiyorlardır. Okul masrafları, ekonomik sıkıntılar, borç harç… Küçük de olsa tartışmalar başlamıştır. Ayrılık ellerini ovuşturup, “Hah” der, “Şimdi sırası!” Yeniden çiftin yanına gelip gözlerinin içine bakar. Bu kez, Saygı ve Anlayış’ı görür, o gözlerde. Ayrılık, bir kez daha erteler, makûs girişimini. Yıllar sonra, tekrar çıkar gelir. Çocuklar evlenmiş, torunlar olmuş; dede, nine iyice yaşlanmıştır. Ayrılık, çifte yaklaşıp gözlerine bakar yine. Feri sönmüş o gözlerde, Güven ve Şükür’ü görür. Yine eli boş döner, tekrar denemek üzere. *** Birkaç yıl daha geçer. Ayrılık, Umut’u da alıp tekrar uğrar çiftin evine. Yaşlı nine şöminenin başında torununu seviyordur. Çocuklar işlerinde, eve bir sessizlik hâkimdir. Ayrılık, “Tamam” der, “Bu kez kesin bitiririmşi”.Dede’yi beklemeye başlar. Saatler geçer, ama dede ortada görünmez. Bir ara, nine paltosunu giyip bahçeye çıkar. Bir demet çiçek toplayıp yola koyulur. Ayrılık merakla peşine takılır. Nine bir mezarlığa gelir. Topladığı çiçekleri eşinin mezarına koyarken onun gözlerinden akan yaşları görür Ayrılık. “Tüh” der, “Geç kalmışım. Benim işimi Zaman yapmış!” Ve usulca uzaklaşır yaşlı ninenin yanından.” Geçtiğimiz hafta Anavatan Türkiye ‘de Soma ‘da yaşanan elim facianın acısı hala içimizde. Tanınmış karikatür sanatçımız Cemal Tunçeri, sözün bittiği noktada çizgilerini konuşturmuş Ve “hiçbir kömür ısıtamayacak babaları madende ölmüş çocukların yüreğini” diye yazmış. Sosyal Medyada yüzlerce paylaşım alan bu anlamlı çizimi-kendisinin de izni ile paylaşıyorum. Selam olsun,rahmet olsun, bu ”son acı” olsun…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.