24 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa12°C
  • Girne20°C
  • Güzelyurt13°C
  • İskele12°C
  • İstanbul3°C
  • Ankara0°C

PARDON AMA!

Derviş DOĞAN

28 Mart 2016 Pazartesi 08:25

Polis güvenlik gerekçesi ile yasal birtakım düzenlemeler istedi.

Bakanlar Kurulu hemen oturdu ve aşağıda gördüğünüz 7 maddelik başlıklar hakkında onay verdi.

Buna göre;bazı suçlarda (terörizm, uyuşturucu, tehdit, şiddet gibi suçlarda) telefonlar polis tarafından DİNLENECEK ve KAYDA ALINABİLECEK.

Dinleme ve kayıt için Başsavcı veya Başsavcı Yardımcısı onayı, Kaza Mahkemesi Başkanı kararı gerekecek

Suç örgütü kurana, yönetene, Yasa dışı insan kaçakçılığına, İnsan Ticareti’ AĞIR SUÇ sayılacak,15 YILA KADAR HAPİSLİK verilecek!

Bir kişiyi zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya vücut organlarının verilmesini sağlamak amacıyla tehdit, baskı, zor kullanarak ülkeye getiren, götüren, alı koyana 12 yıla kadar hapislik verilecek.

‘Gizli soruşturmacılar’, örgütlere sızacak, gözetleyecek, izleyecek, delil toplayacak.

Teknik Araçlarla İzleme Yasası’yla; ‘halka açık yerlerde, işyerlerinde yüz yüze görüşmelerde belli bir süre dinleme, izleme’ yapılabilecek; ses, görüntü veya GPS kaydı alınabilecek.

Polise yardımcı olan suçlulara,‘etkin pişmanlık’ hakkı tanınacak ve Şartlı Tahliye Tüzüğü kuralları uygulanarak ödüllendirilece

Peki bu maddeler de  insan hakları ne olacak?

Özel hayatın gizliliği ve korunmasını taahhüt eden devlet ne yapacak?

Pardon ama, bu ülkede güvenliğin sağlanması için insan haklarını  ortadan kaldırmak  mı gerekir?

Özgürlüklerden vazgeçmek  mi gerekir?

Ki güvenliğimiz sağlanabilsin..

Bu mudur yani?

Kesinlikle değildir.

Peki mevcut hali hazırdaki yasalar uygulanıyor mu ki?

Tartışma kaldırır.

Bu ülkede bağır, çağır yazıyor çiziyoruz.

Yasa dışı örgütler oluşturuluyor, zira denetim zaafiyetimiz var diyoruz.

Türkiye mahkemelerinde hüküm giymiş insanların buralara kaçıp illegal işlerle uğraşmalarına bilerek veyahut bilmeyerek çanak tutuluyor diyoruz.

İnterpol’un haklarında kırmızı bülten çıkarıp fellik fellik aradığı insanlar buralarda rahatça ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar diyoruz.

Mafya diye bahsedilen suç örgütleri ile dirsek temas ilişkiler yürüten siyasetçiler ve onların uzantıları var diyoruz.

Var mı önlem alan?

Yok.

Gocunan, rahatsızlık duyan?

Yok.

Polis çıkıyor mafya bizi tehdit ediyor diyor.

Peki siz ne yapıyorsunuz?

Kim veyahut kimlerdir polisi tehdit edenler?

Bugüne kadar haklarında nasıl bir yasal süreç başlatılmıştır?

Nihayetinde tehdit var diyorsunuz.

Hani nerede  bu topraklarda devletin polisini tehdit edecek kadar kendinde cürret gören insanlar/ suç örgütleri?

Hangisi bugüne kadar polisi tehdit ediyorlar gerekçesi ile yargıının huzuruna çıkartılmıştır?

Var mıdır bilen duyan gören?

Ben kendi adıma hiç görmedim, duymadım mesela.

Hoş çıkartılmışlarsa da basına sızdırılmamışlardır?

Ama doğruluğu bile tartışılan, ispatı olmayan, tartışmaya açık olan radarlar dahil birçok konuda yasalar hemen işletilebiliyor.

Hemde en hoşgörüsüz şekliyle.

Aynı polis örgütü değil midir, müdür talimatları ile imtiyazlı insanların radar suçlarını sildirip, ortadan yok eden?

Sıradan insanları da mahkemelere taşıyıp para ve/veyahut hapis cezasıyla hüküm giymesini sağlayan?

Sadece bu kadar mı?

Değil elbet.

Daha niceleri vardır..

Şimdi güvenlik diyorlar.

Allah aşkına neyin güvenliği?

Yurttaşlar bile bu ülkede suç örgütlerini tanıyorlar artık.

Polis mi bilmiyor bunları?

Avuç içi kadar ülke.

Bence biliyorlardır.

Bunun için telefon dinlemeye, insanların özel alanlarını dinlemeye, birilerinin münafıklığına hiç ihtiyaçları yoktur.

Yeter ki adil olunsun, yasalar herkese eşit uygulansın.

Tabi bakanlar kurulu da enteresan.

Neye göre bu talepleri değerlendirdiler anlamak mümkün değil!

Kim görüş bildirmiş bu yasaların oluru için?

Kimden görüş almışlar?

Polis talep etmiş.

Tamam.

Devletin savcıları da buna gerek duymuşlar mı?

Hukukçular ne der? Ne düşünürler?

Barodan görüş alan olmuş mu?

Yoksa gerek yok mu bütün bunlara?

Nedir esas mesele?

Başbakan  mesela, partisinde değerli birçok hukukçu var.

Üstelik partisinin genel sekreteri de akademik kökenli bir hukukçu.

Ki kendisi de bu maddelerin sakıncalarını anlatıp duruyor kamuoyuna.

İnsan güvenliği için özgürlüklerinden vazgeçer mi diye soruyor.

Çok açık ki bilgisine, görüşüne başvurulmamış.

Belli ki güvenlik gerekçesi ile polisin talep ettiği düzenlemelerin ne anlama geldiğini bakanlar kurulu da tam kavrayamamış.

Ya da bunu sadece polisten gelen bir talep olarak görmemek mi lazım?

Bu bir zorunluluk haline mi gelmiş?

Ki bakanlar kurulu insan haklarını doğrudan tehdit eden bu uygulamayı kayıtsız şartsız kabul ediyor.

Yoksa bu 7 maddelik güvenlik gerekçesi ekonomik protokolle mi ilintili yine?

Sakın ola olur mu öyle şey demeyin.

Zira oluyor.

Ekronomik protokol içinde nasıl yargı yer buluyorsa, özgürlüklerin budanması da böyle yer buluyor.

Bütün yasalar uygulanıyormuş da bir bunlar eksikmiş gibi..

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.