22 Kasım 2024
  • Lefkoşa20°C
  • Mağusa21°C
  • Girne21°C
  • Güzelyurt19°C
  • İskele21°C
  • İstanbul18°C
  • Ankara16°C

PARA MI GELECEK, ÜLKE Mİ GİDECEK?

Ayşegül Garabli

08 Temmuz 2019 Pazartesi 11:28

Doğu Akdeniz alev alev.

Bir tarafta ABD, Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, diğer yanda Türkiye.

Dertleri Kıbrıs’ın etrafındaki doğal gaz.

Sondaj için ABD, Yunanistan, İsrail ve Türkiye yerlerini almış durumda.

İşin içinde olmayanlar ise sadece Kıbrıslılar.

Yunanistan Güney Kıbrıs’tan, Türkiye ‘de KKTC’den yetki almış (!)

Bir yanda ABD, Yunanistan, İsrail ittifakı “Biz tüm ada adına Kıbrıs Cumhuriyeti’nden yetki aldık “ diyor.

Diğer yandan Türkiye  Fatih ve Yavuz gemileriyle Kıbrıs’ta faaliyetlerini sürdürüyor.

Ve sondaj gemilerinin koruyan savaş gemileri hazırda bekletiliyor.

Kısacası Kıbrıs ateş çemberi içerisinde.

Bu durumu fırsat gören Türkiye  stratejik ama uluslararası hukuka da pek uymayan  bir adım attı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kıbrıs İşlerinin Koordinasyonu” genelgesi yayımladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazetede yayımlanan genelgeye göre,

“KKTC ile ilişkilerin bütün yönleriyle uyumlu bir şekilde yürütülmesi ve genel koordinasyonu, görevlendirilecek bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı ya da Bakan tarafından yerine getirilecek. KKTC’nin kalkınması için girişilecek çabalara katkıda bulunmak amacıyla Türkiye’den KKTC’ye yapılacak ekonomik, mali ve teknik yardımların planlaması ve koordinasyonunu sağlamak maksadıyla Cumhurbaşkanınca görevlendirilen makam bünyesinde, “Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü” oluşturulacak.

Bu ifadenin özü ; artık KKTC açıkça TC tarafından belirlenecek bir Cumhurbaşkanı yardımcısı ya da Bakan tarafından yönetilecek.

Yani KKTC, TC Cumhurbaşkanlığına bağlanmış oldu.

Zira Türkiye’deki yeni yönetim şekliyle Türkiye’deki her şey Cumhurbaşkanına bağlı.

Genelgenin   Resmi Gazetede kendi imzası ile yayınlanması da bunun gösteriyor.

Genelgede her ne kadar “ KKTC’nin kalkınması için girişilecek çabalara katkıda bulunmak amacıyla” yazsa da “Kıbrıs İşleri koordinatörlüğünün” kurulması ile  Haberci gazetesinin yazdığı 2019 protokolünün detayları  birleştirildiğinde, gerçek net olarak ortaya çıkıyor.

Ne var bu yeni “protokolde”?
1- KIB-TEK faaliyetleri Üretim-İletim-Dağıtım olarak (muhasebeleri) ayrıştırılacak.
2- K.T. Liman İşçileri Şirketi’nin imtiyazları kaldırılacak.
3- Limanlar için kamu-özel işbirliği ihaleleri hazırlanacak.
4 – Telekomünikasyon Dairesi kamu-özel işbirliği modeliyle yeniden yapılandırılacak.
5 – Araç muayene istasyonları kamu-özel işbirliğiyle işletilecek.
6- 2019 sonuna kadar kamuda geçici işçi istihdamı yapılmayacak.
7- Kamuda istihdam edilecek personel sayısı emeklilerin yarısını geçmeyecek.
8- Yerel yönetimler Eylül 2019’a kadar yeniden yapılandırılacak. (Birleştirilecek).
9- Kooperatif Merkez Bankası iştirakleri elden çıkarılacak. (Levazım, yem vs.)
10- TC-KKTC arasında TL cinsinden ticaret yapılacak.
11- Gelirler bütçesindeki tüm gelir kalemlerinin elden geçirilecek. (Fonlar, harçlar artırılacak).
12- Yabancı iş gücü için de istihdam politikası oluşturulacak.

Özetle , KKTC’deki tüm kamu kurum ve kuruluşlarının mali kısımları özelleştirilecek.

Kıbrıs işleri  Koordinasyonunun başına TC’den atanan  Bakan ya da Cumhurbaşkanı yardımcısı neler yapılacağının ve kimlerin özelleşen bu kurumları işleteceğinin kararlarını verecek, özel şirketler de işletip para toplayacak.

Yani elektrik kurumundan, telefon dairesine hatta araç muayene istasyonlarına kadar tüm gelir getiren kısımlar özelleşecek.

Özelleşen bu yerlerin kimlere verileceğine TC karar verecek ve hatta KKTC’nin “Özerk bir devlet” olabileceği gündeme getirilecek ve bunun sonucunda da KKTC kalkınacak öyle mi?

Bırakın kendi kendimizi yönetmenin yok edildiğini, bu kararla halkın sahip olduğu yerel kaynaklar da yok edilecek.

Üretimden koparılarak yok edilen kaynaklardan arta kalan kaynaklar da bu şekilde yok edilip, Kıbrıs’ın kuzeyi tamamen Türkiye’ye bağlı hale getirilecek.

KKTC artık uzaktan değil, bizzat TC tarafından yönetilecek.

Sn. Kudret Özersay’ın Sn. Cumhur başkanımız Akıncı’yı devre dışı bırakma çabası da, “federal çözüm tezi çöktü” söylemlerini yayma çabası da bu yüzdendir.

“Özerk Devlet” modeli söylemi ile Kıbrıs’ın kuzeyini tamamen Türkiye’ye bağlama çabasındandır.

Şimdi “Protokol imzalandığında para gelecek” diye sevinenlere sormak isterim;

Para mı gelecek yoksa zaten gelen para Türkiye’ye gidiyor, ülke mi gidecek?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.