17 Nisan 2025
  • Lefkoşa28°C
  • Mağusa23°C
  • Girne26°C
  • Güzelyurt27°C
  • İskele23°C
  • İstanbul21°C
  • Ankara21°C

PAPA "ERMENİ SOYKIRIMINI" TANIDI

Papa "Ermeni Soykırımını" tanıdı

12 Nisan 2015 Pazar 12:52

 Papa Francesco, 1915 olaylarının 100. yıldönümü sebebiyle Vatikan'da düzenlediği ayinde, "20. yüzyılda soykırımlar yapıldı. Bunun  ilki de siz Ermenilere yapıldı" söyledi.

Papa, San Pietro Bazilikası'nda yapılan "Ermeni şehitliğinin 100. yılı için kutsal ayin" adlı törenin açılışında, Ermeni cemaatine seslendi.

Papa "Son yüzyılda insanlık 3 büyük trajedi yaşamıştır. Bunların ilki, genel olarak 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak görülen ve siz Ermeni halkına karşı yapılmış olandır"" dedi.

Papa, diğer büyük trajediler arasında ise Nazilerin işlediği suçları ve Ruanda, Kamboçya, Burundi ve Bosna'da yaşananları da saydı.

Papa Francesco, günümüzde dünyanın "parça parça halde 3. dünya savaşını" yaşadığını da söyledi ve insanlığın geçmişteki hatalardan ders almadığını belirtti.

Ermeni liderler de ayinde

Ayine, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Ermeni Apostolik Kilisesi Katolikosu 2. Karekin ve Kilikya Katolikosu Aram'ın da aralarında bulunduğu üst düzey temsilciler ve Ermeni cemaati katıldı.

1915'in 100. yıldönümünde birçok ülkede organize edilen anma törenleri hem Ermenistan hem de Türkiye tarafından yakından takip ediliyor.

Türkiye tarafı, Papa'nın bugünkü ayinde "soykırım" sözcüğünü kullanmaması için diplomatik yollardan çaba gösteriyordu.

Buenos Aires Başpiskoposu olarak görev yaptığı sırada Arjantin'deki Ermeni cemaatine yakınlığıyla bilinen Papa Francesco, o dönemde de 1915 olaylarını "soykırım" olarak niteliyordu.

Papalık görevine gelmesinin ardından da Haziran 2013'te Vatikan'da Ermeni cemaati temsilcilerini kabulü sırasında yaptığı konuşmada da, "20. yüzyılın ilk soykırımı, Ermenilere yapılmış olandır" demişti.

Kabri yıkılan Ermeni keşişe onur

Papa Francesco bugünkü ayinde ayrıca, 950 yılında dünyaya gelen Ermeni filozof, şair ve keşiş Surp Krikor Naregatsi'ye resmi olarak "Kilise Doktoru" ünvanı verdi.

Surp Krikor Naregatsi, Van'ın Gevaş ilçesine bağlı Yemişlik köyünün eski adı olan Nareg'deki manastırda yaşamış ve burada ölmüştü.

Vatikan tarafından bugünkü ayinle ilgili yayımlanan belgede şu açıklama metni de yer aldı: "(Surp Krikor Naregatsi) 1005 yılında Narek Manastırı'nda ölmüş ve buraya gömülmüştür. Azizliğe yüceltilmiş ve kabri dindarlar tarafından bir hac mekanı haline getirilmiştir. 1071'de Ermenistan Türkler tarafından fethedildikten sonra bile Surp Krikor Naregatsi'nin anısı, tüm halktan saygı ve hürmet görmeye devam etmiştir. 1915-1916 yıllarındaki katliamlar sırasında hem manastır hem de kabri yıkılmıştır

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
  • HOLLANDA'DAN SELIME13-04-2015 23:05Yorum

    Ermenilerin Yalanları! Bu günleri de mi görecektik… Her sene ki gibi bu sene de 24 nisanda dünya ve özellikle Avrupa televizyonlarınde sözde “Ermeni Soykırımı”nın kabul edilmesi beni şaşkına çevirdi. Çünkü bu kendilerini tarihçi, profesör, gazeteci ve politikacı olarak kabul eden insanlar acaba bir defa olsun bu sözde “Ermeni Soykırımı”nı araştırmışlar mıdır? Bu sorunun cevabı çok basittir; kesinlikle hayır! Eğer bu insanlar Ermeni Meselesi’ni araştırmış olsaydılar, burada yazdığım gerçekleri öğrenmiş olurlardı. 1910 Yılından itibaren Ermeni çeteler silahlanıp Türk köylerini basıp, katliam yapmaya kalktılar. Tabi ki Osmanlı ve Türklerin ezeli düşmanları Ruslar, Fransızlar, İngilizler burada Ermenilere büyük yardımda bulundular. Silah olsun, para olsun, bilgi olsun; Ruslar ve Fransızlar, tıpkı İngilizler Arapları kışkırtığı gibi, Ermenileri her konuda destekleyip onları Osmanlı ve Türklere karşı kışkırttılar. Zaten bu sözde “Ermeni Soykırımı”nı ilk olarak kimler kabul etti? Evet, tahmin ettiğiniz gibi; Fransızlar ve Ruslar. Bunun ispatları her Türk konsolosu, elçi ve Türk Tarih kurultayında bulunmaktadır. Bu belgeler bize şunları da gösterir; sırf 1910-1922 yıllarında tam olarak 523.000 katledilmiş Türk var. Bu mahsum Türkleri katleden Ermeni çeteleri Avrupalı ve Amerikalılar tarafından hiç suçlu olarak görünmezler. Tabi ki onlar Türkleri insan olarak görmüyorlar! Savaş sırasında hiç kimse isyan istemez, fakat bu Ermeni çeteleri Osmanlıların en zayıf noktalarından faydalanıp Balkan Savaşları’nda (1910-1913) isyan etmeye başladılar. Bu isyan Birinci Dünya Savaşı’nda (1914-1918) ve Kurtuluş Savaşı’nda (1919-1923) devam etmiştir. İsyan eden Ermeniler 1910 yıllarında Osmanlıları arkadan vurarak, Ruslara ve Fransızlara yardımda bulunuyorlardı. Bunun en tanılmış örneği Sarıkamış Seferi’dir, burada Ermeni çeteleri Osmanlı askerlerini besleyen köyleri basıp, köylüleri katletti. Sarıkamış dağlarında aç susuz kalan 90.000 askerimiz soğukta şehit düştüler. Gördünüz gibi Ermeniler bu savaşı zora sokuyordu ve bu yüzden onları Suriye’ye tehcir etme kararı 1915’te verilmiştir. Acaba Avrupalılar da aynısını yapar mıydı? Avrupalıların örneklerine bakarsak, gerçeği örenmekteyiz: 1. On beşinci yüzyılda Papa tarafından ‘İnquisition’ kurulmuştur. Bu İnquisition’un görevi katolizm hıristiyanı olmayan insanları (yani Müslüman, Yahudi ve protestan hıristiyanları) işkence yaparak öldürmekti. Tam yarım milyon insan öldürülmüstür, o zamanlarda Avrupa’nın nüfusu zaten elli milyondu. Kısacası Avrupa’nın nüfusunun yüzde biri öldürülmüştür. 2. On yedince yüzyılda İspanyalılar Güney Amerika’ya gidip, orada bir katliam yaptılar. Bu İspanyalılar İnka, Aztek, Maya ve Kızılderelileri öldürmek için ‘Konquistadores’ adında bir asker grubu kurdular. Bu Konquistadores’ler bir kaç milyon İnka, Aztek, Maya ve Kızıldereli öldürdü (sayısı tam olarak bilinmiyor). Konquistadores’ler Güney Amerika’yı Hindistan zannediyordu. Bu yüzden Hindistan’daki insanları öldürüp oradan Osmanlı İmparatorluğu’nu arkadan vurmak istiyordu. Şimdi de Türklere ‘barbar ve katil’ diyorlar. 3. Dünya tarihinde Türklere (yani Selçuklu ve Osmanlılara) karşı tam yedi haçlı sefer vardır. Bu seferlerin yüzünden koskocaman bölgelerin Türk nüfusu yok edilmiştir. Hepsi haçlı seferlilerin tarafından öldürülmüştür. (Şanlı)Urfa’yı haçlılara kaptırdığımızın sebebi de bir Ermeni isyanıydı. Bu Ermenilerin yüzünden Urfa’daki (hıristiyanların Edessa şehri) bütün 250.000 Selçuklu Türkler katledildi. Bir haçlı asker sonradan bunun kitabını yazdı: ‘Urfa’da o kadar çok insan vardı ki, ancak altı günde öldürebildik. Altıncı günün sonunda hepimiz kan içindeydik, şehir merkezde dizimize kadar kanlar içinde yürüyorduk.’ Bu sadece bir örnektir, daha Kudüs’de de çeyrek milyon Selçuklu öldürülmüştür. Toplam beş milyondan fazla Türk öldürüldü. 4. Almanlar İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudilere bir soykırım yaptılar. Hitler’in SS-akerleri tam olarak altı milyon insan (çoğu Yahudi) öldürdü. 5. Rusların diktatörü Stalin Rus halkını korkutmak amacıyla her gün kafasına göre yüz kişi seçip onları Sibirya’ya gönderiyordu. Sibirya’dan dönme şanşı yüzde yirmiden bile azdı. Stalin Hitler’in üç katını öldürdü: on sekiz milyon mahsum insan. Bunların hepsine rağmen Türkler hiç bir zaman mahsum insanlara karşı katliam veya soykırım yapmamışlardır. Yapamazdılar değil, yapmak istemediler. Ermenilere soykırım yapmak isteyen halk, yapardı, onları başka bir yere sürmezdi. Bu Ermeni tehciri Osmanlı İmparatorluğu’nun arşivinde vardır, hatta Talat Paşa’nın günlüğünde bile vardır. Talat Paşa Ermenileri Suriye Çölü’ne süren Paşa idi. Bu Osmanlı arşivinde ve Talat Paşa’nın günlüğüne göre tam olarak 924.158 Ermeni Suriye Çölü’ne sürülmüştür. Tabi Suriye Çölü o zamanlar daha Osmanlı toprağı idi. Fakat Ermeniler nerden iki buçuk ve üç milyon arası Ermeni Suriye Çölü’nde öldürüldü diyebiliyorlar? Bunların ispatı var mı? Hayır yok, o zaman Avrupalılar niye bunlara inaniyor ve Türklere asla güvenmiyorlar? Tarihte hem bize Tanrı bilir kaç katliam ve soykırım yaptılar, hem de suçu şimdi bize atmak istiyorlar. Bu ne rezalet böyle! Osmanlı İmparatorluğu’nun 1914’te yapılan nüfus sayısına göre tam olarak ‘1.234.671 Ermeni kökenli Osmanlı vatandaş’ vardır. Biz Türkler o zaman nasıl üç milyon Ermeni öldürdük? Hepsini iki defa mı öldürdük? Öyle olsa bile üç milyona ulaşamazdık. Bir de şimdi ki duruma bakalım; Ermenistan’da üç veya üç buçuk milyon Ermeni var, yurtdışında yaklaşık bir buçuk milyon Ermeni daha var. Ermeniler diyor ki ‘Türkler üç milyon Ermeni öldürdü ve sadece yüz bin Ermeni Türkiye’den kaçarak sağ kaldı’. Bizde bunun hesabını yapalım; yüz bin tane Ermeni doksan yıl içerisinde beş milyona ulaşabilir mi? Yani doksan yılda yüzde beş bin (%5000) ile çoğalabilir mi? Bunu gerçekleştirmek için her Ermeni çifti en az on tane çocuk yapması lazım; küçük ve yaşlı Ermeniler dahil herkesin on tane çocuğu olması lazım. Bu ikinci kuşak çocukların her birinde tekrar en az on tane çocuk olması lazım. Eğer Ermeniler bu işi başarmak için, her halde günlerini yatakta geçerdiler. Siz de anladınız ki bu iş imkansız, yüz bin tane Ermeni doksan yılda yüzde beş bin ile çoğalarak beş milyona ulaşamazlar. İmkansız! Başka bir noktaya gelirsek, bir de bunu öğreniriz. Türkiye’de hala yüz binlerce Ermeni var, Ermenilerin başpatriki (yani Ermeni Gregoryan Kilisesi’nin başı) dahil. Bu Ermeni başpatrikin ailesi kaç asır İstanbul’da oturuyor ve hiç bir zaman Türkler tarafından kötülük görmemiştir. Türkiye’de en az yüzlerce Ermeni kilisesi var, bunlar hiç bir zaman kapanmamıştır. Fakat Hitler Yahudileri öldürmek istediğinde ilk önce bütün Yahudi binaları kapattırdı ve Yahudi liderleri tutuklattı. Bakıyoruz ki Türkiye’de böyle birşey hiç olmamıştır. Türkiye’deki Ermeni başpatriki sözde “Ermeni Soykırımı”nı zaten kabul etmiyor, yurtdışındaki Ermeniler bunun üstüne ona tehditler ve hakaretler yağdırdı. Hatta ‘sen artık Türkleşmişsin!’ diye bağran da oldu. Bu ‘Türkleşmişsin’ kelimesini gittikçe daha da çok duyuyoruz. Yurtdışındaki Ermeniler Türkiye’deki sözde “Ermeni Soykırımı”nı kabul etmeyenlere ve Ermeni yalanları desteklemeyenlere Ermenilere ‘siz artık Türkleşmişsiniz’ ve ‘sizi artık Ermeni olarak kabul etmiyoruz’ diyorlar. Sadece ve sadece gerçeği söyledik ve düşündükleri için hakaret ve tehditlere mahruz kaliyorlar. Aslında bu yurtdışındaki Ermeniler Türkiye’ye gelse, İstanbul ve Anadolu’daki yüz binlerce Ermeni kilise ve okuları görürler, tabi görmek isteyenler! Son olarak Ermeni çetelerin vahşi işkence ve katliamlarndan bir örnek daha veriyorum. Van’daki Özalp ve Saray ilçeleri 1915’te Ermeni çeteleri tarafından basıldı. Erkekler hemen öldürüldü, fakat kadınlar tecavüze uğradıktan sonra çocuk ve yaşlılar ile camilerde toplandılar. Bu camiler yakıldı ve içindeki insanlar yanarak can verdi. 1920’de bir Alman gazeteci Walter Bachman bu bölgelerde bulunan yanmış, kül olmuş cesetlerin daha doğrusu kemiklerin fotoğraflarını çekmiş ve bu korkunç fotoğraflar Genel-Kurmay Başkanlığı Arşivi’nde saklanmaktadır. Bu bölgede cesetler hariç büyük sayıda merme, kurşun ve silah bulunmuştur, bu bulunanlar hepsi Rus malı çıktı. Demek ki o anda Osmanlı Türklere yenilen Ruslar Ermenileri Türklere düşürmek amacıyla, onlara silah ve para verdi. Başka örnek verelim; Maraş’a (o zaman ki Süleymanlı Maraş, şimdi ki KahramanMaraş) bağlı olan Zeytun köyündeki katliamın şahidi olan Hanım Hatun diye bir vatandaşın açıklaması vardır: ‘Ermeni çetelerin lideri bana “çocuklarını öldürmezsin, önce gözünün önünde üç çocuğuna tecavüz ederiz. Daha sonra onları öldürüp sıra sana gelir.” dedi. Bunun üstüne çocuklarımı korumak için onları boğazlayarak öldürmek zorunda kaldım. Ben kendi üç özçocuklarımı boğazlarken, Ermeniler toplanıp, avasları çıktığı kadar güldüler. Sözlerini tutmadılar, benim küçük çocuklarımın cesetlerinin hırslarına geçtiler. Ondan sonra bana da teker teker tecavüz ettiler, dövdüler ve bıçakladılar. Maalesef ölmedim ve bu hatıralarla yaşamak zorundayım.’ Bu korkunç gerçekleri Avrupalılar asla açıklamıyorlar, fakat Zeytun köyündeki tek Türk şahidimiz Hanım Hatun daha çok vahşi ve korkunç olaylar görmüştür: ‘Başka kadınlara da aynısını diyorlardı, onlar çocuklarını öldürmek istemeyince Ermeniler hem kadınlara, hem çocuklarına tecavüz ediyorlardı ve ondan sonra onlara işkence yaparak öldürüyorlardı. Yanımdaki kadın hamileydi ve Ermeniler aralarında tartışmaya başladılar; bebek kız mı, erkek mi? Sonunda kılıçla kadının göbeğini kestiler ve baktılar. Bebek anında öldü, fakat kadın kan kayıp ederek yavaş ve acı şekilde can verdi.’ Hanım Hatun’un açıklaması Genel-Kurmay Başkanlığı Arşivleri’nde bulunmaktadır, bu olay harıç yüz binlerce açıklama daha vardır. Hepsi Ermeni çetelerin vahşi şiddetini anlatıyor. Sıra şimdi Ermenilerin sözde ‘belgelerine’ geldi: 1. Mavi Kitap. Bu kitap İngiliz tarihçiler Arnold Toynbee ve James Bryce tarafından yazılmıştır. Şimdi bunun ilginç tarafı da var, 1975 yılında vefat eden Arnold Toynbee yetmiş yıllarda Türkiye ve Suriye Çölü’nde araştırma yaptı. Bu araştırmadan sonra Türkiye hükümetinden özür dileyip, Mavi Kitabı ‘palavra’ olarak değerlenmiştir. Ayrıca İngiliz hükümeti kendisine yanlış bilgi verdiğini ve Türkleri kötülemek için kendisine başkı yapıldığını belirtti. Yani tıpkı Amerikanların dünyaya Irak ve Saddam Hüseyin’i kötülümek amacıyla yanlış bilgi verdiği ise (çünkü Irak’ta hiç bir bomba veya tehlikeli maddeler bulunamadı), İngilizler Türklerin hakkında da aynısını yapmıştır. Fakat ne yazık ki Arnold Toynbee’nin açıklaması ve Türklerden özür dilemesi Avrupa’da hiç açıklanmamıştır. 2. Bir başka İngiliz tarihçi ise Andrew Mango ve bu da İngiliz hükümeti aynı şekilde suçlamaktadır: ‘İngiliz hükümeti Birinci Dünya Savaşı’nda haklı çıkmak için ellinden geleni yapmıştır. Türkleri de bu yüzden kötülemek istemiştir ve aslında hala da kötülemeye devam etmektedir.’ Andrew Mango sözde “Ermeni Soykırımı”nı bağımsız bir araştırmadan sonra kabul etmedi, fakat İngilizler kendi okul ve üniversitelerinde halen gerçekten olmuş gibi anlatıyorlar. Andrew Mango bu tehciri Amerikanların Japon asılı vatandaşlarına yaptığınla mukayese ediyor. Çünkü Amerikanlar İkıncı Dünya Savaşı’nda Pearl Harbour saldırısından sonra binlerce Japon asılı Amerikan vatandaşı batıdan doğuya göndermiştir, sırf batıda Japon askerlere yardımda bulunmamaları için. Sayın Andrew Mango Türklerin aynısını yaptığını söylüyor. Ayrıca Ermeniler ve Ermenileri destekleyenleri pek inandırıcı bulmuyor: ‘Ermeniler her sene ölü sayısını çoğaltiyor, 1918’de Encyclopedia Britannica’ya göre 600.000 Ermeni ölmüştü, 1968’de aynı Encyclopedia Britannica’da 1.500.000 Ermeni öldü yazıldı. Şimdi yirmi birinci yüzyılda üç milyon öldürülmüş Ermeni yazılıyor.’ Bu abartmalar elbette ispatsız yapılıyor, çünkü bu sözde “Ermeni Soykırımı”nın yeri bile belli değil, bırak cesetler ve öldürme kampları bulunsun. Zaten olmayan bir soykırımın cesetleri ve öldürme kampları bulunamaz. 3. Kazım Karabekir Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu Ordu Komutanı, 1915’de tehciri kontrol eden başkomutanı idi. Kazım Karabekir Paşa’nın belgelerinde onun emirleri yazmaktadır, bu emirlerin bir çoğu: ‘Ermenilere yeterince doktor ve bebek sütü gönderin. Onlara hiç zarar vermeyen ve zarar verdirmeyin, Ermenileri korumak için elinizden geleni yapın. Ayrıca Ermenilere çadır kurun, orada ikamet ederler.’ Bu yardım amcıyla kurulan çadırlar Birince Dünya Savaşı’nın sonunda Fransız ve İngiliz askerler tarafından işgal edilmiştir. Ermenilerin “öldürme kampları” olarak nitelendirdiği kamplar aslında Türkler tarafından kurulan yardımcı çadır kamplarıydı. Eğer Fransız ve İngiliz askerleri Ermenilerin iftiralarını ispatlıyabilseydi, bunu seve seve yaparlardı. Demek ki böyle “öldürme kampları” diye birşey bulunmamıştır, sadece yardımcı amacıyla kurulan çadır kampları. Şimdi bu kamplarda insanlar öldü mü? Evet öldü, her zaman ki gibi insanlar yaşlılıktan, yorgunluktan ve hastalıklardan ölmüştür. Fakat bunları önlemek için her şey yapılmıştır, yoksa Kazım Karabekir Paşa neden ‘doktor ve bebek sütü gönderin’ emiri versin! 4. Orta Doğu tarihinde en ünlü, en meşhur ve en tanılmış tarihçiler sözde “Ermeni Soykırımı”nı zaten kabul etmiyorlar. Amerikan tarihçi Profesör Dr. Justin McCarthy bunlardan sadece biridir. Sayın McCarthy’nın araştırmasına göre Ermeniden çok, Türk ölmüştür. Bu Türklerin büyük bir kısma da Ermeni şiddetin sayesinde ölmüstür. Ermenilerden sadece suçlu olanlar idam edildiği, hastalık ve yorgunluktan ölen Ermeni sayısı Türk ölü sayısından çok daha az olduğu sayın Justin McCarthy’nın araştırmasından sonra ortaya çıkmıştır. Ayrıca Justin McCarthy: ‘böyle durumlarda iki seçeneğin vardır, ya bu isyan ve gerilla yapanlar ile çatışacaksın tıpkı Amerikanların Vietnam’da uyguladığı taktik, fakat Amerikanlar sonunda yenildi. Ya da Türklerin yaptığı gibi, isyancıları başka bir yere göndereçeksin ki artık zarar vermesinler, çünkü Suriye Çölü’nde artık kaçacak veya saklanacak yer yoktur.’diyerek, Türk taktikleri taktir etmektedir. ‘Bu bir savaştı, savaşta herşey olabiliyor fakat Türkler yine ellerinden geldiği kadar zarar vermemeği çalıstılar ve o yüzden bu olaylar kesinlikle bir “soykırım” olarak değerlendirilemez’. 5. Justin McCarthy hariç pek çok tarihçi sözde “Ermeni Soykırımı”nı kabul etmiyor. Maalesef Ermeniler ve ne yazık ki Avrupalılar bu tarihçilerin ispatlarına embargo koydular. Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Türkkaya Ataöv en Prof. Dr. Bernard Lewis gibi usta tarihçilerin yazıları Avrupa’da yasaklanmıştır. Sırf Prof. Ataöv bu konuyla ilgili yetmiş yedi kitap yazmıştır, ama ne yazık ki bütün kitapları Avrupa’da yasaktır hatta hiç basılmamıştır. Aslında bu kitaplar sözde “Ermeni Soykırımı” iftiraları ispatlarla ve resmi belgelerle yalanlamıştır. Osmanlıların tehcir sebeblerini anlatmıştır, fakat maalesef o yetmiş yedi kitabın hiç biri Avrupa’da başıl veya satılmamıştır. Avrupalılar bunu niye yapıyorlar diye sorarsanız; cevabı şu. Avrupa’nın hükümetleri Avrupa halkını bilgisiz ve cahil bırakmak istiyorlar ki Türk düşmanı kalsın. Bir örnek isterseniz, her hangi bir Hollanda, Belçika veya Alman televiziyonu seyredebilirsiniz; orada her zaman söylerler ‘Müslüman Türkler hıristiyan Ermenileri katletti’. Ancak bu bir din meselesi değildi, ama insanları Türk ve Müslüman düşmanı yapmak için böyle anlatıyorlar. Eğer din o kadar önemli ise, niye her hırsız ve katilin dinini televiziyonda söylemiyorlar? Önemli değil ise dini karıştırmasınlar, bu konuda dinin hiç bir alakası yok! 6. Ermeni iftiracılar elbette kendilerini haklı çıkartmak amacıyla, bir kaç tane sahte belge üretmişlerdir. Bu belgeleri sözde Talat Paşa ‘yazmışmış’ ve İngiliz Ordu Komutanı Allenby bulmuşmuş gibi göstermek istediler. Bu Allenby o belgeleri 1918’de Halep’i feth ettiğinde bulmuşmuş. Oradaki Osmanlı elçi Naim Bey bu belgeleri yanlışlıkla İngiliz ordusuna kaptırmışmış. Bir de 1920’de Paris’te sözde “Osmanlı belgeleri ve soykırım emiri” piyasaya çıktı. Bu belgelerin hepsi Talat Paşa’yı Berlin’de öldüren Ermeni terrörist Aram Arondian’ın Berlin mahkemesinde ispat olarak kulanılmak istendi. Ancak bir bağımsız araştırmadan sonra gerçek orta çıktı ve Berlin mahkemesi bu belgeleri ‘baştan sona kadar yalan ve o bakımdan gerçek resmi belge olarak nitelendirmiyoruz’ diye bir açıklama yapmıştır. Gerçek 1922’de Londra Daily Telegraph’ta ortaya çıktı, bu gazete Ermenilerin sahte belgelerini Allenby tarafından bulunduğunu söylerken, İngiliz Dışişler Bakanlığı Harp Bakanlığı’ndan bu belgeleri istedi. Fakat Harp Bakanlığı bu belgeleri arşivinde bulamayınca, Allenby’ye sordular. Bu sorunun üzerine Allenby ‘ben hiç böyle belge bulmadım ki’ diyence, bu belgelerin aslında sahte Ermeni belge olduğu ortaya çıktı. Sonunda Paris’deki Ermeniler bir kaç belge yapıp bunları İngiliz hükümetine gönderdi. Bu belgeleri kontrol ederken; büyüklüğu, yazısı, grameri ve sözcükleri hiç diğer Osmanlı belgelere benzemeyince, o belgelerin sahte olduğu ispatlanmış oldu. Allahtan İngiliz, Alman ve Amerikanlar bu belgelerin sahte olduğunu ve Osmanlıların böyle bir emiri veya belgesi olmadığını kabul etmiştir. 7. Başka bir Ermeni yalanı ise, Türklerin Müslüman olmayanlara ve özellikle Ermenilere çok kötü davrandıklarıdır. Bu yalanların amacı tabi sözde “Ermeni Soykırımı”nı daha inandırıcı yapmak, yoksa Türkerin (yani hem Osmanlılar, hem Selçuklular) sekiz yüz elli sene (1071-1915) sonra niye durup durup Ermenileri yok etmek istesinler? O yüzden Ermeniler Türklerin her zaman kendilerine kötü davrandığını söylerler, fakat eğer Hitler dört senede altı milyon Yahudı öldürebildiyse, Türkler sekiz yüz elli senede elbette bir milyon Ermeni öldürebilirdi. Ama bunu yapmak istemediler, şimdi Ermeniler konuyu saptırarak ‘Müslüman Türkler ve hıristiyanlar zaten her zaman düşmandılar, o yüzden Türkler hıristiyan Ermenileri katlettiler’ diyorlar. Böyle yaparak kendilerini hıristiyan Avrupalılara daha inandırıcı göstermek istiyorlar ve sonuçta Ermeniler maalesef amaçlarına ulaşmıştır, çünkü Avrupalılar ne yazık ki Türkleri (ve Müslümanları) ‘korkunç barbar yaratık’ olarak görüyorlar! 8. Şimdi biz bu sözde “mahsum Ermeniler”e bakarsak, 1921’den itibaren bir çok Türk vatandaş, diplomat ve politikacı korkunç ve vahşi şekilde Ermeniler tarafından öldürüldüğü ortaya çıkmaktadır. Bu iğrenç cinayetleri ‘www.armenie.nl’de görmekteyiz: 1921 (15 Mart) Ermeni terrörist Aram Arondian Talat Paşa’yı Berlin’de öldürdü. (18 Mart) Misak Torlakyan Azerbaycan Türk Devleti’nin İçişler Bakanı Cevanşir Han’ı İstanbul’da öldürdü. (6 Aralık) Sait Halim Paşa Roma’da Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. 1922 (22 Temmuz) Cemal Paşa Tiflis’te Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. 1973 (27 Ocak) Ermeni terrörist Migirdic Yanikyan Los Angeles Türk Elçisi Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadir Demir’i öldürdü. 1975 (20 Ocak) Ermeni Terrör Örgütü ASALA kurulmuştur. (22 Ekim) Viyana Türk Elçisi Danış Tunaligil Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. (24 Ekim) Paris Türk Elçisi İsmail Erez ve güvenliği Talip Yener Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. 1976 (16 Şubat) Beyrut Türk Konsolosluğu’nun Birinci Sekreteri Oktay Cerit Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. (28 Mayıs) Zürih Türk Diplomat Bürosu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. Ermeni terrörist Noubar Soufoyan tuttuklanıp, on beş sene hapis cezasına çarptırıldı. 1977 (29 Mayıs) İstanbul Yeşilköy Havaalanı ve Sirkeci İstastyonu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. Dört kişi can verdi, otuz bir kişi yaralandı, bu saldırıya “Aşırı Ermeni Hareket Grubu” (Extreme Armenian Movement Groups) sahip çıktı. (9 Haziran) Vatikan Türk Elçisi Taha Carım Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. 1978 (3 Ocak) Brüksel Türk Konsolosluğu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. Bu saldırıya “Yeni Ermeni İsyan Örgütü” (Armenian New Resistance Organisation) sahip çıktı. (2 Haziran) Madrid Türk Elçisi Zeki Kunaralp’ın eşi Necla Kunaralp ve eski Elçi Besir Balcioglu Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. (8 Temmuz) Paris Türk Diplomat Bürosu ve Turizm Bürosu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. Bu saldırıya “Ermeni Soykırım Gerçeği Komitesi” (Armenian Genocide Justice Committee) sahip çıktı. (6 Ağustos) Cenevre Türk Başkonsolosluğu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. Bu saldırıya “Yeni Ermeni İsyan Örgütü” (Armenian New Resistance Organisation) sahip çıktı. (17 Aralık) Cenevre’deki Türk Hava Yolları Bürosu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. Bu saldırıya ASALA sahip çıktı. 1979 (15 Nisan) Yunan hükümeti “ Ermeni İntikam Anıttı”nı (The Monument of Armenian Revenge) inşaat etme kararı vermiştir. Bu anıt Atina’nın Nea Simirna Merkezinde yapılmıştır. (22 Ağustos) Cenevre Türk Elçinin yardımcısı Niyazi Adalı Ermeni ASALA terröristler tarafından öldürülmüştür. Bu saldırıda üç kişi daha öldürülmüştür. (27 Ağustos) Frankfurt’taki Türk Hava Yolları Bürosu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. Bu saldırıya ASALA sahip çıktı. (4 Ekim) Kopenhag’taki Türk Hava Yolları Bürosu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. Bu saldırıya ASALA sahip çıktı. (12 Ekim) Amsterdam Türk Elçisi Özdemir Benler’in oğlu Ahmet Benler Ermeni terröristler tarafından Lahey’de (Den Haag) öldürüldü. (22 Aralık) Paris Türk Konsolosluğu’nun Turizm Danışmanı Yilmaz Copan Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. 1980 (10 Ocak) Tahran’taki Türk Hava Yolları Bürosu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. Bu saldırıya ASALA sahip çıktı. (6 Şubat) İsvicre Türk Elçisi Doğan Türkmen Bern şehrinde bir Ermeni terröristin silahlı saldırısına uğradı ve yaralandı. (10 Mart) Roma’daki Türk Hava Yolları Bürosu Ermeni terröristler tarafından bombalandı. İki İtalyan can verirken, on dört İtalyan yaralandı. (8 Nisan) ASALA’nın Sayda Toplantısında Ermenliler Kürtleri ‘kardeş halkı’ olarak kabul etmiştir. ASALA’ya göre Kürtler ve Ermeniler aslında aynı ırktandır. (17 Nisan) Vatikan Türk Elçisi Vecdi Türel ve güvenlik komutanı Tahsin Güvenç bir Ermeni terröristin silahlı saldırısına uğradı ve yaralandı. (19 Nisan) Marsilya Türk Konsolosluğu Ermeni terröristler tarafından basıldı. Bu saldırıya ASALA sahip çıktı. (31 Temmuz) Türk Müfettiş Büro üvesi Galip Özmen ve kızı Neslihan Özmen Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. (5 Ağustos) Lyon Türk Konsolosluğu Ermeni terröristler tarafından basıldı. Kadir Atılgan, Ramazan Sefer, Kavaş Bozdağ ve Hüseyin Toprak bu saldırıda öldürülmüştür. (26 Eylül) Paris Türk Medya Büro üvesi Selçuk Bakkalbaşı Ermeni terröristlerin silahlı saldırısına uğradı ve ağır yaralandı. (10 Kasım) Strazburg Türk Konsolosluğu Ermeni terröristler tarafından basıldı. Bu saldırıya ASALA sahip çıktı. (17 Aralık) Sidney Türk Elçisi Sarık Arkyan ve güvenliği Engin Saver Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. 1981 (13 Ocak) Paris Türk Konsolosluğu’nun Mali İsler Memuru Ahmet Erbeyli’nin arabasına Ermeni terröristler tarafından bomba koyulmuştur. Şanş eseri Ahmet Erbeyli hayatını kaybetmedi. (4 Mart) Paris Türk Konsolosluğu’nun Mali Müfettişi Resat Moralı ve Türk Diyanet Vakfı’nın imamı Tecelli Arı Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. (3 Nisan) Kopenhag Türk Konsolosluğu’nun Mali Müfettişi Cavit Demir Ermeni terröristler tarafından vurularak ağır yaralanmıştır. (9 Haziran) Cenevre Türk Elçisi’nin Sekreteri Mehmet S. Yerguz Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. Bu saldırıya ASALA sahip çıktı. (24 Eylül) Cenevre Türk Başkonsolosluğu Ermeni terröristler tarafından basıldı. Bu saldırıda güvenlik komutanı Cemal Özen hayatını kaybetti. (3 Ekim) Roma Türk Konsolosluğu’nun İkinci Sekreteri Ermeni terröristin silahlı saldırısına uğradı ve ağır yaralandı. (27 Kasım) “Avrupa Ermeni Ögrenciler Birliği” (Armenian Students Union in Europe) ve ”Avrupa Kürt Ögrenciler Toplumu” (Kurdish Students Association in Europe) Londra’da artık beraber çalışacağını açıkladı. 1982 (28 Ocak) Los Angeles Başkonsolosluğu Kemal Arikan iki Ermeni terrörist Harry Sasunyan ve Kirkor Saliba’nın silahlı saldırısına uğradı ve yaralandı. (8 Nisan) Ottawa Türk Konsolosluğu’nun Tanıtım Danışmanı Kemalettin Kani Güngör Ermeni terröristin silahlı saldırısına uğradı ve yaralandı. (5 Mayıs) Boston bölgesinin Türk Konsolos’u Okan Gündüz Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. (7 Haziran) Lizbon Türk Konsolosluğu’nun Muhasebecisi Erkut Akbay Ermeni terröristler tarafından öldürüldü. Aynı günde Asker Müsteşarı Atilla Altıkat Ottawa’da, Muhasebe Müsteşarı Bora Süelkan Bulgaristan’da ve Lizbon Türk Konsolosluğu’nda görevli memur Yurtsev Mihcioğlu eşi Cahide Mihcioğlu Ermeni terröristin silahlı saldırısına uğradı ve yaralandılar. Ayrıca Kanada Elçisi Coskun Kirca da Ermeni terröristin silahlı saldırısına uğradı ve yaralandı. (7 Ağustos) Ankara Esenboğa Havaalanı üç Ermeni terrörist tarafından bombalandı. Üç polis memuru ve dokuz civil hayatını kaybetti. Ayrıca yetmiş sekiz kişi daha yaralandı. Ermeni terrörist Levon Ekmekciyan tuttuklandı. (10 Ağustos) Ermeni Artin Penik Esenboğa Havaalanı’ndaki olayı protesto etmek amacıyla kendisini yaktı. 1983 (29 Ocak) Levon Ekmekciyan 1982’de Esenboğa Havaalanı’ndaki bombalı saldırıdan suçlu bulundu ve Ankara’da idam edildi. Aynı gün Harut Levonyan ve Rafi Elbekyan Belgrat Türk Konsolosluğu bastı. Bu olayda Türk Konsolosluğu’nun önünden geçen mahsun bir Yugoslav adam hayatını kaybetti. Ayrıca Türk Konsolos yaralandı. (15 Haziran) Paris Orly Havaalanı’ndaki Türk Hava Yolları Bürosu Ermeni terröristler tarafından basıldı. Olayda iki Türk, dört Fransız, bir Amerikan ve bir İsveçli hayatını kaybetti, ayrıca atmış kişi yaralandı. Bu saldırıya ASALA sahip çıktı. (27 Haziran) Lizbon Türk Konsolosluğu basmak isterken, beş Ermeni terrörist Türk güvenlik güçleri tarafından vuruldu ve öldürüldü. 1985 (12 Mart) Ottawa Türk Konsolosluğu üç Ermeni terrörist tarafından basıldı. Konsolos kendisi yaralandı ve bir Kanadalı güvenlik adamı canından oldu. 1988 Ermenistan Karabağ'ın Azerbaycan’ın yerine kendilerine bağlanması için harekete geçtiler. Bu olaylarda 1988 yılında yüzden fazla Azeri Türk öldürüldü. 1991 (21 Ocak) Ermenistan Türk Devleti Azerbaycan’a saldırdı ve Hacılar şehri işgal edildi. Bu saldırıda iki Azeri Türk ve üç Sovyet askeri hayatını kaybetti. Ayrıca Azeri Türk gazeteci Savatin Askerova öldürüldü. (13 Nisan) Ermenistan Karabağ’ı işgal etti, ağır çatışmalarda yüzlerce Azeri Türk şehit düştü. Akşam üstü Ermeniler Karabağ’ı uçak ile bombaladılar. Yüzlerce mahsun Azeri Türk hayatını kaybetti. (23 Nisan) Ermenistan Susa’yı işgal etmek isterken, yine uçaklı saldırı oluşturdu. Ermeniler üç Azeri Türk öldürdü, üç evi bombayla yerle bir etti ve üç ev yıktı. Bunun üstüne yakında ki Azeri Türk köyleri de bombaladı. (26 Nisan) Dört Azeri Türk Ermeni terrörist tarafından şehit edildi. Ermenistan Azerbaycan bölgeleri işgal etmeye devam etti. “Karabağ Savaşcıları” diye bir terrör örgütü kuruldu, amaçları Azerbaycan’ı ve Azeri Türkleri yok etmektir. 1992 (25 Şubat) Ermeni askerler “Karabağ Savaşcıları” terrör örgütüyle Azerbaycan’ın Hocalı kentini işgal etti. Bu saldırıda 613 Azeri Türk hunharca katledildi, ayrıca 487 Azeri Türk ağır yaralandı ve 1275 Azeri Türk ise rehin alındı. Bu şehitlerin bir çoğunun cesetleri yakılmıştır. (26 Şubat) Ermeni askerler “Karabağ Savaşcıları” terrör örgütüyle Azerbaycan’ın Hocalı kentini elle geçirdikten sonra binlerce sivil, eli silahsız Azeri Türkü çocuk, kadın, ihtiyar ve genç ayrımı yapmadan katletti. Hocalı’nın resmi nüfusu 25 şubattan önce 7.000 idi, 26 şubattan sonra ise Hocalı’da sağ bir Azeri Türk kalmadı. 1993 Azerbaycan'ın 7 şehri Ağdam, Laçın, Kelbecer, Fizuli, Cebarayıl, Zengilan ve Gubadlı Ermeni askerler ve “Karabağ Savaşcıları” terrör örgütü tarafından işgal edildi. 1994 Ermenistan Azerbaycan’a zorla ateşkes imzalattı. Bu Ermenistan tarafından başlatılan savaşta 30 bin kadar insan hayatını kaybetti, 1 milyonu aşkın insan göç etmek zorunda kaldı. Ayrıca “Karabağ kaçgınları” olarak bilinen yaklaşık 800 bin mülteci Azeri Türk, halen Azerbaycan’ın güvenli bölgelerinde zor şartlar altında yaşamını sürdürüyor. Daha halen Azerbaycan toprağının yaklaşık yüzde 25’i Ermenistan tarafından işgal altında. Bu listedeki ölü sayısını hesaplarsak, 31 bini geçmektedir. Bu şiddet sırf Türk halkına değil, Türk ırkına ve Türkleri tuttan herkese uygulanmaktadır. Yani Azeri Türkler ve Amerikanlara da uygulaniyor. Yeter değilmiş gibi Ermeniler daha hala Türk Devleti Azerbaycan’ın büyük bir bölgesini (Karabağ ve çevresini) işgal etmektedir. Bu işgal sayesinde Azerbaycan iki bölünmüstür, Doğu Azerbaycan’dan Batı Azerbaycan’a gitmek için Azeri Türkler ya Ermenistan’dan geçmeleri lazım (fakat bu Türkler ve Azeri Türkler için yasaktır) veya İran’dan. Şimdi İran da dünyanın en güvenli ülkesi olmadığı için ve bir çok zorluk çıkartığı için, Azeri Türkler ailelerine ziyaret edemiyorlar. Yani kim kime savaş, şiddet ve soykırım işliyor? 9. Ermenilerin ‘24 nisan’ tarihi bile uydurulmuştur. 1915’te bu tarihte bir soykırım emiri değil, bir idam emiri verilmiştir. O gün ihtilalci örgütü “Ermeni Devrimci (Taşnak) Komitesi”nin tam 235 ihtilatci lideri tuttuklanmıstır, bu Ermeniler işte 1910 yılından itibaren Türk köyleri basıp, Türkleri katlediyordu. Yani Ermenilerin dediği gibi o gün Ermenilere karşı bir soykırım işlenmemiştir, sadece 235 ihtilalci terröristin idamı idi. Ermeniler niye bu günü seçtiler diye sorarsanız, Ermeniler aslında o gün ihtilalci liderlerin tuttuklanmasını anıyorlar. Çünkü Ermeniler ‘keşke o liderlerimiz yakalanmazsaydı da, çok daha fazla Türk öldürebilseydik’ diye düşünüyorlar! Mukayiz edersek; Al-Qaida’nın liderleri yarın yakalanırsa, Arab halkı ‘bize soykırım yaptılar’ diye bağrabilir mi? 10. Bu noktada okuyanlar şimdi kendilerine şu soruya soruyordur ‘o 924.158 Ermeni ile ne oldu Suriye Çölü’nde?’ Ben şimdi cevabı vereceğim; Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Fransız ve İngiliz ordusu Osmanlı İmparatorluğu’nun Arab bölgelerini işgal etmiştir. Yani Suriye Çölü de bu askerler tarafından işgal edilmiştir, fakat o bölgede hiç Nazi Almanya’daki gibi soykırım kampı, kurbanı, ceseti, iskeleti, katledilmiş insanlar falan filan bulunmamıştır. Ozaman bulunmadı, ondan sonra bulunmadı ve daha halen böyle bir şey bulunmamıştır. Tabi ki olmayan şeyi bulamazsın! Eğer Osmanlıların düşmanları İngilizler ve Fransızlar öyle bir şey görseydiler, bunu hemen dünyaya açıklamaz mıydılar? Tıpkı Amerikanların Nazi-Almanya’nın vahşi Yahudi soykırımını hemen açıkladığı gibi. En azından bir tane fotoğraf çekerlerdi, ama dediğim gibi: olmayan bir şeyi bulamazsın! Suriye Çölü’ndeki Ermenilerin bir kısmı Fransız ordusunla beraber Fransa’ya dönmüştür, o yüzden şimdi Ermenistan hariç en çok Ermeni Fransa’da dır. Zaten Fransızlar Ermenileri Osmanlılara karşı kışkırtmıştı ve o yüzden Ermeniler, Osmanlıları yenemeyince, Fransa’ya göç etmiştir. Suriye Çölü’ndeki Ermenilerin başka bir kısmı ise İngiliz ordusuyla beraber İngiltere’ye ve ordan Amerikan Birleşik Devletleri’ne göç etmiştir. Bu yüzden Fransa’dan sonra en çok Ermeni Amerika’da dır. Yine başka bir grup Ermeni Rusya’ya göç etmiştir, çünkü neticede Rusya’da onları Osmanlılara karşı kışkırtmıştı. Rusya’daki Ermeniler Ermenistan’ı kurmuştur ve o devlet 1991’de Sovyet Birliği’nin çöküşünden sonra bağımsız olmuştur. Fakat Suriye Çölü’ndeki Ermenilerin bir çoğu Türkiye’ye döndü, Suriye’de kaldı veya Avrupa’ya göç etti. Zaten dünyada Ermenistan, Fransa ve Amerika’dan sonra en çok Ermeni Türkiye’de dir, gördünüz gibi Ermenilerin hemen hemen hepsi sağ salim Birinci Dünya Savaşı’nı atlatmıştır. Şimdi ki tarihçiler Fransızlar ve Rusların kışkırttığı, Osmanlılara karşı savaştırdığı ve o arada ölen ihtilalci Ermenilerin sayısını iki yüz bin olarak tahmin ediyorlar. Diğer tarafta Birinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca Türk hayatını kaybetmiştir, Ermeniler tarafından ölen Türk sayısı ise altı yüz bini aşıyor. Osmanlıların tehcirinde hastalık, yorgunluk ve yaşlılık nedeni ile ölen Ermeni sayısı elli bin ve yüz bin arasındadır diye tahmin edeliyor. Son olarak Avrupa’daki medya, insan, gazeteci ve politikacıları uyarmak istiyorum; Türk halkına karşı bu kadar iftira ve yalan uydurmayın! Türk halkı neler çekmiştir, kaç soykırım yaşamıştır? Çinliler Türklere karsı Çin Seddi yapmıştır ve böylece onları anayurdundan kovmuştur. Türkler Avrupa’ya göç ederken, Bizanslar onları yok etmek istedi fakat yenildi (Malazgırt Zaferi 1071). Bu yenilgiden sonra tüm Avrupa ayaklandı ve Türkleri yok etmek istedi (Haçlı Seferler 1096-1683). Türkler yine galip gelince, intikam olarak Viyana’ya kadar gelmiştir ve feth ettiği her yerde özgürlük, din özgürlüğü ve hürriyet getirmiştir. Bu yüzden Türkler kendileri gibi açık düşünceli protestan hıristiyanlara yardımda bulunmuştur, Hollandalılar bile Türkler’den yardım aldı. Hollandalıların bu konuda tarihi bir ata sözü bile vardır “Papa’yı destekliyeceğime, Türkleri desteklerim daha iyi” (Liever Turks dan Paaps). Hollandalılar bağımsız olmak için Habsburg İmparatorluğu’na karşı isyan etmiştir (Hollanda İsyanı 1566). Bu isyanda Padişah Kanuni Sultan Süleyman Hollandalılara maddi yardımda bulundu, Osmanlılar da zaten Habsburg İmparatorluğu’yla savaşta idi. Buna rağmen Habsburgların İspanya kolu Hollanda’yı işgal etti ve bir savaş başladı: Seksen Senelik Savaş 1566-1648. Bu savaşta Osmanlı Türkler Hollanda’ya asker bile gönderdiler ve Zelanda Zaferi’nde (1599-1604) Habsburgların İspanya koluna büyük bir yenilgi uğratılar. Hollanda İsyan lideri Maurits 1604’te bu bölgeye ‘Turkeye’ adı koymuştur ve o isim hala kulanılır. ‘Turkeye’ kenti Hollanda’nın güneyinde, Zelanda ilindeki Sluis ilçesine bağlıdır. Ne yazık ki Hollanda hükümeti bunu tarih kitaplarında yazmaz ve ilk, orta ve yüksek okullarda öğretmez, fakat Türklerin ‘barbar olduğunu’ Hollanda’nın her tarih kitabı yazar. Bu yüzden Hollandalıların hiç biri bunu bilmez ve Türkleri sevmez, politikacılar dahil. Hollanda’da Geert Wilders diye bir milletvekili ‘Türkler barbar, geri zekalı bir halktır’ dedi ve hiç ceza bile yemedi! Avrupa’nın üçte biri altı yüz elli sene boyunca Osmanlı toprağı idi, fakat Avrupa’da kaç tane tarihi Osmanlı cami kalmıştır? Tam olarak sıfır, çünkü hıristiyan Avrupalılar Osmanlı toprağını feth ettikten sonra ilk olarak bütün Türkleri katletti ve ikinci olarak bütün camileri yaktı. Bu pis işler daha halen devam ediyor, şu anda Yugoslavya’daki Türk kökenli Boşnak Müslümanlar hıristiyan Sırplar tarafından katlediliyor! Tabi Avrupa buna göz yumuyor, hatta yardım bile ediyor. Sira şimdilik onlara geldi ve sonunda bize de gelecek!Türkler ise her zaman tersini yapmışlardır, bunun bir ispatı İstanbul’daki Aya Sofya‘dır. Avrupa’da hiç bir Osmanlı cami kalmamasına rağmen, dünyanın en büyük kilisesi Türkiye, İstanbul’dadır. Bu kiliseye hiç zarar verilmemiştir ve, tam tersi, çok iyi bakılmıştır. Türkler Aya Sofya’ya bu kadar iyi bakmamış olsa, bu kilise nasıl bin senelik bir kilise olurdu ki? Şu anda Aya Sofya bir müzedir, ama Avrupa’nın neresinde Osmanlı camiler müze yapıldı? Avusturya, Macaristan, İtalya, Romanya, Ukrayna, Gürcistan, Rusya, Bulgaristan, Yunanistan, Hırvatistan, Makedonya, Sırbistan, Karadağ, Moldavya, Slovenya ve Yugoslavya’da hangi cami tamir edelip bir müzeye çevriliyor? Bunun cevabı çok basittir: orada cami kalmadı ki, onlar çoktan yakıldı! Avrupalılar Türklere ‘barbar’ diyor, ama birde Avrupa Birliği’nin Türkiye Raporu’nu okusunlar. O raporda “Türkiye’de daha halen yirmi altı azınlık grubu vardır” yazıyor. Tüm Avrupa’da bile yirmi altı azınlık grubu yok, ama açık görüşlü medeniyet Türklerde var! Bu Avrupalıların ve Ermenilerin yaptığı şerefsizlik, ahlaksızlık, namusuzluk ve onursuzluktur. İnşallah bunu okuyan herkesi bilinçlendirip, gözlerini açmışımdır. Hiç bir zaman Avrupalı ve Ermenilerin seviyesine düşmeyelim. Türklerin tarihini şeref dolu zaferler ve insanlık dolu tavırlar süsler, bu yoldan devam edersek yüce kahramanımız Gazi Mustafa Kemal Paşa Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni kimse yıkamaz! Saygılarımla,

    Beğendim (0)Beğenmedim (0)Yanıtla
  • HOLLANDA'DAN SELIME14-04-2015 00:37Yorum

    Papazin kafasis sulanmis 20ci yüzyilin ilk Soykirimini 1904-1908 arasi Almanya gerceklestirmistir Namibië'de Hereros-Namaba halkina Birlesmis Milletlerce!.Osmanliya iftira atip yürümesinler.Papaz gitsin'de israili'n 21ci yüzyilda Gazze'de Filistin halkina yapilan soykirimi tanisin ,kasiniyorsa!

    Beğendim (0)Beğenmedim (0)Yanıtla
  • Ciwan Kurken A. (@Kurken_A)17-04-2015 11:17Yorum

    ERMENİ SOYKIRIMI VE 100 YIL İNKAR! 1,5 milyon insanın yurtlarından zorla sürülmesinin ve katledilmesinin üzerinden 100 yıl geçti. Bunlar savaş yapmadı, suçları Ermeni olmaktı! Mezopotamya ve Anadolu’nun kadim halklarına karşı 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu ve onun işbirlikçileri tarafından gerçekleştirilen soykırımın 100. yıl dönümüne giriyoruz. Hamidiye Alayları’nın 1894-96 katliamları, 1908 Meşrutiyeti’nin ardından 1909 Adana katliamı, 1915 Soykırımı öncesinde gerçekleştirilen katliamlardır. 1915'de Türkiye Ermenistanı’ndaki Ermenilere yönelik tecavüz, yağma, işkence ve nihai katliam resmen başladı. Türkiye’den Suriye çöllerine uzanan ölüm tarlaları öyle korkunçtu ki, Ermenilerin cesetleri yığınlar halinde Fırat’a atıldığında su akamadığı için nehrin yatağı değişti. 1915 Ermeni halkı için planlı bir etnik kimlik ve inanç soykırımıdır. Bunun üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen, Türkiye ve onun yeni müteffikleri İŞİD, Katar, Müslüman kardeşler, Nusra cephesi vs.. soykırım gerekçelerini savunmaya devam ediyorlar! Geçen yüzyıl boyunca Ermeni halkının bağrında açılan yaralar hep açık kaldı. Soykırıma maruz kalanların çocukları, torunları nesilden nesile büyük bir travmayı yaşamaya devam etmektedir. 1.5 milyon Ermeni yaşadıkları topraklardan nasıl ve neden çıkarıldı veya yok edildi? Ermeniler, I. dünya savaşı arifesinde kendi ulusal kimliklerinin bilincini varmaya başladılar. O Dönem İslami devletin egemenliğinde yaşayan gayrimüslimler hep sıkıntı ve zorluk içinde oldular. Osmanlı’nın farklı yerlerinde gelişen olaylar ya da yaşanan savaşlarda alınan kayıplar, Ermeni düşmanlığını daha tetikliyordu. Yaşanan kayıpların ve olayların sorumlusu olarak hep gayrimüslimler gösteriliyordu. Gayrimüslim nüfus içinde önemli bir yere sahip olan Ermeniler de uygulanan bu politikalardan fazlasıyla nasibini aldı. Aynı dönemde Osmanlı İmparatorluğu,Rus Çarlığı'nın Anadolu içlerine kadar ilerlemesinde,Ermeni halkının payı olduğunu düşünerek,geniş bir yok etme planı hazırladı. İşte bu anlamda, “Ermenisiz Anadolu” planı uygulamaya konuldu. Yüzbinlerce yoksul insan,kadın,çocuk,ihtiyar denmeden,topraklarından koparılarak sonucu bilinmeyen bir yolculuğa çıkarıldı. Binlerce yıllık topraklarından sürgün edilen halkın çoğu sistematik olarak yokedildi. 1915 Soykırımı ve katledilen-sürülen masum halkın mülklerinin Müslümanlara dağıtılması bugünkü post modern Abdülhamitçilik sürecinin de ana temasıdır. AKP iktidarının, 24 Nisan'da, Ermeni soykırım anmalarını sabote etmek için Çanakkale şenliklerini kutlama kararı alması, devletin,100 yılı aşkın bir süredir uygulanan baskı ve zulüm politikasını maskelemek için yalana ve iftiraya dayalı propagandada sınır tanımadığını, kitleleri galeyana getirerek kirli emellerine alet etmede, hiçbir yöntemden çekinmediğini göstermektedir. Müslüman olmayan halkların ülkeden kovulması, mal varlıklarının yağmalanması için hep aynı yönteme başvurulmuştur. M. Kemal, tapusu Ermeni bir aileye ait olan alana 'Orman çiftliği' kurdu. Aynı geleneği devam attiren Erdoğan da oraya kendi sarayını kurdu... Yöntemin özü aynıdır! Türkiye, bir çete devleti olup soykırım sayesinde doğmuştur. Soykırımın ana güdüsü, katledilen insanların mülklerinin, Soykırımın suç ortaklarnca el konulması ve bunlara dağıtılması. 1915 Ermeni Soykırımı sürecinde, Ermenilerin tehcir edilirken terk etmek zorunda bırakıldıkları taşınmazlar yağmalanmış ve bu taşınmazlara el koyanlara tapu verilmiştir ve bu tapuyu alanlar TC'yi kurmuştur! Tepeden, devşirme kalıntılarından oluşturulan bu yeni Türk ulusu varlığını; Ermenilerin, Süryanilerin, Rumların, Kürtler'in,Yahudilerin, Ezidilerin yokluğu üzerine inşa etmiştir. II. Abdülhamit döneminde ortaya atılan Pan-İslamizm doktrinine, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin eklediği Pan-Türkizm doktrini, Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan Müslüman olmayan ulus ve azınlıkların yok edilmesi hedefini güdüyordu. Bu ideoloji temelinde kurulan Türk devleti, bunun bir devamı olarak Türkiye’de yaşayan hiçbir ulus ve azınlığa hayat hakkı tanımamaktadır. TC. İçin Ermeni soykırımını kabul etmek demek, soykırımcı Türk kimliğinin çöküşü demektir... Soykırımın bir diğer şekli olan koordineli asimilasyon politikaları ile Milli kahramanlar, sermayenin el değiştirmesi ile yeni zenginler, zorla İslamlaştırma (Hristiyan yetim çocukların Türk ve Müslüman olarak yetiştirilmesi, soykırımda sağ kalan genç kızlar ile zoraki evlilikler, Bir ulusun kutsal değerleri olan Kilise, sanat, tarih ve kültürünün harap edilmesi, yıkılması, el konulması), Ana dilde eğitimin yasaklanıp, Türkçe eğitim zorunluluğu, Türkiye Kürdistan’ında yaşayan milyonlarca Kürt'ün 'kardeşlik' adına sistematik bir dejenerasyon ve kültürel soykırıma tabii tutulmasının sonucu olarak, bu ülkede % 99 Türk- İslam nüfusu oluşturulmuştur. 100. yılında Ermeni Soykırımının en etkin şekilde gündeme gelmesini engellemek için TC karşı eylemler yapma peşinde: TC Başbakanlığı, geçen yıl uluslararası kamuoyunu aldatmak için 'Ermeni bildirisi' adı altında, soykırımı rededen tutumu devam ettiren bir manevraya girmişti. AKP yönetimi, bu bildiri ile acıma duyguları üzerinden vaaz veren bir din adamının tavrından öteye gidemedi. Ermeni soykırımı sorunu, suçsuz yere katledilen 100 000 lerce masum insanın, dualarla, karşı eylemlerle geçiştirilemeyecek, ağır bir insanlık dramıdır. Mağdur olmuş milyonlarca insanın sorunu, sahte bir bildiri ile çözülemez. Ermeni Soykırımı meselesi çok boyutlu. Meselenin adalet ve vicdan boyutunun yanı sıra, ekonomik, coğrafi, siyasi, kültürel ve insani boyutları da söz konusu. 100. yılında Ermeni Soykırımının özellikle yasal zeminde kabul görmesi gerekirken,bu yıl Nisan ayının 24’ünde 100. yılının anılması bilinçlice planlanan Çanakkale Savaşları anmasının Ermeni Soykırımı anmasına karşı kullanılması, Türkiye'nin tavrının ne yönde geliştiğine dair iyi bir göstergedir. Türkiye, Ermeni düşmanı politikasından vaz geçmemektedir. Bu yıl devlet inkârcılık konusundaki çabalarını bir adım daha öteye götürdü. Her yıl 18 Mart’ta yapılan Çanakkale savaşı anması, bu yıl iki kez gerçekleştirilecek. İkinci anmanın tarihi ise 24 Nisan olarak belirlendi.  1915 soykırımını unutturma politikaları yeni değildir. Yüzyıldır varlığını, başka halkların imhası üzerine inşa edenler, bugün uyduruk bir bildiri, sahte bayramlarla konuyu unutturmaya çalışıyor! Ermeni soykırımı olmamıştır demek, İŞİD ve Nusra cephesine yeşil kart sunmak demektir. Ermeni soykırımı olmamışsa, Yahudi soykırımı da olmamış ve bugünkü Cihatçılar eylemlerinde sonuna kadar haklıdırlar anlamı çıkmaktadır! Ermeni Soykırımı'ndan, şimdiki İŞİD ve El-Nusra'ya kadar süreklilik arzeden zihniyetle hesaplaşmadan, kirli tarihle yüzleşmeden ırkçı şöven düşmanlık atmosferinden, Müslüman olmayanlara karşı kin ve nefret söyleminden kurtulamadan, sorun çözülemez. Osmanlı İmparatorluğu’nun cihatçı, ümmetçi, mezhepçi zihniyeti Türkiye Cumhuriyeti tarafından da devam ettirildiği için Koçgiri, Hakkâri, Ağrı, Dersim ve diğer birçok bölgede Ermeni soykırımından esinlenerek katliamlar, sürgünler gerçekleştirilmiştir. İnkârcılık sürdükçe Türkiye halkları 100 yıllık kâbustan uyanamayacak ve kendi halkı da İŞİD'leşerek yeni soykırımlar yapacaktır! Son yıllarda El Kaide, IŞİD, El Nusra ile Selefi ve Müslüman Kardeşler örgütleri aynı soykırımcı zihniyeti temsil ederek, farklı din ve halklara karşı soykırım yapmaya çalışmaktadırlar. Türkiye desteğinde ki bu örgütler, insanlık dışı yöntemlerle, estirdikleri terörle Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmişlerdir. Bu örgütler, Ermeni,Asuri soykırımına, kalınan yerden devam etmektedirler. 1915 ile yüzleşilmeden, Gasp edilen Ermeni köyleri, kiliseleri, okulları ve malları sahiplerine iade edilmeden bu yara asla kapanmayacak. CİWAN KURKEN A. Hanna Hekimyan

    Beğendim (0)Beğenmedim (0)Yanıtla
SON DAKİKA

Yükleniyor...