29 Mart 2024
  • Lefkoşa25°C
  • Mağusa26°C
  • Girne23°C
  • Güzelyurt25°C
  • İskele26°C
  • İstanbul21°C
  • Ankara20°C

ÖZERSAY: “ORTAK VİZYON OLMADAN MÜZAKEREYE GİRMEK HATA OLUR”

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) Kıbrıs sorunu konusunda açıklamalarda bulundu.

Özersay: “Ortak vizyon olmadan müzakereye girmek hata olur”

11 Kasım 2018 Pazar 14:30

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Rum Lider Nikos Anastasiadis’in açıklamalarının; ortada ortak bir vizyon bulunmadığını net şekilde gösterdiğine işaret ederek, “Hal böyleyken müzakerenin ne şekilde yapılacağını gösterecek ortak vizyon olmadıkça müzakereye girmemeliyiz. Hata olur” dedi.

Özersay, “Ortak vizyon eksikliği, hatta örtüşmeyen ve giderek de uzaklaşan iki farklı vizyon sorunu ayan beyan ortadadır” diyerek, “Adanın geleceğine dair ihtiyaç duyulan ortak vizyon ve anlayışın bulunmadığı bu kadar aşikarken, hiç bunu sorgulamadan doğrudan müzakereye başlama çabasını sakıncalı buluyorum” ifadelerini kullandı.

Kudret Özersay, “Kıbrıs’ta bugüne kadar yaşanan başarısızlığın asıl nedeni ise; Kıbrıs Rum tarafının statükodan bizim kadar rahatsız olmuyor oluşudur; federal ortaklık denilen şeyin yönetimi ve zenginliği paylaşmaktan geçtiğini görmek istemiyor, bu paylaşma mantığını içine sindiremiyor oluşudur” dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) Kıbrıs sorunu konusunda açıklamalarda bulundu.

Kudret Özersay, son BM raporunda tarafların önce ortak vizyon konusunu netleştirmeleri gerektiğine dikkat çektiğini anımsatarak, bu nokta netleşmeden müzakere öngörülmediğini söyledi ve şu uyarıda bulundu:

“Anastasiades’in açıklamaları ortada ortak bir vizyon bulunmadığını net şekilde gösteriyor, bu nedenle hal böyleyken müzakerenin ne şekilde yapılacağını gösterecek bir ortak kağıt hazırlığı atı arabanın önüne koymak olur, hata olur. Ortak vizyon olmadıkça müzakereye girmemeliyiz. Ortak vizyon eksikliği, hatta örtüşmeyen ve giderek de uzaklaşan iki farklı vizyon sorunu ayan beyan ortadadır.”

BM’nin kendi raporunda Kıbrıs’ta bir müzakerenin başlayabilmesi için iki temel unsura dikkat çekildiğini, bunlardan birincisinin tarafların Kıbrıs’ın geleceğine dair ortak bir vizyona sahip olup olmadıklarını tartışarak netleştirmeleri ve ancak bunun ertesinde ikinci bir unsur olarak da sürecin tam olarak nasıl olacağı konusunda tarafların bir anlaşmaya varmaları olduğunu söyleyen Özersay, şöyle devam etti:

“ORTAK VİZYON VE ANLAYIŞIN BULUNMADIĞI BU KADAR AŞİKARKEN, DOĞRUDAN MÜZAKEREYE BAŞLAMA ÇABASI SAKINCALI”

“Şimdi bunlardan birincisinin, yani adanın geleceğine dair ihtiyaç duyulan ortak vizyon ve anlayışın bulunmadığı bu kadar aşikarken, hiç bunu sorgulamadan doğrudan müzakereye başlama çabasını sakıncalı buluyorum.   

Bugüne değin müzakere süreçlerinin başarısızlığa uğramasının nedenlerinden birinin sonuç alıcı müzakere yapılmaması olduğu elbette doğrudur ancak doğrunun tamamı değildir. Bugüne dair başarısızlığın asıl nedeni Kıbrıs Rum tarafının statükodan bizim kadar rahatsız olmuyor oluşudur. Federal ortaklık denilen şeyin yönetimi ve zenginliği paylaşmaktan geçtiğini görmek istemiyor, bu paylaşma mantığını içine sindiremiyor oluşudur.

Ortada siyasi eşitliği budamaya kalkan, federal ortaklıkların en temel olmazsa olmazı olan paylaşma anlayışına ters açıklama ve önerilerde bulunan bir Kıbrıs Rum siyasi liderliği varken adımlarımıza dikkat etmemiz gerekir. Aynı cümlelerden farklı şeyleri anladığımız çok aşikar: Federasyondan da, siyasi eşitlikten de, dönüşümlü başkanlıktan da. Kıbrıs Rum tarafı en temel konulara bu şekilde yaklaşırken müzakere sürecini yeniden başlatmak bizi kaçınılmaz olarak kaldığı yerden devam kısır döngüsüne sokar. Geldiğimiz aşamada asıl dikkat edilmesi ve kaçınılması gereken husus budur diye düşünüyorum.”

BM YETKİLİLERİNE ÇAĞRI: “ATI ARABANIN ÖNÜNE KOŞMAYIN”

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay, BM yetkililerine de şu çağrıda bulundu:

“Müzakerenin, genel anlamda sürecin nasıl olacağının tanımlanacağı ortak bir kağıt hazırlama çabası, yani bir başka ifadeyle ‘terms of reference’ belgesi hazırlama çabası BM’nin son raporunda da tarafların ortak vizyon konusunda anlayış birliğine varmalarından sonra yapılacak bir çalışma olarak öngörülmüştür. Bu çok doğru bir yaklaşımdır. Oysa şimdi ortada ortak biz vizyon olmadan, hatta birbirinden giderek uzaklaşan farklı vizyonlar olduğu durumda bu kadar temel bir eksikliği göz ardı etmek ve doğrudan müzakere sürecinin ne şekilde olacağını konuşmaya çalışmak atı arabanın önüne koşmaktır.

BM yetkilileri de bu hataya düşmemelidir. Bu dönemde ilk ve öncelikle soru ortada duruyor: ‘Kıbrıs’ın geleceğine dair ortak bir vizyon var mı? Bence yanıt olumlu değildir. Bu soru ve böyle bir yanıt ortada dururken neyi nasıl müzakere edelim? Eylül ayında New York’ta taraflar arasında bu dönemde samimi bir sorgulama sürecine ihtiyaç olduğunu söylemiştik. Samimi bir diyaloğa ihtiyacımız var, müzakereye değil demiştik. BM’nin son raporu bu kapıyı aralamıştır. Müzakerelere kaldığı yerden devam edilmesi yerine önce oturun bu adanın geleceğine dair ortak bir vizyona sahip misiniz, o açıdan hangi noktadasınız oturun tartışın denilmiştir BM tarafından. Kıbrıs Türk tarafı olarak bu konuda ısrarcı olmalıyız diye düşünüyorum.”

“KALDIĞI YERDEN DEVAM, YENİ BİR KISIR DÖNGÜ DEMEKTİR”

Dışişleri Bakanı Özersay, ortak vizyon eksikliği sorunu ayan beyan ortada dururken, sanki bu yokmuş gibi davranmanın bugüne kadar olup biteni alt alta yazıp müzakereye devam etmeye kalkışmanın tam da Rum tarafının istediği gibi müzakerelere kaldığı yerden devam etmek anlamı taşıyacağını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Bu da hiç tartışmasız yeni bir kısır döngüyü beraberinde getirecektir. Kağıt üzerinde ne kadar iyi ‘sürecin nasıl yürütüleceği belgesi’ düzenlenirse düzenlensin bugüne değin müzakere süreçlerinin başarısızlığa uğramasının nedenlerinden birinin sonuç alıcı müzakere yapılmaması olduğu elbette doğrudur ancak doğrunun tamamı değildir. Bugüne dair başarısızlığın asıl nedeni Kıbrıs Rum tarafının statükodan bizim kadar rahatsız olmuyor oluşudur; federal ortaklık denilen şeyin yönetimi ve zenginliği paylaşmaktan geçtiğini görmek istemiyor, bu paylaşma mantığını içine sindiremiyor oluşudur.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA