OYSA MAHKEMENİN KARARI ÇOK NETTİ..
Derviş DOĞAN
10 Kasım 2015 Salı 10:25
Din dairesi ezan sesinin daha düşük seviyede okunmasını zaten kabul etmiş. Tarafların avukatları bunda mutabakata varmış. Mahkeme de söz konusu 3 camide hoparlörden yüksek sesle ezan söylenmesine tedbir getirmiş. Yani söz konusu dava görüşülüp bir karara bağlanıncaya kadar. Bunun anlaşılmayan tarafı nedir? Nihayetinde alınan karar metni ortada. İsteyen, dileyen buradan da mahkemenin kararını okuyabilir. Kısacası bu karar fizanda alınmadı. Bizim mahkemelerimizde alındı. Kolayca da ulaşılabilir. Peki hal böyle iken, konu nasıl bu kadar istismar edildi? Türkiye’de Kuzey Kıbrıs’a karşı neden böylesi bir önyargı gelişti? Onu da anlatayım. Türkiye medya kurumlarının adada bulunan bazı temsicileri ki bunların birçoğu çift uyrukludur. ( TC, KKTC) Hala farklı bir ülkede olduklarını kanıksamış değiller. Ve maalesef bu değerli arkadaşlar ellerine geçirdikleri her fırsatta tam bir bilgi sahibi olmadan temsil ettikleri medya kurumlarına servis ettikleri eksik bilgilere dayalı haberlerle ortamı geriyorlar. Ve Türkiye medyası vasıtası ile Türkiye kamuoyunda Kıbrıslı Türklere karşı bir önyargının oluşmasını sağlıyorlar. Bu ön yargı sosyal iletişim mecrasında Kıbrıslı Türklere yönelik hakaretlere, küfürlere ve aşağılanmalara varıncaya kadar günlerce haftalarca öylece sürüp gider. İnsanlar birbirine kırdırılır. Hedef yapılır. Hakaretlere uğrar. Aşağılanır. Yanlış ya da eksik bilgiye dayandırılan haberler sayesinde. Peki bu arkadaşlar niye böyle yapıyorlar? Yani bilgi sahibi olmadan, mevzuyu anlamadan neden haber yapıp servis ediyorlar? Bunda art niyet aramalı mıyız? Maksatlı mı bu haberler? Bir kere bilgi sahibi olmadan, eksik ve yanlış bilgilere dayalı haber servis etmek ahlaki değil. Peki o zaman ne yapılmalı bu medya temsilcileri? Yine temsil ettikleri medya kurumları aracılığı ile yapılan bu yanlış bilgiye dayalı haberleri düzeltmeleri gerekir. Ha bunu da yapamıyorlarsa, o zaman bu yanlış ve eksik bilgiye dayalı haberleri maksatlı servis ediyorlar diye bir izlenim yaratırlar. Ki bu da ne kendileri için, ne de temsil ettikleri medya kurumları için hiç hoş bir durum değildir. Nitekim yaptıkları eksik veyahut yetersiz bilgiye dayalı haberlerle, iki ülke halkları arasındaki gereksiz kutuplaşmaları iyice körüklemeleri bir yana,icra ettikleri mesleklerini de bu şekilde itibarsızlaştırıyorlar. Peki sadece bunlar mı etken? Değil. Malum bir de çift uyruklu müftümüz var. Başbakanlığa bağlı Din İşleri Dairesi Başkanı kendisi. Sanırsın ayrı bir devleti yönetiyor. Ya da başbakanlık ona bağlı. Sustukça müftünün üzerindeki otorite, üç maymunu oynadıkça müftü aldı ele çıktı yola. Dini lider ya kendisi. O da balıklama atladı bu konunun üzerine. Ve mahkeme kararını tanımayacağını söyledi. Efelendi de ayrıca. Ezan sesini kimse susturamaz falan diyerek. Sanki ezan sesinin hepten susturulmasıydı mevzu. Mevzu ezan sesinin hoparlörden kısık sesle söylenmesi ile alakalıydı. Bir hukuk meselesiydi. Onu bile idrak edemeyecek kadar kendinden geçti müftü bey. Bu karar bizi bağlamaz dedi. Söz konusu 3 camide mahkeme kararı ile durdurulan hoparlörden yüksek sesle ezan okunmasının devamını sağladı. Oysa yapması gereken mahkeme kararına saygı göstermekti. Riayet etmekti. Edilmesini sağlamaktı. O bunun yerine Türk medyasında eksik bilgiye dayalı çıkan haberlerin üzerine yatmayı tercih etti. Cübbesini giydi ve elhamdülillah mahkeme de neymiş dedi. Ne de olsa Kıbrıs’ta islam elden gidiyordu. Tehlike büyüktü.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.