OTOBÜS TERMİNALİNDE ETKİNLİK
Arif Alasya
16 Mayıs 2016 Pazartesi 08:15
Lefkoşa otobüs terminalinde geçen akşam ESKAD adlı bir kuruluş ‘’Akdeniz’in nuru’’adlı bir etkinlik düzenlendi.
Kıbrıs’ta pek alışık olmadığımız böylesi bir etkinliğe katılım oranı da bayağı yüksek olmuştur. Katılımcı kadınların tamamının türban ve başörtülüydü.
İran, Katar, Dubai gibi Müslüman ülkelerde, kuran ve hadislerin okunduğu meydan gösterileri yapılır mı bilmiyorum. Fakat 70’ine merdiven dayamış bir Kıbrıslı olarak Kıbrıs’da böylesi bir etkinliğe ilk kez şahit oluyorum. Bu yaşıma kadar dini tüm etkinliklerin Camilerimizde icra edildiğini biliyorum. Böyle meydanlara taşmamıştı.
Bir de üstüne üstlük bir siyasetçimizin da sahneye çıkıp nutuk atmasına da ilk kez şahit oldum.
Her şeyden önce Arapça okunan kuran ve hadisleri dinleyicilerden kaç kişi anlamıştır. Gerçekten bu konuda hiçbir tahminim yoktur.
Meydanda kürsüye çıkan siyasetçimiz ne diyor ‘’Dünyanın en büyük ve en değerli makamı kulluktur’’
Burası laik anayasa ve parlamenter demokrasi ile yönetilen bir ülkedir. Sahneye çıkan bir bakanımızın bu toplantıya politik bir çehre kazandırmasını şiddetle kınıyorum. Hele kürsüden ilan ettiği en değerli makamın kulluk olduğunu söylemesine ne buyurmalı. Oturup işgal ettiği makamda da bakanlık personelinden kula kulluk etmesini mi istemektedir.
Osmanlının Arap ülkelerini da işgal edip topraklarına kattıktan sonra Halifeliği da eline geçirir. Ancak bu topraklarda gayri Müslimler da yaşamaktadır. Osmanlı İmparatorluğu belki da saray hareminde bulunan cariyelerin da etkisi ile bu dinlere hoşgörü ile yaklaşmış ve onların ibadet ettiği mekânları dağıtmamış, ibadeti engellememiştir.
Belki de Arap ülkelerinin ve şeriat ile yönetilen ülkelerin Türkiye’ye karşı dostluk içinde olmamalarının en büyük nedenleri bu davranışları ile Atatürk’ün hilafeti kaldırması olmuştur.
Kudüs bu anlattıklarıma çok büyük bir örnektir.
Hıristiyanlar Kudüs’teki Mukaddes Kabir Kilisesinin İsa’nın yeniden dirileceği bir yer olarak kabul etmektedirler. Bu kiliseyi Ortodoks, Katolik, Ermeni ve Süryani’ler birlikte kullanmaktadır. Ancak kilisenin temizliği için kavga etmektedirler. Çünkü hangisi temizlikten daha fazla sevap kazanacağının peşindedirler. Sonunda kanlı olaylar meydana gelmektedir. 1852’de Yayınlanan bir fermanın klise önünde okunması ile statüko belirlenir ve olaylar sona erer. Okunuş sırasında bir Ermeni’nin cam silmek için duvara dayadığı merdivenden inmesi ile o merdiven orda kalır ve hala daha orda durmaktadır. Bir husus daha vardır fermanda Kilisenin anahtarı bir Müslüman ailede olacaktır. Her gün kilise o Müslüman ailenin başka bir Müslüman aileye vermesi ile açılacak ve kapandıktan sonra tekrar anahtar aileye verilecektir. O tarihten itibaren her gün ayni işlem yapılmaktadır. Mukaddes Kabir Kilisesi günümüzde Katolik Kilisesi, Rum Ortodoks Kilisesi, Ermeni Apostolik Ortodoks Kilisesi, Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi, İskenderiye Kıpti Kilisesi ve Habeş Ortodoks Kilisesi tarafından kullanılmaktadır.
Müslümanlar hala daha gerek Osmanlı’nın gerek Atatürk’ün bu davranışlarını içlerine sindirmiş değillerdir.
Ben ise bu dinsel olayların dışında kalan Laik Türk toplumunun bir bireyiyim. Toplum içinde ne dinsel tırmanışların yanında, ne dinin devlet işlerine karıştırılmasının yanındayım. Her inanç sahibi kişi kendi dini inançlarını dini mekânlarda yapmalıdır. Din Tanrı ile kulu arasındadır ve öyle kalmalıdır. Dini simgelerin toplumlarda yaygınlaşması da tasvip edilecek bir olgu değildir.
Bizi yönetenler bu konularda daha hassas davranmalıdır. Böylesi dinsel gösterilere karşı meydanlarımızı kullandırtmamalıdır.
Böylesi eylemler için gerekli Cami ve kapalı alanlarımız vardır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.