24 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa15°C
  • Girne16°C
  • Güzelyurt12°C
  • İskele15°C
  • İstanbul6°C
  • Ankara-1°C

ÖTME KEKLİK ÖLÜRÜM…(*)

Kıvanç BUHARA

08 Kasım 2014 Cumartesi 16:10

İngiliz Sömürge döneminde avcılık yapmış, Eski, yaşlı bir avcıyla avcılık, atıcılığı konuşuyoruz. O dönemde veKıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan sonra avlakların nasıl korunduğu, av hayvanlarının sağlıklı üreyebilmesi için neler yapıldığı konusunda anlattıklarını dinleyince… … Ve bugünkü durumla da kıyaslayınca; Acaba diyorum, “- Bu topraklar İngiliz’indi de, biz mi işgal ettik? Sömürgeci biz miydik? Evimiz, Barkımız, Barınağımız; Bağımız, bahçemiz değil miydi buraları? Doğup büyüdüğümüz yer neresidir? Trodoslar, Beşparmaklar, Mesarya ovaları kimlerindi ki; Biz hiçbir zaman, Özellikle de 1974 sonrası sahiplenmedik, bakmadık, “ tumar” etmedik.   Evet; Kıbrıs’ın tümü yurdumuz, yuvamız, meskenimizdi de; Hangi hastalıklı düşünceyle bu yurdu, bu toprağı bu kadar alçakça talan ettik? Gelelim İngiliz döneminde yaşamış, görmüş, geçirmiş aborijinin söylediklerine… “- İngiliz devrinde be efendi, bu gördüğün dağlarda, av bölgelerinde görevli av bekçileri vardı. Bunlar orman bekçileri gibi memurdu, İngiliz’den ödenirlerdi. Her yerde taştan oyulmuş suluklar vardı. Av bekçileri, bu suluklara katır sırtında tenekelerle su taşır, suluklara su doldurur, av ve yaban hayvanlarının bazı hastalıkları için de ilaç dökerlerdi.” Biraz durdu; uzaktaki dağlara baktı yorgun bakışlarla… “-Fareleri tüketmek için ağaçların yüksek yerlerine maşapacık çakarlardı. Av bekçisi beraberinde küçük çivicik ve çekiç getirir, ağacın kökünden metro ile ölçer, maşapacığı ikibuçuk metre yükseğe çakardı ki çocuklar yetişemesin zehire.Çivicikler da küçüktü ki ağaca zarar vermesin…”   “- Vay İngiliz’e be dayı…” “- Yaa; e bizimkiler şimdi, kulaklarında küpe, ellerinde tüfek dolaşırlar ovaları da keklik, tavşan bulacaklar… Aha şimdi ağzımdan kötü lakırdı çıkacak!” Söylemek istediği kötü sözün ne olduğunu ben tahmin ettim; siz de talan ettiğimiz doğada avcıların ne bulabileceklerini içinizden sessizce söyleyin ki… …kimse, “- siz ananızdan, babanızdan hiç terbiye görmediniz mi?” diye sormasın!   Kapalı bölgeleri genişleterek ve avcıları belirli bölgelere yığarak, av koruyuculuğu yapılamaz. Bir bölgeye akın eden avcılar, bir iki hafta içinde o bölgenin tüm av hayvanlarının kökünü kuruturlar. Bu; av hayvanlarına bir soykırımdır. Böyle bir soykırıma karar verenleri kınamak istiyorum. Yaban hayatını korumak isteyen yetkililer önce şöyle bir etraflarına baksınlar! Alçak orman arazilerine dökülen inşaat atıklarını, moloz yığınlarını, pisliği görsünler!! Çevreden sorumlu olanlar,  orman içlerine dökülen beton artıklarının, kimyasalların, inşaatlarda kullanılan boya maddelerinin çevreye ve canlı hayata verdiği zararları biliyorlar mı?   Keklik ötünce, şair gibi ölür müsünüz? (*) Şair Fikret Demirağ’ın şiir kitabı. [review]

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.