02 Mayıs 2024
  • Lefkoşa28°C
  • Mağusa29°C
  • Girne25°C
  • Güzelyurt27°C
  • İskele29°C
  • İstanbul15°C
  • Ankara16°C

ÖNYARGI VE AYRIMCILIK

Psk. Asra BABAYİĞİT

17 Ocak 2016 Pazar 18:50

Önyargı, bir birey, grup ya da bir nesne ile ilgili önceden verilen hükümlerdir. Önyargılar, duygusal yönü olan olumlu ve olumsuz tutumlardan oluşmaktadır. Bu tutum ve düşüncelerin temel özelliği gerçekliklerinin kanıtlanmamış olmasıdır. Önyargılar genellikle kin, nefret, dışlama, anlayışsızlık gibi olumsuz duyguları içermektedir. Bu olumsuz algıların sonucunda karşımızdaki kişileri birey olarak tanımamız engellenir ve sahip olduğu varsanılan belirli nitelikler üzerinden kişiler değerlendirilir. Önyargılar pek çok alan ile ilgili olabilmektedir. Toplumumuzda sık görülen bir örnek, kendi kültürümüzden olan kişilere daha olumlu özellikler atfedilirken, diğer memleketin insanlarını daha olumsuz özellikler ile tanımlanmasıdır. Etnik gruplar, cinsiyet, din gibi birçok konuda önyargılar sıklıkla görülmektedir. Kadınlar duyguları ile hareket eder, İngilizler soğuk insanlardır, inançsız kişilerde vicdan yoktur vb. gibi kalıp yargılar ilişkilerimizi yönlendirir hale gelmiştir. Bu kalıp yargılar farkında olmadan aldığımız kararları ve seçimleri etkilemekte ve önyargılı davranışların sergilenmesinde önemli rol oynamaktadır. Önyargılar nedeniyle belirli bir grubun üyesi olan bazı kişilere karşı olumsuz tutumlar gözlemlenmektedir. Bu durum ise ayrımcılık olarak tanımlanmaktadır. Tarihte en sık ayrımcılığa maruz kalan grup ise Zencilerdir. Toplumda azınlık gruplara karşı yapılan ayrımcılık ile ilgili tutumlar ile sık sık karşılaşmaktayız. Belirli gruba mensup üyeler ile sosyal etkileşimde bulunmama, iş vermeme gibi tutumlar ile önyargılı kişiler kendilerini belli etmektedir. Önyargıların ulaştığı en aşırı boyut ise nefret suçları ve soykırımdır. Halbuki, bu gruptan kişiler ile sosyal etkileşim ne kadar artarsa, önyargılar da o kadar azalabilmektedir. Kişilerarası iletişim ile bazı yargılarımızda yanılıyor olabileceğimizi ve yapılan genellemelerin tam tersinin çıkabilme ihtimalinin var olduğunu birebir deneyimliyoruz. Bu da öğrenilen yargıların yeniden öğrenilerek daha uyumlu tutumlar ile değiştirilmesine olanak sağlayabiliyor. Önyargı ile yaklaşılan bireyler kişisel olarak tanışmadığımız bireylerdir. Bu belirsiz durum da daha rahat bir şekilde genellemeler yapabilmemize ortam sağlıyor. Önyargılı kişiler genellikle mantıklı tartışmaya kapalı ve sabit fikirlidirler. Bu kişilerin, kökü oldukça derinlerde olan önyargılarını kabul etmeleri oldukça zordur. Bu kalıp yargılar ile yüzleşmek yerine inkar yoluna başvurmak daha kolay bir davranış seçimidir. Çocukluk çağı deneyimleri ve aileden öğrenilen yargılar, yetişkin hayatta da önyargılar ile hareket etme davranışını arttırmaktadır. Peki bu kalıp yargılar yok edilebilir mi? Kendi zayıflıklarımızdan önce yeteneklerimize odaklanmalı ve kendimizi başkaları ile değil sadece geçmişteki kendimiz ile kıyaslamalıyız. Kendisi ile barışık insanlar kalıp yargılara daha az yatkın olan bireylerdir. Önyargılarımızdan kurtulmanın en etkili yolu 'onlar' yerine 'biz' olarak bir bütün şeklinde düşünebilmektedir. Gruplar arası farklılıklar yerine benzerlikler vurgulanmalıdır. Mantık ve sağduyudan uzak yargılardan uzaklaşıp zihinsel süreçlerde ve ilişkilerde özgür olmak istemez miydiniz? O halde, kendimizi herhangi bir grubun üyesi olarak değil, insanlık ailesinin bir ferdi olarak algılamalıyız. Bu şekilde daha sağlıklı ilişkiler kurabilir ve toplumumuzda önemli bir sorun haline gelen önyargılı tutumları en aza indirebiliriz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.