OLMAYAN DIŞİŞLERİ FAALİYETLERİ
Oshan SABIRLI
28 Mart 2014 Cuma 11:21
Dünyaca ünlü Latin yıldız Jennifer Lopez ülkemize gelir mi? Peki ya Pink Floyt? Madonna konser verebilir mi bu topraklarda? Paramız yeter mi? Bu iktidar ile bu sistem ile imkansız gibi. Bu kez gözüm Yakın Doğu Üniversitesi’nin (YDÜ) Bahar Şenlikleri’nde, umarız başarılır. Cratos Otel ilk açıldığında inanılmaz bir reklam yapmıştı. Üstelik bu reklam tek kuruş para ödenmeden gerçekleşmişti. Babam bile Jennifer Lopez’in kim olduğunu bilmezken, sözde Rumların lobilik faaliyetleri nedeni ile Girne’deki konserini iptal etmesi sayesinde J-Lo’nun kim olduğunu öğrenmişti. Otel açılışında “J-Lo’yu dava ettik, kapı gibi sözleşmemiz var” demişti. Aradan 4 sene geçti fakat o dava unutuldu. Yineliyorum otel yapabileceği en iyi reklamı en ucuza kapatmıştı. Peki, dava süreci devam etti mi? Benzer diyaloglar hala yaşanıyor. Ben o olayda olduğu gibi YDÜ’nün Deep Purple konserinden de şüpheliyim. Ama Dışişleri Bakanlığı’nın başarısızlıkları (gelmiş geçmiş tüm hükümetler için) sürüyor. Tam bu konulara kafa yorarken Brüksel’de bulunan bir Kıbrıslı Türk dostum ile İnternetten dünkü köşe yazım üzerine sohbet gerçekleştirdim. Mustafa “ne güzel yazdın” diye söze başladı “ama yetmez” şeklinde devam etti. Aslında daha önce de Star Gazetesi’ndeki köşe yazılarımda bahsettiğim bir konuya, ülkemizin lobicilik faaliyetlerine vurgu yaptı Mustafa. Daha doğrusu, ülkemizin olmayan lobicilik faaliyetlerine işaret etti. Biz ambargolar altında ağlıyoruz. Sporcularımızın yurt dışına çıkamamasına, ülkemizde büyük organizasyonların gerçekleşememesine, Kıbrıs’ın güneyinin baskılarına, engellemelere ağlıyoruz. Hep ağlıyoruz. Tosladığımız şey gayet net, Rum-Yunan lobi faaliyetleri... Lobicilik konusunda ülke olarak hiç bir zaman çalışma yapamadık. Gelip geçen Dışişleri Bakanları kendi iktidarları döneminde “one man show” denedi. Ofisler açıldı, kapandı. Hatta maaş bağladığımız şahsiyetlerin kilometrelerce uzakta, gerçekte ne yaptığını bile sorgulamadık. Öte yandan en ağırı, 2004 yılındaki Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül “eğer referandumda Kıbrıs Rum toplumu “hayır” derse ben çantamı elime alıp KKTC’nin tanınması için çalışma yürüteceğim” sözü vermişti. Aradan tam 10 yıl geçti. Kıbrıslı Türkler bir arpa boyu yol almadı. Üstelik o dönemde Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu almamak adına direnç gösteren milliyetçi kesimde vazgeçti o eski tutumundan. Özetle lobicilik faaliyetlerimizde görünen hiçbir kazanımımız bulunmadı. Çözüm süreci mi dediniz? Ne fark eder? Dışişleri Bakanlığı acilen kadrolarını gözden geçirmeli. Lobicilik ve tanıtma faaliyetlerinde dişe dokunur adımlarla çalışmalar yürütülmeli.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.