OLMADI BE ÇAĞIN
Oshan SABIRLI
13 Nisan 2015 Pazartesi 08:55
Gazeteci olmanın çok güzel yanları vardır. Gazeteciler için tanımladığım ifade “tarihin göz tanıklarıdır” şeklinde olsa da bu meslek bazen çok tatsızlaşabiliyor. Gazeteci olmanın en zor yanı, ne aldığınız tehditler, ne yediğiniz baskılar, ne de vicdanınızdır. Gazeteci gerçekle yüzleşendir. Üstelik bu gerçek katıksızca canınızı yakar kimi zaman. İlk siz duyarsınız. Herkesten önce duyarsınız ve referans olursunuz. Üstelik tarafsızlık safsataları içinde taraf olursunuz ve bir tarafınız kırılık, ezilir, kalbiniz şeytanın avucunda kalır. Dün öyle bir gündü. Bir Pazar sabahını yaşarken, daha yüzümü bile yıkamadan yine canımı yakan bir yüzleşme yaşadım. Sabahın en erken saatlerinde Girne’de gerçekleşen bir trafik kazası ve bu kaza ile birlikte iki gencin daha yaşamını yitirdiği gerçeğine ulaştım. “Yine kaza, yine ölüm” şeklinde atabileceğimiz başlık ve sıradanlaşmaya başlayan bir trafik kazası ve ölüm haberiydi belki de Pazar sabahına yansıyan. Oysa elime ulaşan bilgi notundaki isimlerden birisi oldukça tanıdıktı. Çağıl Zorlukasap ve Aziza Seyliyeva’nın ölüm saatti 04:00 gibiydi. Ben ise saat 09:00 dolaylarında bu habere ulaşmıştım. Çok soğukkanlı olduğumu ve defalarca trafik kazası haberlerini yazdığımı düşündüm. Ama kilitlendim. Acaba benim bildiğim Çağın mı bu? diye uzun uzun düşünmeye başladım. İlk haberi www.detaykibris.com adresine girdiğimiz anda ve bu haberi Facebook’tan paylaştığımız dakikalarda telefonlarım çalmaya başladı. Herkes ayni tepkiyi veriyordu. “Oshan bu herhalde şakadır” yaklaşımı ve bunun şaka olmadığının bilincinde sorular sıralanıyordu. Neden? Nasıl? Ne zaman? Nerede? Bu olayda da referans olmam yine canımı yaktı. Çağın ile tanıştığımda o daha 20’li yaşların başındaydı. Ayni bölükte askerlik yapıyorduk. Yaşadıkları kırgınlıklarda, hüzünlerde yine kendiyle savaşmayan, dimdik ayakta duran bir çocuktu. Benden yaklaşık 10 yaş küçük olmasına karşın bana çok şey öğretti. Dün bir kez daha “tanrı iyi kullarını yanına erken alır” sözünü düşündüm. Çevresindeki herkes dünkü ölüm haberine çok üzüldü. Aziza’yı bilmiyorum. Ancak bu iki gencin zamansız aramızdan ayrılması ile bir kez daha duygusallaştığımı hissettim. Kaza hatalar zincirinin son parçasıydı. Keşke “Oshan abi bir yanlış anlaşma oldu” ben hayattayım diye arasa. Keşke yanlış haber yapsak. Keşke bu Pazar günü hiç yaşanmasa şeklinde hayallerimiz işe yarayabilse. Ünlü bir gazetecinin James Dean ve genç ölmek üzerine yazdığı bir makale aklıma geldi. Genç ölmenin tek güzel yanı insanlar hiç yaşlanmıyor. Ne Çağın ne de Aziza hiç yaşlanmayacak belki ama hayır… Bu avuntu da bana yetmiyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.