24 Kasım 2024
  • Lefkoşa15°C
  • Mağusa17°C
  • Girne18°C
  • Güzelyurt14°C
  • İskele17°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara1°C

NİYET OLSAYDI 6 AYDA NELER OLURDU NELER..

Derviş DOĞAN

21 Aralık 2015 Pazartesi 09:14

Sayın Talat’la Sayın Özgürgün oturdular konuştular anlaştılar. Memleket için en hayırlısı bunun olacağına inandılar. Ve CTP ile UBP’yi biraraya getirerek geniş tabanlı bir hükümet kurdular. Mecliste tartışmasız bir üstünlük sağladılar. Bu hükümetin reform odaklı mesai harcayacağını duyurdular. Sayfalara sığmayan bir hükümet programı ortaya çıkarttılar. Öngördüklerini sıraladılar. Hade bakalım dedik. Aradan yaklaşık 6 ay geçti. Bu süre zarfında reform değil, görevden alınanları, göreve atananları izledik hükümet performansında. Elle tutulur, gözle görülür hiçbir iyleştirmeye tanıklık etmedik hükümet icraatlarında memleketin durumuna dair. Ama diyebilirsiniz ki henüz daha 6 aylık bir hükümet. Araya bütçe görüşmeleri de girdi,belki bundan sonra kımıldama olur. Umutlarımızı kaybetmeyelim. Peki kaybetmeyelim, de ne yapalım? 6 ay bir hükümetin iyi yönde birşeyler ortaya koyması için bana göre makul bir süre. Hele de reform iddiası ile böyle bir sorumluluk almışlarsa.. Şimdi bıraktım reformu, ufak tefek dokunuşlarla yaşamlarımıza kolaylık ve kalite getirebilecekleri icraatları yapmaktan da aciz bir görüntü içerisinde ortaklar. Ama sorsanız herşey güzel uyum içerisinde çalışan bir bakanlar kurulu var memlekette. Ama ne fayda! İş yapamadıktan sonra, üretemedikten sonra o masanın etrafına toplanıp otursalar ne oturmasalar ne. E peki nerden biliyoruz iş yapamadıklarını, ya da üretemediklerini diye bir soru sorarsanız! Buna cevabım çok net olur. Zira hergün yaşıyoruz yüzleşiyoruz yapılması gereken ve yapılmayan iyleştirmelerle. Yolda, sokakta, trafikte,kamu dairesinde, bakanlıklarda, tarlada, okulda, hastanelerde.. Yapılamayan o kadar çok iş var ki bu memlekette. Uyumlu ve sayısal gücü elinde bulunduran hükümetimizin adım atıp yapması gereken. Ama niyet yok. Cesaret sahibi değiller. Şimdi konu su.. Herşeyi bırakmışlar su mevzusu yönetiminin nasıl olacağı konusunda görüş ayrılığı yaşıyor ortaklar. Ve bunun hükümeti bozabileceğini, hatta ülkeyi erken seçime götürebileceğinden bahsediyorlar. Elbette ki bu suni bir gündem. Ortada uygulanması gereken bir hükümet programı var. Uygulasalar bugün birçok yapısal sıkıntıdan kurtulacağız. Lakin o program da ondan önceki programlar gibi duruyor sayfalarda. Siyasi bir kandırmacadan öteye gitmiyor. Hükümet şimdi suni bir krizden medet umuyor. Su yönetimi nasıl olacak? Kim yönetecek mevzusu. Uzattıkça uzattılar. Oysa herşey bir kararlılığa bakar. Aklın yolu da bellidir. İmkanlar da, imkansızlıklar da ortadadır. Yani bu bir kriz falan değildir. Ne de hükümetin bozulmasını gerektirecek bir mesele. Su konusu paşa paşa halledilecek. Aklın yolu neyi gerektiriyorsa o yapılacak. Hükümet de bozulmayacak. Erken seçime de gidilmeyecek. Lakin belli ki CTP/UBP koalisyon hükümeti memleketin derdine derman olmaktan çok uzaklarda. Gündemi gölgelemeye çalışıyorlar. Su meselesini de bunun için kullanılıyorlar. Oysa sıra ona gelene kadar yapılması gereken o kadar çok hizmet var ki bu memlekette. Lakin bunlara dokunan yok. İlla su ile akıp gidecekler. Bilmezler ki su yolunu öyle veyahut böyle aka aka bulacak. Ama ya sürüklenenler? Onların artık bahtına.. Diyeceğim o ki bu koalisyon bu şekilde taşı taş üstüne koymadan sonlanırsa, bunun her 2 parti için de olumsuz sonuçları olacak. Peki neden? Çünkü ilk kez bu denli geniş tabanlı bir hükümet kuruldu. Mecliste tartışmasız bir üstünlüğe ulaşıldı. Böylesi bir yürütme gücüne sahip iken hiçbirşey yapmamanın izahı da haliyle yoktur. Kime neyi anlatacaksınız? Mecliste yeterli çoğunluğa sahip olmazsınız, istenilen yasaları sırf bu nedenle geçiremezsiniz, komiteleri toplayamazsınız, çalıştıramazsınız sıkıntılar yaşarsınız bunlar anlaşılabilir. Mazaretler ortada olur. Lakin CTP/UBP hükümetinin böylesi sığınacağı mazretleri yoktur. Mecliste çoğunluğa sahiptirler. Öngörülen reformları yapmak için atılması gereken adımları rahatlıkla atabilme yetisine sahiptirler. Hükümetin her bakanı, başbakan dahil uyumlu bir çalışma ortamı kurduklarından bahsedip duruyorlar her fırsatta. Her 2 partinin genel başkanları da bunu doğrular nitelikte demeçler veriyorlar. O zaman uyumlu çalışma noktasında bir sıkıntısı yoktur hükümetin. Bunları her 2 parti adına da yetkililer zaten söylüyorlar. Dolayısı ile bütün bunları önümüze koyduğumuz zaman ne CTP’nin, ne de UBP’nin başarısızlığa kılıf uyduracak bir durumları söz konusu değil. İlla ki başarmak zorundadırlar. Oysa geride 6 aylık bir süre bıraktık. Henüz başardıkları bir şeylerin olduğunu söylemek güç. Yapılan atamaların dışında. Halbuki bu olmamalıydı CTP/UBP koalisyon hükümetinin seyri. Reformlara üçlü kararname atamalarının önüne geçerek başlayabilirlerdi. Siyasi makamları, nitelik sahibi makamlar olarak addedip, ona göre çalışmalar başlatabilirlerdi. Yolsuzluk iddialarının üzerine gidebilirlerdi. Yargı reformunu gerçekleştirebilirlerdi. Kamu reformunu başlatabilirlerdi. DAÜ yasasını hayata geçirip siyasi etkiyi bu kurumun üzerinden alabilirlerdi. KIB-TEK gibi, Telekominikasyon idaresi gibi kurumlar için öngörülen yapılar ne ise onları hayata geçirebilirlerdi. Popülzmi hükümetin icraatlarından uzak tutabilirlerdi. İvedilikle gerektiği yerde cesaretli kararlar alabilirlerdi. Adamına göre mevki yaratmazlardı. Asalak bürokrasiyi, üretgen bürokrasiye dönüştürebilirlerdi. Ekonomiden, sağlığa, eğitimden, ulaşıma,tarımdan,turizme, yerel yönetimlerden,çevreye varıncaya kadar bir dizi radikal kararlar alıp cesaretle uygulanabilecek politikaları hayata geçirebilirlerdi. Kısacası 6 ay bunları başlatmak için az bir süre değildi.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.