NERDE O ESKİ AŞKLAR
Oshan SABIRLI
31 Mayıs 2014 Cumartesi 13:23
Detay’ın dün, 93 yaşında bir konuğu vardı. Yılların eskitemediği bir delikanlı ile aşkı konuştuk. Hani Kıbrıs’ta aşk olur mu? Olmaz mı? tartışmalarının farklı şekillerde alevlendiği ülkemde, bu delikanlının gözlerindeki ışık inanılmaz şekilde beni etkiledi. Evlenme ve boşanma oranlarının tavan yaptığı, ekonomik sorunlar nedeniyle, ailelerin darmadağın olduğunu gözlemliyoruz. Boşanma nedenlerini sorguluyoruz ama çözüm üretmek kolay olmuyor. Hal böyle olunca, evlilik kurumuna olan inançta değişiyor. Geçtim 3 çocuk yapmayı, nikah masasına gitmekten bile korkuyor yeni nesil. Ayni yastığa baş koymak, evlilik dışı düzeyli bir ilişki yaşayabilmek ihtimali hala ülkemizdeki birçok kişi için tabu. Elalemin ağzı torba değilken, herkesin evliliğe bakışı veya gerekçesi farklılıklar gösteriyor. Yazımın başında da belirttiğim o delikanlıya, aşkın bitip bitmediğini sordum. Cevap keyif vericiydi, aşkın tanımı değişikti belki ama doğru insanı bulmak veya eskilerin doğru insanı daha kolay bulduğu gerçeğini anlattı. İnsanların çok daha namuslu olduğunun da altını çizdi. Günümüz gençlerinin tatminsiz olduğunu ve küçük yaşlarda kirlendiğini kaydetti. Geçen 60 yılın sohbetini yaptık uzun uzun. Gençlerin, neden bu kadar kolay boşandığını yorumlamasını istedim. İlişkilerin temelinde saygının tükendiği, yozlaşan yaşamların evlilikleri tükettiğini anlattı bu misafirimiz. Haksız değildi aslında. İlişkilerin temelindeki dinamit saygının tükenmesinden başka ne olabilir. E, biraz sabır ve anlayışı eklemeden geçmemek lazım. *** Öte yandan, aylar önce yine 80’li yaşlarda bir başka delikanlı ile berberde yaptığım sohbet aklıma geldi. Yine aşkı sormuştum. “Ahhhh ahh oğlum, daha 18’dim, istedim ama vermediler” diye yakınıyordu. Gençlik aşkının ve belki ilk ve tek aşkının, 60 yıl öncesinde kaldığını anlattı. Kavuşamamanın verdiği ezikliği, en derinlerde hissettiğini fark ettim. 10’larca torunu olduğunu, eşinin kendisine tek bir ağır söz söylemediğini anlatırken, o yinede kavuşamadığı sevdiğini anlatıyordu. “Ailesi onu, çok daha okumuş, çok daha varlıklı başka bir adama verdi. At üstüde, düğün alayını, kerpiç evin damından, gizlenerek, uzun uzun seyrettim” diyordu. Üstelik, hüngür hüngür ağladığını anlatıyordu tüm samimiyetiyle. İçim burkuldu, üstelik o sevdiği kadının yıllar önce yaşamını kaybettiğini de söyledi. Kalbi parça parça olmuş. Cenaze törenine bu kez eşi ile birlikte gitmiş. Cenazede de ağladı mı soramadım. Bu kirlenmemiş aşkı ve acıyı daha fazla deşmek istemedim. Eski insanlar mı çok daha ahlaklıydı, yoksa hayatın dayanılmaz hale gelmesine katlanabiliyorlar mıydı bilmiyorum. Kadının ekonomik özgürlüğü yokken, evlilikler ite kaka gidiyordu. Aslında ezilen çok büyük oranda kadındı belki, ama gidiyordu işte. Ne demeli, saygıyı ve sabrı tüketmeyin. İyi hafta sonları.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.