24 Kasım 2024
  • Lefkoşa10°C
  • Mağusa11°C
  • Girne13°C
  • Güzelyurt7°C
  • İskele11°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara0°C

NEDEN BESLEME OLDUK…

Arif Alasya

23 Mayıs 2016 Pazartesi 08:10

Ekonomide büyüme dış ticaret açığı ile doğan açığın içte bacasız üretim denilen alanlardan kapatılması için yaratılan gelirlere bağlı olarak büyür.
Ülkeler bu başarı oranlarına göre kredili bite yani borçlanabilirlik notuna tabi olurlar. Yani meselenin esası büyüme için gerekli dış borçlanmayı zamanında ödeyebilmeleri önemlidir. Ödeyebilenlerin notu yüksek diğerlerinin düşük olur ve borçlanma sınırları düşer.
Amerika dünyanın en borçlu ülkesi olmasına rağmen dünyanın en büyük ekonomik gücüdür hatta bu konuda dünyanın patronu sayılmaktadır.
Bu bilgiler ışığında kendi yaşadığımız ülkeye KKTC’ye gelirsek Ada ülkesi olduğumuz için üretimimiz kısıtlı olacağından ciddi bir dış ticaret açığımızın olacağı muhakkaktır Fakat çok şanslı bir ada olduğumuzdan bu açığı kapatacak Turizm, Eğitim gibi sektörlere sahibiz.
Akdeniz’de çok önemli bir turizm ülkesi ve olma şansımız vardır ve bu hep böyle olmuştur.
Yıllarca adada yetişen özellikle Valencia meyvesinin özel yapısı ile dış ticarette önemli bir katkı Kıbrıs ekonomisine enjekte edilmiştir.
Kıbrıs’ın güneyi ekonomisini yukarıda belirttiğim temeller üzerine oturttuğu için 1974 sonrası çöken ekonomisini geçen 41 yıl içerisinde o kadar ilerletmiş ki Maastrich kriterlerini yerine getirip AB’ye üye olmuştur.
Peki biz ne yaptık.1974 sonrası elde olan üretim tesislerini yok ettik. Önemli ihracat geliri elde ettiğimiz narenciye ihracatını sonlandırdık. Abat kararları sonrası Avrupa’ya olan ihracatımız sonlandı Türkiye AB ile gümrük birliği anlaşması imzaladığı için bizden yani KKTC’den keyfi istediği zaman ürettiğimizi aldı.
Bu nedenle her yıl dış ticaret açığımız büyüdükçe büyüdü ve iflas ederek ‘’Besleme ülke’’konumuna geldik. Artık borç veya yardım almaz isek memurlarımızı bile ödeyemeyiz.
Halbuki elimizde bu dış ticaret açığını kapatabilecek üç argüman vardı.
ABAT kararları olmasaydı ihracatımız sürecek ve dış ticaret açığımız bu kadar büyümeyecekti.
Başlangıçta En düşük düzeyde otel yatak sayısına sahipken bu sayı artmış ve 1993’de turist başına 625 Dolar gelir sahibi olmuşuz, hâlbuki o tarihten sonra yatak sayımız hızla artmasına rağmen 2016 yılında bu rakam turist başına 600 dolara gerilemiştir.(Mete Hatay’dan alıntı)
1974 sonrası KKTC ciddi bir eğitim adası olmuştur. Halen faaliyette olan 14 üniversite ve faaliyete başlayacak olan 5 üniversitenin de inşaatı devam etmektedir sırada kurulmak için izin bekleyen da çokça üniversite mevcuttur
Dış ticaret açığımızı kapatacak argümanları toptan biz yasa ve uygulamalarımız ile yok ettik veya yok etmek için talimat verenlerin emirlerine uyduk.
ABAT’daki mahkemeye sırf aleyhimize karar çıksın diye avukat gönderip taraf bile olmadık. Kararın çıkmasını bekleyip bakın işte Avrupa bize ambargo koydu diye feryat etmeye başladık. Halbuki 1974 sonrası benzeri dava İngiltere’de açıldığı vakit Cypfruvex LTD davaya müdahil olup davayı kazanmıştı. Bu kararı bile ABAT’a taşıyamadık.
Çıkardığımız yasalarla Eğitim sektörünü vergiden muaf tutmaktayız.
Çıkardığımız yasalarla Turizm sektöründen nerdeyse ömür boyu vergi alamayacağız.
Sonuç olarak Nasrettin Hoca’nın fıkrasındaki gibi yıllarca bizi yönetenler bindiğimiz dalları teker teker kesip bizi yere düşürünce de ‘’BESLEME’’ olduk
Geriye dönebilirmiyiz….
Hangi iradeyle.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.