27 Kasım 2024
  • Lefkoşa8°C
  • Mağusa11°C
  • Girne15°C
  • Güzelyurt5°C
  • İskele11°C
  • İstanbul7°C
  • Ankara-3°C

NE OLDU BU NEW YORK’TA?

Oshan SABIRLI

05 Ekim 2015 Pazartesi 12:00

“Sürpriz çıkar mı?” diye sormuştuk New York öncesinde. Ben New York öncesinde çok büyük beklentilerimin olmadığını belirtmiştim. Tam da tahmin ettiğim gibi oldu. Cumhurbaşkanı’nın New York’a gerçekleştirdiği 2’nci ziyaret olan bu ziyaret, ilkinden çok daha verimli geçti. En azından daha yoğun temasların olduğunu gözlemledik. Gerçi saat farkından dolayı gelişmeleri rötarlı takip etmiş olsak veya basına kapalı görüşmelerin içeriğini toplantı sonrasında, yapılan açıklamalar ile yanlı olarak izlesek veya gelen çok kısa resmi açıklamalar ile değerlendirsek de, Kıbrıs Türk varlığının oralarda Cumhurbaşkanı düzeyinde temsiliyeti önemliydi. Cumhurbaşkanı Akıncı, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, AB Komisyonu Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve bir çok ülkenin Dışişleri Bakanı ve yetkilisiyle bir araya geldi. Basına tokalaşma fotoğrafları verildi. Yüzler hep gülümsedi. Cumhurbaşkanı ısrar ve inatla Kıbrıs Sorunu’nun aylar içerisinde çözümlenebileceğini New York’ta da vurguladı. Üstelik Mayıs ayı orada da hedef gösterildi. Hatta müzakerelerin 6 konu başlığının yakın zamanda yeniden formüle edilip özellikle mülkiyet başlığında da ciddi ilerleme sağlanabileceğine inanç belirtildi. New York’u takip ederken biz eş zamanlı Anastasiades’i de takip etme şansı bulduk. Anastasiades Kıbrıs’ta olmadığı kadar cesur açıklamalar yaptı New York’ta gerek Kıbrıs’ın güneyinde 1 Ekim’de milli söylemlerin tavan yapması gerekse uluslararası güçlerden bulduğu güçlü destek ile “İşgal ordusu” tabirini ve Türkiye’ye yüklenmelerini gördük. Anastasiades’in gerek New York gerekse New York sonrasındaki programını incelediğimizde enteresan bir sürece girdiğini gördük. Anastasiades’in artık 3 aylık zaman zarfında hiçbir yur dışı teması kalmadı. Yani üç aylık süre zarfında Kıbrıs sorununa ve müzakere sürecine odaklanacağını, daha yoğun bir müzakere trafiğine gireceğini göreceğiz. Üstelik çözüm karşıtı seslerin güneyde de yükselmeye başladığını bunun hem masada hem de sosyal hayatta onu daha da etkileyeceğini biliyoruz. Al ver süreci başladı. Özellikle Akıncı’nın adaya dönmesi ile birlikte daha sert bir sürece adım atacağımıza da tanık olacağız. New York’ta iki liderin yaptığı görüşmeler masadaki sürece gerek BM, gerek ABD, gerekse AB’nin tutumu yönünde önemliydi. Yani bundan sonra atılacak adımlara, çözüm yönünde verilecek her türlü desteğe ve Kıbrıs’ta çözüme ne kadar hazır olunduğuna yüzü yüze tanık oldu liderler. Bir çok uzlaşı noktası sağlanan yeni bir metinde, şimdi tam bir ortak metinde uzlaşılması, çözümün parametrelerinin oturması ve yakalanan momentumun herhangi bir darbeye takılmadan iki toplumun gündemine getirilmesi için daha yoğun bir sürece giriyoruz. Bizim için bir sürpriz çıkmasa da New York’tan liderler yorgun ve kafaları net şekilde adaya dönüyor. İşte bu noktadan sonra atılacak adımlar daha keskin olacak gibi gözüküyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.