NE OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ?
Oshan SABIRLI
27 Haziran 2015 Cumartesi 09:41
Aslında soru oldukça basit. Damarlarımızda dolanan asil Türk kanı, özellikle rakı ile birleşince bir anda uzman kesilir bizim Türk halkı. Her ne kadar Müslüman bir ülke olsak ve Ramazan nedeni ile birçok kişi alkolü kesse de, değişemez sorunlara yaklaşım şeklimiz. Memleketin durumu hayrın değil hani. Ülke sorunlarından bahsetmeye, papağan kesilmeye alkolsüz de erişebilmemiz mümkün. Memleketin dingili koptu, siyasette keşmekeş, koltuk kavgaları yaşanıyor. Kimse “istikrardan” bahsetmesin. Yok öyle bir dünya. Ne sağlık sisteminde hayır, hatta umut var, ne eğitimde. Çalışma hayatı ile ilgili rakamlar da bizi aydınlığa çıkaracak cinsten değil. Cep delik, cepten delik durumunda vatandaş. Esnaf kan ağlıyor. Bu durumda ayakta durmak ne mümkün? Göç deseniz, yoğun şekilde devam ediyor kaçışlar. Müzakereler deseniz anlaşılmaz şekilde “iyi” gibi. Biraz gerginlik olsa, ortaya net bir şeyler çıksa, Hep ayni süslü sözler, “çok erimli bir toplantı yapıldı” söyleminden ziyade,net bir şeyler görsek “işte bu” diyeceğiz… Kuşkusuz moral bulacağız. Bir dönem “Kıbrıs’ta barış engellenemez” naraları atanlar da itiraf etmiyorlar belki ama çözümün öyle yakın zamanda gelmeyeceğini söylüyorlar kısık ses ile. Meclis tatile girmek üzere, yasama şu sıralar hareketlendi. Her ne kadar meclisteki vekiller vekil transferinin önüne geçen yasa tasarısı ile güven tazelemeye çalışsa da meclisin atması gereken daha birçok adım var. Bu meclis Dienellos Sigara Fabrikası’nda irade ortaya koymadıkça temize çekemez kendini. Çünkü bizim kendimizi temize çekmemiz için yüzleşmemiz gerek geçmişimizle. Kan ve barut kokusu ile yüzleşmemiz gerek. Yüzleşmemiz gerek savaşın kirli yüzünde gerçekleşen ölümlerle ve kayıplarla. Ganimet kültürü, torpil ve göçmen kağıtlarımız ile haksızlıklar ile yüzleşmeliyiz. Kıbrıs Türk toplumu olarak suçu sınırın ötesine atmamalıyız topu. Günahlarımızla da yüzleşmeliyiz bu topraklarda. Yerleşik denilen Türkiye’den göç eden vatandaşlarımız ile yüzleşmeliyiz. Onlara sunduklarımız, sunamadıklarımız, harcadıklarımız ve kazandıklarımızla, seçim gecelerinde dolaşan para çantaları ile yüzleşmeliyiz. Hatta gece kulüplerinde bedenini satan insanlar ile ve kumar masalarında harcanan, kara deliğe dönüşen paralarla, yıkılan ailelerle yüzleşmeliyiz. Biz kendimizi temize çekmek için, harcadığımız gençlerle de yüzleşmeliyiz. Hani mahkeme koridorlarındaki kelepçeli bonzaiciler ve onları bu çıkmaza sürükleyen nedenler ve inançsızlık ile yüzleşmeliyiz. Dedim ya kolay kolay aklayamayız kendimizi. “Balık baştan kokar” sözünde olduğu gibi, milletvekili transferlerini yasaklamak, kurultaylar yapmak, hükümet programları hazırlamak ve “koalisyon hükümetiydi” yalanı ile aklayamayız kendimizi başarısızlıklarımızda. Egolarımız ile yüzleşmeliyiz. Dünyanın merkezi olmadığımız realitesinde, “partili” olduğu için iş verilen, “neyi bildiğinizin değil, kimi bildiğinizin önemli olduğu” bir ülkede adaletli olamadığımız gerçeği ile yüzleşmemiz gerek. Aslında sıralayacak o kadar çok şey var ki. Şimdi yine yolun başına dönüyoruz. Ne olacak bu memleketin hali?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.