23 Kasım 2024
  • Lefkoşa17°C
  • Mağusa17°C
  • Girne19°C
  • Güzelyurt15°C
  • İskele17°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara8°C

NE GÜNLERE KALDIK...

Hatice İNTAÇ

23 Aralık 2020 Çarşamba 08:02

Rüzgârın şiddetiyle açılan pencere gecenin sessizliğini bozmakla kalmadı, zaten zor daldığım uykudan da panik içinde uyandırdı. Hadi şimdi uyu uyuyabilirsen.. Uyanıp da gün boyu, hatta günler, aylar boyu yaşanan  huzursuzlukların  davetsiz misafir gibi gelip beynini kemirmemesine engel ol olabilirsen.. Mümkün mü?.. Hele bunlar sizden kaynaklanmayan, başkalarının sebep olduğu huzursuzluklarsa… Sizden kaynaklansa çözümünü de bulursunuz belki ama iş bilmez, hatasını kabul etmez, sorumsuz, yalancı, para için her şeyi mübah sayan kurumlardan ve insanlardan kaynaklanıyorsa isyanlarınız ve öfkeniz sinirlerinize tavan yaptırır, en sakin insanı bile çileden çıkartır. Esasen salgın hastalık nedeniyle uzun zamandır raydan çıkmış olan hayatlarımız bu tip olumsuzluklarla iyice kâbusa döner. Benzerleri muhakkak herkesin başına gelebilen bu olaylar o kadar çok ki; hangisini anlatmalı?. Belediyelerden mi, telefonla elektrik dairesinden mi, su işleri dairesinden mi, bankalardan mı, trafik şubesinden mi, tesisatçıdan, izolasyoncudan ve hatırlayamadığım nicesinden mi?..

 

Bir yılı aşkın zamandır mahallenin ev telefonları çalışmıyor. Defalarca bu durumu ilgili dairenin arıza bölümüne ve daire müdürüne bildirdiğimiz halde bugün yarın diye geçiştiriliyor, söz veriliyor, bekletiliyor ama gelinmiyor. Yetkili kişiyi aradığımız zaman telefonunu meşgule atıyor, diğer personelden yardım istedik diye tavır alıp işi daha da öteliyor; kişisel komplekslerini tatmin etmek için bizimle oynamayı marifet sayan tavırlar sergiliyor. Aylar önceki son görüşmemizde de daha önce verdiği sözleri yok sayarak yıllardır yapımına bile başlanmayan yolu sebep olarak göstermiş ve telefon hattının yol yapımından sonra onarılacağını söylemişti. Aradan aylar geçti, yol yapımı bitti ama biz hala her ay kirasını ödediğimiz telefon hattının onarılmasını bekliyoruz.

 

Bir başka olumsuzluğu da geçtiğimiz günlerde elektrik dairesinden gelen ve tesadüfen gördüğüm bir mesaj üzerine yaşadım. İyi ki o mesajı görmüşüm çünkü görmeseydim bugün elektriksiz de kalacaktım Mesajda eski borcum olduğu ve üç gün içinde ödemezsem elektriğimin kesileceği bildiriliyordu. Oysa İstanbul’dan adaya dönüş yaptığımdan beri bir banka vasıtasıyla faturalarım otomatik olarak ödeniyordu. Nasıl geriye dönük borcum olabilirdir ki?.. İçerdeki para mı bitmişti ama bu mümkün değildi çünkü öyle bir durum olduğu takdirde beni aramak için telefon numaramı almış; bana haber vereceklerini taahhüt etmişlerdi.

Panik içinde ilgili bankaya gittiğimde bana eksiksiz olarak ödemeleri yaptıklarını; para durumunda bir sorun olmadığını hatta ödemeler için hesabımda iki aya yetecek kadar para bulunduğunu, sorunun elektrik dairesinden kaynaklandığını, borcum olmadığını söylediler ve kurumdan bilgi almamı önerdiler. Onların sormasını ve döküm almalarını istediğimde de ilgili kurumun onlara bilgi vermediğini söylediler ki, bu da bana göre yanlış bir uygulamaydı. Ben bankaya o yetkiyi vermişsem bilgi almak ve bilgi vermek bana değil bu kurumlara ait sorumluluklar olmalıydı.

Elektrik kurumuna gittiğimde eski bir hesabı banka zamanında ödemediği için gecikme zamlarıyla birlikte o miktarı bulduğunu dökümüyle birlikte öğrenmiş oldum. Yani hizmeti karşılığı parasını ödediğim bir banka, hem işini yapmamış, beni mağdur etmiş hem de sorumluluğunun gereğini yapmayarak beni zor duruma sokmuştu. Güvenimizi yitirdiğimiz böyle bankalarımız da varmış işte..

 

Yolunda gitmeyen bir başka can sıkıcı konu daha var ki sanırım ben dahil birçok kişi bunun olumsuz etkisinden nasibini alıyordur. Anamur’dan gelen su borularının patlaması ve aylarca onarılamaması sebebiyle özellikle geçtiğimiz yaz mevsiminde daha çok sıkıntısını çektiğimiz  susuzluk sorunu… Bu sorunun er veya geç olacağı tahmin edilse de maalesef yerel kaynaklarımız olan kuyularımızın bakımının yapılmaması, dere yataklarının üstüne yapılan usulsüz inşaatlar, yağan yağmurların gerek sel baskınlarına neden olması gerekse denize dökülüp heba olması vb. etkenlere önem verilmemesi sebebiyle toplum olarak zor günler yaşanmıştı.

 

Sınırlı miktarda suyu fahiş fiyatlara satın aldığımız o günlerin sonunda borular onarıldı ve su geldi ama tam rahatladık derken suyun gelmesiyle başka sorunlar yaşamaya başladık. İlk günler gelen suyun kirliliğinden ve evlerdeki su depolarının çamurla dolmasından bahsetmiyorum. Keşke bu kadar olsaydı.. Verilen su o kadar fazla ve tazyikliydi ki, daha ilk günden depolar taşmaya, damlardan seller gibi sular akmaya başladı ve hiçbir sorunu olmayan bütün sistemler bozuldu. Tesisatçıların söylediği şey, birçok evde ayni sorunun yaşandığı yönündeydi. Durum gerçekten suyun tazyikli gelmesinden kaynaklanıyorsa yetkili kurumlar olan Su İşleri Dairesi ve Belediyeler buna çare bulamıyorlar mı?  “Bol bulduk bunadık” misali suları boşuna akıtacaklarına hızını azaltamıyorlar mı?

 

İşin trajikomik tarafı esas bundan sonra başladı. Su tesisatçısı çağırdım, geldi, baktı hiçbir bozukluk olmadığını, sorunun suyun şiddetli gelişinden kaynaklandığını söyledi, bir şeyler yaptı, parasını aldı ve gitti. O gün için depo taşmadı, onarıldı diye sevindim ama sevincim kısa sürdü çünkü iki gün sonra her şey eskiye döndü. Depo yine taşıyordu.Oluklardan akan suyu önce yağmur suyu sandım ama yağmur yağmıyordu ki.. Ben görene kadar tonlarca su yine ziyan olmuştu.

Tavsiye üzerine başka bir tesisatçı çağırdım. Damdaki depoya baktı, parça istiyor dedi. Parçayı değiştirdi ama netice gene ayniydi, deneme yanılma derken sular nerdeyse bahçeyi dolduracak hale gelmişti. Sonuç olarak adam damı çok sevmiş olacak ki defalarca geldi dama çıktı ama durumda bir değişiklik olmadı aksine ana motor da artık çalışmıyor; bu yüzden de damdaki depoya su çıkmıyordu. Oysa o gelene kadar motorun hiçbir arızası yoktu, düzenli çalışıyordu. Şimdi kara kara düşünüyorum hangi ustayı çağıracağım ki işini doğru yapsın? Yine bir beceriksize denk gelirsem başka şeyleri de bozar gider diye korkuyorum.

 

Ne günlere kaldığımızın sadece birkaç örneğidir bu yazdıklarım. Bunlar son günlerde benim yaşadıklarım… Kim bilir başkaları buna benzer ne olaylar yaşıyorlar… Kendimizden kaynaklanmayan, başkalarının sorumsuzluğu ve iş bilmezliği yüzünden ülkedeki o kadar sorunun üstüne tuz biber eken durumlara da düşebiliyoruz işte... Hem de üstüne para vererek…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.