29 Kasım 2024
  • Lefkoşa15°C
  • Mağusa16°C
  • Girne16°C
  • Güzelyurt14°C
  • İskele16°C
  • İstanbul13°C
  • Ankara5°C

NATO TARİHİNDE İLK KEZ VİRÜSE KARŞI SAVAŞIYOR

Koronavirüs, dünyanın en güçlü askeri ittifakı NATO’yu da tehdit ediyor. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlar, salgının tıpkı savaşlar gibi büyük ölümlere yol açtığına, ittifakın tehdit algılamasını dönüştürdüğüne dikkat çekti.

NATO tarihinde ilk kez virüse karşı savaşıyor

11 Nisan 2020 Cumartesi 14:33

Dünyanın en güçlü ordularının oluşturduğu NATO, 70 yıllık tarihinde ilk kez bir virüse karşı savaşıyor.

İttifaka üye ülkelerin neredeyse tamamı, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez eş zamanlı olarak, bu çapta yıkıcı bir etki yaratan, tıpkı savaşlar gibi çok sayıda ölümlere ve ulusal güvenlik zaafiyetlerine yol açan bir tehditle mücadele ediyor.

NATO, bir yandan kendi bünyesinde aldığı önlemlerle misyonuna devam ederek caydırıcılığını muhafaza etmeye odaklanırken, diğer yandan salgınla mücadele çabası içerisindeki üyeler arasında dayanışma ve yardımlaşmayı güçlendirmeye çalışıyor.

NATO’nun gücü zayıflıyor mu?

2014-2017 yılları arasında ABD ordusunun Avrupa'daki kara kuvvetlerinin komutanlığını yapan emekli korgeneral Ben Hodges DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, "Salgının NATO'nun harbe hazır olma yetkinliğini etkilemekte olduğu tabii ki inkar edilemez ancak şu da bir gerçek ki salgın, potansiyel hasımlarımızı da etkiliyor" dedi.

Avrupa Politika Analiz Merkezi (CEPA) adlı düşünce kuruluşunun Stratejik Araştırmalar bölümünün başkanlığını yürüten Hodges, NATO'nun salgının etkilerine rağmen savunma ve güvenlik alanında kendisinden beklenen görevleri sürdürdüğüne vurgu yaparak, "İzleme, gözetleme, istihbarat toplama, radar, füze savunma sistemi, Karadeniz ve Baltık hava devriyesi ve donanma misyonları ile NATO asli görevlerini yerine getirmeye devam ediyor" şeklinde konuştu.

"NATO hazırlıksız yakalandı"

NATO uzmanı Doç. Dr. Aylin Ünver Noi ise, İttifak'ın en tehlikeli, en ölümcül salgınlardan biri olan Covid-19'a hazırlıksızlık yakalandığı görüşünde.

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan İstinye Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Noi, İttifak'ın salgınlar ve doğal afetlere karşı direncini, güçlükleri yenme ve çabuk toparlanma yetkinliğini güçlendirmesi gerektiğini vurguladı. NATO'nun sonuncusu 2010 yılının Kasım ayında kabul edilen "stratejik konseptinde" salgınların oluşturduğu tehditlere yer verilmediğine dikkat çeken Noi, şöyle devam etti:

"Gerçi 2014'deki zirvede kabul edilen deklerasyonda üye ülke liderleri iklim değişikliği ile beraber, doğal afetlerin şiddetini giderek artırdığını, insan sağlığına yönelik riskler bulunduğunu kayda geçirdiler ama strateji belgelerinde değişikliğe gidilerek bunların NATO'nun görev tanımına dahil edilmesini sağlayacak adım atılmadı."

Güvenlik alanında değişen koşullar ışığında, stratejik planlarını sürekli olarak yenileyen NATO'nun son dönemde tehdit algılamalarında öne çıkan başlıklar hibrid savaşlar, siber saldırılar ve enerji güvenliği oldu. Ancak COVID-19'da olduğu gibi bir salgının bu kadar büyük bir tehdite dönüşebileceği öngörülemedi.

"NATO daha etkin rol üstlenmeli"

Aylin Ünver Noi, NATO'nun hem kendi caydırıcılığını koruyabilmek hem de müttefiklere yardımları ulaştırabilmek için, insan güvenliğini öncüleyen konularda çok daha etkin rol üstlenmesi gerektiği görüşünde.

"İklim değişikliği ile beraber doğal afetlerin şiddetinin ve miktarının artması, 2000'li yıllar itibariyle var olan salgın hastalıklarının da gelinen noktada daha küresel boyuta ulaşması bu ihtiyacı gözler önüne seriyor" sözlerini kaydeden Noi, "Ayrıca NATO'nun kendi misyonunu yerine getirmesini de zorlaştırabileceği, caydırıcılığı üzerinde olumsuz etki yaratabileceği için de ittifak bu tehditleri göz önünde bulundurarak planlamalarına dahil etmeli" dedi.

Liderler cesaret ortaya koyabilecek mi?

NATO kapsamında önemli görevlerde bulunmuş olan ABD'li emekli general Hodges ise, geçmişte Amerikan ordusunda, bir salgına yol açabilecek biyolojik saldırı tehdidine karşı tatbikatlar yaptıklarını anlatırken, şöyle devam etti:

"Salgınlar yeni değil, hiç hazırlık yapılmayan, kimsenin düşünmediği konular da değil tabii ki. Harp oyunu ve simülasyonlarla bu tehditlere karşı hazırlıklar yapıldı. Ama önemli olan nokta şu: siyasi liderlerimiz bunlardan çıkartılan dersleri dikkate alıyor mu? Açık konuşalım: Liderler bu konuda bütçelere bakar ve kullanacaklarından emin olmadıkları bir şeye para harcamak istemeyebilirler. Şimdi hep birlikte, siyasi liderlerimizin bu salgından sonra, bir sonraki kriz için hazırlıklı olmak adına aşırı kapasite artırımı için onay vermeye cesaretleri olup olmayacağını göreceğiz."

"Almanya’dan ders çıkarmalıyız"

Hodges, salgınla mücadelede özellikle üye ülkelere ulusal planda büyük görevler düştüğüne dikkat çekerek, NATO'nun kurucu anlaşması olan Kuzey Atlantik Anlaşması'nın 3. maddesine işaret etti.

Her üye ülkenin direnme gücü ve yetkinliğini koruyup daha da geliştirmekle yükümlü olduğunu hatırlatan Hodges, "Bu bağlamda Almanya salgın ile mücadelede çok iyi, hepimize ders olacak bir performans sergiliyor" diye konuştu.

Tüm NATO üyelerinin kendi özgün koşullarını dikkate alarak Almanya'nın bu süreçteki kriz yönetimine bakarak, gereken dersleri çıkarabileceğini söyleyen Hodges, şunları dile getirdi:

"Bu salgın vesilesiyle her üye ülke çok ciddi hasar ve kayıplara yol açabilecek farklı olasılıklara karşı toplumunun ve altyapısının hazırlıklı olup olmadığına dönüp bakmak zorunda çünkü bu bir yükümlülük. Halkın hükümet ve kurumlarına güveni büyük önem taşıyor. Örneğin Almanya'da bilim insanların büyük bir güven duyulduğu ortada. Çünkü bu gibi olağanüstü durumlarda biliminsanları 'Şunu yapmamız gerekiyor' dediğinde onlara güven duyduğu için gerekeni yapıyor. İşte bunun sağlanması için her üye ülkeye ulusal düzeyde yükümlülük düşüyor."

Türkiye’ye övgü, dayanışmaya vurgu

Salgın NATO'nun faaliyetlerini, misyonunu yerine getirebilme yetkinliklerini de etkiliyor. ABD'den Avrupa'ya 20 bin Amerikan askerinin gelmesiyle yapılması planlanan, son 25 yılın en büyük tatbikatı olması beklenen "Avrupa Savunması 2020" tatbikatının birçok aşaması, salgın nedeniyle ertelendi. Öte yandan İtalya, İspanya gibi önemli müttefik ülkelerin yaşadıkları zorluklar, İttifak içinde dayanışmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Salgın nedeniyle NATO'nun Avrupa-Atlantik Afet Yardım Koordinasyon Merkezi devreye girerek bir müttefikten diğerine, hayati öneme sahip tıbbi yardımların ulaştırılmasında koordinasyonu sağladı. Türkiye ve Çekya, İtalya ve İspanya'ya yardım gönderdi.

"Sadece salgın değil, karşı karşıya olduğumuz pek çok zorluk nedeniyle birbirimize ihtiyacımız var" diyen ABD'li emekli general Hodges, Türk ordusunun İtalya'ya gönderdiği yardımın örnek göstererek, bu dayanışmanın çok değerli olduğunu vurguladı.

Hodges, bunun NATO'nun üyeleri arasında güvene dayalı güçlü bağ ve çok etkin işleyen bir ağ sayesinde yapılabildiğinin altını çizdi.

Rusya ve Çin’den gelen hamleler

Ancak NATO üyelerinin salgının başlarında İtalya ve İspanya'ya yardım için harekete geçmekte geç kalmaları, Rusya ve Çin'in daha önce davranarak yardım ulaştırmaları, Ben Hodges gibi pek çok NATO uzmanının da eleştirilerine yol açtı. "Batılı müttefikler hemen yardıma gitmiş olmalıydı" diyen Hodges, şu özeleştirisini dile getirdi:

"ABD bir tsunami ya da deprem olduğunda ilk yardıma giden ülke olarak bilinir. Bu sefer yapmadık. Çin ve Rusya boşluğu doldurmak istedi ve puan topladılar. Gönderdikleri yardımlar ya ilgisiz ya da standartlara uymuyordu. Ancak yine de basında geniş yer buldular. Bundan ders çıkarmak zorundayız."

"Değerler korunmalı, denge gözetilmeli"

NATO uzmanı Aylin Ünver Noi, ittifakın yeni sınamalarla karşı karşıya kaldığı yeni dönemde, sadece müttefiklerin toprakları ve vatandaşlarının korunmasından sorumlu olmadığını, aynı zamanda demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi siyasi değerlerin korunması yükümlülüğü altında da olduğunu hatırlattı.

"Dengenin sağlanması çok önemli" diyen Noi, değerlendirmesini şöyle tamamladı:

"Salgınlarla birlikte olağanüstü durumların ortaya çıkması, yiyecek güvenliği ve tedarik zincirlerinin devamının sağlanması büyük önem taşıyor. Olağanüstü durumlar, hak ve özgürlükleri kısıtlayan olağanüstü tedbirleri de gerekli kılabiliyor. Ancak bir tarafta güvenlik sağlanırken NATO'nun, ittifak üzerine inşa edildiği bu değerlerin korunmasının takibini de yapması gerekiyor. Değerler korunmalı, denge gözetilmeli."

Değer Akal

©️ Deutsche Welle Türkçe

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA