24 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa14°C
  • Girne16°C
  • Güzelyurt12°C
  • İskele14°C
  • İstanbul8°C
  • Ankara2°C

MÜLTECİLER, SIĞINMACILAR VE KAÇKINLAR…

Kıvanç BUHARA

27 Kasım 2014 Perşembe 15:35

Azeriler mülteciye “ kaçkın” der. İnsanlar kaçıyorsa, arkalarından onları kovalayanlar var demektir. Siz de kabul edin ki; Kaçmak zoruna kalanlar direnemeyen, canından korkan güçsüzlerdir. Silahlı zorbalara, işgal ordularına kimler direnemez? Çocuklar, kadınlar, yaşlılar hem direnemez, hem de kaçamazlar. Kovalayan caniler, kaçan tavşanı yakalayan köpekten beterdir. Yakaladığını parçalar, ırzına geçer, diri diri gömer, kafasını keser. Elinde bıçak, kameralara poz veren korkağın yüzü kapalıdır. Yüzünü kapatır çünkü… … Ola ki bir gün, kendi kafasını da aynı yöntemle keserler diye korkmaktadır. İşte; Ölüm korkusuyla yollar düşen sığınmacılar, kaçkınlar yani, daha güvenli yerlere ulaşmak için; açlıktan ölmeyi, denizlerde boğulmayı göze alırlar. Şanslı olanlar, hayatta kalmayı başarabilenler sığındıkları yerlerde artık “ mültecidirler”. Çoğu zaman nereye, hangi ülkeyesığındıklarını bile bilmezler. Geçen günlerde, ülkemizin Tatlısu kıyılarına, karaya oturmuş bir gemi içinde terkedilen savaş kaçkınlarını geldikleri yere iade etmekle; Bizi; yani KKTC’yi tanımayan ülkelerde daha da tanınmaz hale geldik. Zaten ak olmayan yüzümüz daha da karardı. Madem ki; dünya bizi tanımasa da, istenmesek de, bir devlet, bir cumhuriyet olduğumuzu iddia ediyoruz… … O halde, yapılacak iş, Birleşmiş Milletler yasaları ne emrediyorsa, insan hakları neleri öngörüyorsa onları hayata geçirmekti. 300 sığınmacıyı barındırmak bu kadar mı zordu? Onları geri göndermekle, toplum olarak ne büyük bir ayıp çukuruna düştüğümüzün farkında mıyız? “ Devletiz, bağımsız cumhuriyetiz” diye günün yirmi dört saatinde çığırtkanlık yapanlar nereye kayboldular? Kısa süreli de olsa, her şeyi düzenleyen, bir günlüğüne olsa da, sığınmacıların her türlü gereksinimlerini karşılayan Sivil Savunmamız da olmasa… Diyeceksiniz ki; Sivil Savunma zaten hükümete bağlı değil mi? Kimin nereye, nasıl bağımlı ve bağlı olduğunu daha sonra tartışmak üzere… Yakın tarihimizde; Kendi yurdunda kaçkın, göçkün duruma düşürülen Kıbrıslı Türkler; Çadırlarda yaşamanın, Stadyumlarda esir tutulmanın, Yollardan alınıp götürülmenin ve göç yollarına düşürülmenin romanını yazdılar. Suriyeli savaş mağdurlarının hikayelerini sabırla, içtenlikle, anlayışla dinlemeye hazırdık. İstenseydi; Her birimiz günde bir ekmek parası bağışlayarak; 300 Suriyeliye, 300 yıl bakabilirdik. O kadersiz insanların önünde başımı eğdim… İnsanlık adına utanç duyuyorum! Ya siz!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.