MONT PELERİN VE BİLİNMEYENLER
Oshan SABIRLI
26 Kasım 2016 Cumartesi 10:45
Kıbrıs müzakere sürecinde Kasım ayı gerçekten çok yoğun bir şekilde geride kaldı. Adaya sürdürülebilir bir barışın gelebilmesi için yapılan çalışmalar Mont Pelerin zirvesinde bir anlamda başarısızlıkla sonuçlandı.
Şimdi kafalarda çok net bir soru işareti var.
“Peki bundan sonra ne olacak?”
Her yeni günde yeni gelişmeler yaşanıyor bu coğrafyada. Kıbrıs Sorununun çözümü yönünde aktör sayısı giderek artıyor. Üstelik garantörlerin sesi, tavrı ve sürece dokunuşu daha sert veya daha etkin olarak göze çarpıyor.
Ülkede vatandaşlar umursamaz davranmaya çalışıyor. Topluma baktığımız Mont Pelerin öncesinde birçok kişi beklentisiz gözüküyordu. Oysa 2’nci tur sonrasında morallerin ne kadar bozulduğunu çok net görüyoruz.
Kıbrıs müzakere sürecinde bir beklentisinin olmadığını savunanlar farklı ve bir o kadar sert tepkiler verebiliyor.
Son dönemlerde moda şeklini alan “Temkinli İyimserlik” tanımlamasında ne temkin var, ne de iyimserlik.
Tıpkı daha önce Kıbrıslı Türk ve Kıbrıs Rum heyetlerin New York'a gitmesi ve orada Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile görüşmesinde olduğu gibi.
***
Çok uzun zamandan sonra, Kıbrıs Müzakere Sürecinde ciddi bir tıkanıklığın yaşandığını görebiliyoruz.
Gelip geçici olacak mı endişesi de yaşanıyor. Şimdi masa adeta kilitlenmiş durumda.
Ne Anastasiades’in Türkiye’ye davet edilen Mustafa Akıncı’ya yönelik olarak “ben küstüm, oynamam” demesine, ne de Barbaros Hayrettin Paşa’nın Akdeniz’de meydan okumalarında olduğu gibi değil süreç.
Ne Kıbrıs Türk ne de Kıbrıs Rum liderlikleri bir sonraki adımın ne olabileceğini biliyor şimdi.
***
İki zirveyi de yakından takip eden bir gazeteci olarak, Mont Pelerin’de gerçekleşirken süreci, birçok farklı haberi eş zamanlı takip ederken, teyit etme uğraşı zorladı. Orada gazeteciler olarak zor günler yaşadık. Kıbrıs'ın kuzeyinden, güneyinden, Yunanistan'dan hatta Türkiye'den haber ve açıklamalar bizimle buluştu. Tüm bunlara ilave müzakere sürecinde ne olacağını merak eden siyasetçiler, iş insanları ve hatta vatandaşlar bize ulaştı.
Ülke bizimle irtibat halinde oldu.
Açıkçası en zor olan konu müzakere masasında neler olup bittiğini, manipülasyonlara fırsat vermeden, aktarabilmek oldu.
Haberlerimizi hep güvenilir kaynaklara dayandırma ya çalıştık.
Zaman içerisinde birçok “Off the record” yani kayıt dışı haber elimize ulaştı.
Tüm bunlara ilave, farklı kaynaklarla haberlerini teyit etme uğraşı bizi oldukça yoğurdu.
Mont Pelerin’de aynı konu farklı yorumlarla bizimle buluşunca, yani Kıbrıs Rum basınının birçok spekülatif haberinin, “ne kadarı Spekülatif”, “ne kadarı gerçek” diye kafayı yedik desem yeridir.
***
Mont Pelerin zirvesinde ilk olarak 5, sonrasında ise iki gün boyunca yine haberi sizlere aktarmaya çalıştık.
Özeleştiri yapmam gerekirse ilk beş günde ikinci turda yorulduğum kadar yorulmamıştım.
Zaman zaman bizim kaldığımız Modern Times Otel’e yerleşen Kıbrıs Rum müzakere heyetinin adeta bizim için bir veli nimet olduğunu da düşündüm. Gerçekleştirdiğimiz sohbetlerde bilgileri güvenilir kaynaklara dayandırmak İşte bu anlamda çok önemliydi. Ancak o sohbetlerimizde bile tribüne oynamaları da hissettik birçok kez.
Kıbrıs Türk tarafının kararlılığı ve tutarlılığını en yakından gözlemledim.
Kıbrıs Rum müzakere heyetinin zamana oynadığı, net olamadığı yine Kıbrıslı Rum heyet üyeleri ile yaptığım sohbetlerde de açıkçası net şekilde ortadaydı.
Son akşam, Kıbrıslı Rum müzakere heyeti üyeleri ile yaptığım sohbetlerde “ne zaman gidiyorsunuz?” sorusuna yanıt bulamam, sürecin nerede olduğunu da ortaya koyuyordu bir anlamda.
Kıbrıs Türk liderleri Kıbrıs'ta dönüş saatini net şekilde ortaya koymuştu.
Mont Pelerin de, ilk tur müzakerelerin çok az daha uzatılması durumunda, 6 başlığın 5 tanesinin bitebileceği şahsen Eide tarafından da dile getirildi. Fakat ortaya çıkan tabloda ikinci tur müzakerelerde, yani uzatmalar oynanırken, Kıbrıs Rum liderliğinin süresi daha da uzatmak istediği Yunanistan’ın müzakerelere koyduğu dinamit ile yani ilk günün boşa geçmesi nedeni ile net şekilde ortada duruyordu.
***
Rum müzakere heyetleri ile sohbetler gerçekleştirdiğimizde, açıkçası “Evetçi” veya “çözümcü” diye nitelendirebileceğimiz, yani Çözümü daha net şekilde savunan birçok ismim o an bizimle aynı otelde olduğu ve “hayır cephesinden olanların ise Anastasiades ile birlikte masada kaldığı da endişeli sohbetlerde dile getirilmişti.
***
Şu sıralar.
Herkes Mont Pelerin’in perde arkasını yazmaya çalışıyor.
İsviçre’de bulunmayan gazeteciler, Mont Pelerin’in perde arkasının yazarken belki de Kıbrıs'taki sürecin perde arkasını, Yunanistan veya Türkiye’nin perde gerisini, dedikoduları, oradan gelen haberlerin yorumlarını yazabilirler. Ancak perdeye yakın olmadan yazılan perde gerileri öngörü, duyum, dedikodunun ötesine gidemez kanısındayım. Orada ve burada haber ortamını kirleten veya manipülasyonlara neden olan haberlerin neredeyse tümünün Kıbrıs kaynaklı olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
Oradan geçilen haberlerde Kıbrıslı Türk meslektaşlarımın çok iyi işler çıkardığına tanık oldum.
Cumhurbaşkanlığı ilk kez müzakere süreçlerinde, bu süreci takip eden gazetecilere İsviçre'ye ulaşımların sağlanması yönünde oldu.
Orada sürecin yakından takip edilmesi, Kıbrıs'a hem hızlı hem de sağlıklı bilgi ulaşmasını da büyük oranda sağlamış oldu.
Her ne kadar zaman zaman haber bültenlerine yetişemese veya gazetelerin baskılarına giremese de bu gelişmeler, ilk kez Kıbrıs Türk halkına doğru bilginin daha geniş bir perspektiften sunulması için ciddi bir olanak sağladı.
Mont pelerin zirvesinde internetin başarısını da yeniden vurgulamak gerek. Internet sayesinde hızlı haberler ve son dakika gelişmeler izleyicilere, dinleyicilere, okuyuculara en net şekilde ulaştı.
***
Bu kez işler değişmeye başladı. Artık siyasetçiler yerine gazeteciler süreci inceliyor, analiz ediyor ve yorumluyor. Çarşamba gününden bu yana 3 farklı televizyon programında değerlendirmelerim oldu. İlk turda da en az 4 farklı televizyonda süreci değerlendirdim. Mont Pelerin zirvesini takip eden diğer gazeteciler de süreci derinlemesine farklı medya kanallarından vatandaşlara aktardı.
Bu da halkın içinden, siyasi etiketi olmayan kişilerin akıl karışıklıklarına fırsat vermeden yaptıklarının önemine vurgu yapıyor.
***
Yeniden başa döndüğümüzde “Şimdi ne olacak?” sorusu kafaları kurcalıyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ziyareti, Kıbrıs'ta gerçekleştirdiği temaslar, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile gerçekleştirdiği görüşme ve hatta tüm siyasi partilerle gerçekleşen yakın temas sonrasında verilen mesajlar önemeli. Tek ses ve tek nefes olmak daha emin adımlar ile ilerlememizi sağlayacak.
Konu hala sıcakken, yani araya mesafeler, zaman ve kırgınlıklar tam olarak girmemişken, 2016 yılında çözümün hala mümkün olabileceği inancım sürüyor.
YÜZELER GÜLERKEN
BM Kıbrıs İyi Niyet Misyon Sözcüsü Aleem Siddique, 2. Mont Pelerin Zirvesi’nde güneşin tadını çıkarmaya çalışırken, basın mensupları ile de yakın temastan geri durmadı.
ROMATİZM Mİ DERSİNİZ?
Biz “Kasımda Aşk Başkadır” manşeti için uygun haberi beklerken müzakere masası kilitlendi. Resimde gördüğünüz bu masa liderlerin kıran kırana görüşme yaptığı Mont Pelerin’de La Mirador otelin o meşhur toplantı odası. Arkada Fransa’ya ait dağlar gözüküyor. Dağların doruklarında karlar ve muhteşem bir göl manzarası var. Ne acıdır ki bu manzara yumuşatamadı liderleri.
İSVİÇRE’DEN KAÇARKEN
Resimde Mont Pelerin Zirvesi’nde Kıbrıs’ın kuzeyinden süreci takip eden bazı meslektaşlarımızı görüyorsunuz. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide’yi yakalamışken herkesin aklında ayni sorular vardı “şimdi ne olacak?”… Eide her zamanki sakin ve anlaşılmaz şekilde enerjik duruşu ile diplomatik cevaplar verdi ve 2016 yılında çözüm mümkündür dedi.
CEP TELEFONUNDAN AKINCIYI SEYRETMEK
İlk tur müzakereleri başından sonuna kadar seyreden ve İsviçre’nin soğuklarında tam 5 buçuk gün geçiren gazeteciler kafalarındaki yüzlerce soru ile adaya döndü. Ancak en acı verici an ise baştan sona kadar takip ettikleri haberin son basmağı olan Cumhurbaşkanı’nın Ercan’daki açıklamasını İstanbul’dan cep telefonlarından izleyebilmek oldu… İşin daha da acı verici yanı ise Ercan’da hiçbir gazetecinin Akıncı’ya tek bir soru yöneltmemesi oldu.
YORUMSUZ
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.