24 Kasım 2024
  • Lefkoşa12°C
  • Mağusa12°C
  • Girne14°C
  • Güzelyurt11°C
  • İskele12°C
  • İstanbul6°C
  • Ankara0°C

MONT PELERİN SONRASI (2)

Arif Alasya

25 Kasım 2016 Cuma 09:48

Muğlâk söylemlerle hatta literatürümüze yeni bir kelime ‘’Maksimalist’’kelimesinin girdiği bir sonuç ile görüşmeler noktalandı.

Görüşme sürecinde görüşmelerin her aşamasında gülücükler içerisinde toplumlarına umut pompalayan liderler neden bu kadar pers yüzlerle mikrofon önüne geçip karamsar bir tablo sergileyerek görüşmelere nokta koydular. İşte benim bu yüzlere neden olan gelişmeler için tespitlerim var.

Hayret ettiğim şey daha Akıncı adaya dönüp Partilere ve sivil toplum örgütlerine bilgi vermeden alel acele sırf partisel çıkar sağlamak adına içi boş sadece sözde ideolojik yaklaşımlarla, sanki masayı bertaraf eden Akıncı imiş gibi suçlamalar içeren paylaşımların yapılması olmuştur.

Unutulmamalıdır ki görüşme masası ilk kez dağılmıyor. Denktaş ve Eroğlu’nun masada olduğu dönemde görüşmelerin kesilmesi normaldi çünkü felsefe olarak hiçbir zaman çözümden yana olmamıştır.

Annan planı döneminde Türkiye’nin AB ‘den tarih alabilmesi için plana evet diyecek Parti ve Cumhurbaşkanının seçilmesine yeşil ışık yakmıştır.

Nitekim plana evet dedikten ve AB görüşmeleri için tarih alındıktan sonra Uluslar arası hukuk içine girmiş KKTC’nin orda kalmasına müsaade edilmemiş ve 2009’da emek sarf etmeden UBP yeniden iktidara getirilmiştir. CTP’nin bütün talimatlara uygun davranması bile onu hükümet ve Cumhurbaşkanlığında tutamamıştır.

Malum olduğu üzere aradan uzunca bir süre geçtikten sonra 11 Şubat belgesi olarak tarafların önüne imza için sürülen bir belge ile görüşmelerin yeniden başlaması istenmiştir.

Eroğlu bu belgeyi imzalamamak için her şeyi yapmıştır. Ancak Ahmet Davutoğlu Kıbrısa gelerek hem bu belgenin imzalanması sağlanmış ve ayni gün Görüşmeci Osman Ertuğ görevden alınarak yerine bu gün akıl hocalığına soyunan Kudret Özersay atanmıştır.

Hemen arkasından gelen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 11 şubat belgesine sadık kalarak görüşmeler başlayacağını vizyon olarak ortaya koyan Akıncı seçilerek Cumhurbaşkanı olmuş. Aday olup ciddi bir oy alan Özersay’a da sağın alternatifi bir parti kurdurulmuştur.

Akıncı ve Annan planı döneminde evet diyen siyasi partinin başkanı Anastasiyadis 11 Şubat belgesini görüşecek en iyi ikili olarak süratle görüşmeye başlamışlar ve bu süreç her iki topluma da barış umudu pompalamıştır.

En önemli söylemleri ‘’Her iki toplumun hassasiyetlerine saygılı olarak bir değil iki tarafın da evet diyeceği bir planı’’ortaya çıkarmaya çalışacağız.

11 Şubat belgesindeki altı maddenin dördünde ciddi ilerlemeler olmuş ve bu maddelerde kalan pürüzleri halletmek ve bir sonraki aşamaya geçilecek takvim için BM’ye gidildiğinden itibaren işler değişmeye başlamıştır.

BM’de alınan bir haftalık Kıbrıs müzakere sürecinden başlamak üzere Mont Pelerin birinci buluşma ve Mont Pelerin ikinci buluşma genelde iki lider arasında değil iki anavatan arasında kör döğüşü halinde geçmiştir.

Masada kalan iki maddenin muhatabı direk onlardır. Toprak ve garantiler konusunda son söz onlarındır ve gerek Türkiye gerekse Yunanistan kendi çıkarları doğrultusunda karar vereceklerdir.

Bir şey verirken bir şey almanın peşindedirler. Masadaki iki lider ancak onların evet dediklerine evet diyecek noktadadırlar.

Noktayı koydurtan Ankara ve Atina’dır. Çünkü iki ülke de Kıbrıs’taki konumlarından memnundurlar. Tabi buna br de Kıbrıs Cumhuriyetini dahil edebilirsiniz. Bir adanın Kuzeyini alt yönetimi olarak elinde tutmakta. Diğerleri ise AB içinde Enosisi gerçekleştirmiş iki tanınmış ülke

Kıbrıs türkü mü dokuma tezgahındaki avare makara.. 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.