MERHABA
Derviş DOĞAN
14 Eylül 2015 Pazartesi 16:32
Detay'lı bir güne merhaba. Gördüğünüz üzere artık ben de artık buradayım. Siz değerli okurlarla bundan böyle bu köşede buluşmaya, düşüncelerimi paylaşmaya devam edeceğim. Ve tabi sizlerden gelecek düşünceleri de aynı hassasiyet ile dağarcığıma koyarak. Malum gündemi yoğun olan günlerden geçiyoruz. Sürekli değişen koşullar, içte ve dışta yaşanan gelişmeler. Bu gelişmeler sebebi ile günlük yaşantılarımıza yansıyan olumsuzluklar vs. Ha hiç mi olumlu yansıyan bir şeyler yok hayatlarımıza. Elbette vardır. Belki biraz karamsar bir ifade ile içinde bulunduğumuz durumu anlatmaya çalıştım. Lakin eğer varsa bile yapılan güzel şeyler, onlar da bunca olumsuz gelişmenin arasında pek hissedilemiyor. Ekonomiden tutun da, eğitimin açmazlarına, sağlığın sorunlarına varıncaya kadar negatif bir seyir var ülkede. Devlet otoritesini hissettirecek denetleme mekanizmaları ya kurulamıyor. Ya da işlevsiz bırakılıyor. Yapısal hiçbir iyileştirmeye gidilememesi, ya da bu yönde iradeyi temsil eden siyasi yelpazenin gereken inisiyatifi üzerine alamaması çok tabidir ki bu akıbetin belirleyicisi olmaktadır. Bir de Kıbrıs sorunumuz var. Müzakere masasında pozitif bir enerjinin hakim olduğu anlaşılıyor. Elbette bu son derece olumlu. Lakin müzakerelerin seyri ile ilgili olarak da kamuoyuna yansıyan bilgi kirliliği var. Ve bu bilgi kirliliğini birileri fırsat bilerek malzeme haline getirip soğuk savaş yöntemlerine dönüştürüyor. Özellikle Kıbrıs'ın Kuzey'de insanların kafası oldukça karışık. Mülkiyet başlığı adı altında takas, tazminat ve iade koşulları konusunda muallakta bırakılan bir takım hususlar var. Bunları insanların anlayabileceği bir dile indirgeyip izahı yapılmalı. Müzakerelerin olumlu sonuçlanması büyük bir çoğunluğumuzun temennisidir elbette. Lakin ülkenin yapısal bozukluklarını da yok sayıp, görmezden gelerek Kıbrıs sorununa getirip bağlamak gerçekçi değildir. Dış gündemden de kopmuyoruz tabi. Bizleri de yakından ilgilendiren, uluslararası camianın da merakla izlediği. Kuzey Kıbrıs'ın siyasi olarak tek diyalogda olduğu yardım aldığı ülke Türkiye'nin durumu.. Siyasi belirsizliğin toplumsal yaşama her alanda olumsuz yansıdığı kaotik bir durum yaşanıyor şu an Türkiye'de. Siyaset uzlaşı yerine sert ifadelerle çatışmayı körükleyen bir pozisyon almış durumda. İnsanlar ölüyor, aileler parçalanıyor, acılar katlanarak büyüyor. Üzülerek ah, vah çekerek izliyoruz gelişmeleri. Yüreklerimiz yanıyor... Umarım çok geç kalınmadan siyaset akıl yolunu bulur ve Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap veren, dertlerine derman olan politikalara dönülür. Yüreklerimizi dağlayan bir başka gündem de mültecilerin durumu elbet. Hemen yanı başımızda yaşanan insanlık ayıbı. Dünyanın gözleri önünde cereyan eden insanlık suçları. Binlerce insan her gün zor koşullarda çaresizce ülkelerinde yaşanan savaşlardan kaçıyor. Sağ salim bir kıyıya çıkmayı başaranlar şanslı sayılıyor. Yüzlercesinin, binlercesinin cansız bedenleri vuruyor her gün Akdeniz sahillerine. İnsan kalpazanları sektör oluşturmuş bu kıyılarda. Acılar üzerine kazanç sağlıyorlar bu insanların hayatları üzerine. Onlar lüks yatları ile koylarda demir atarken. Çocukların cansız bedenleri vuruyor sahillere. Ve maalesef böyle bir durumda dahi ırkçılık hortluyor milletlerde. İnsanlık ölüyor. Vicdanlar çöpe bırakılıyor. Ve evet değerli okurlar yukarıda da belirttiğim gibi, bundan böyle günlük yazılarımla bu köşeden gündeme dair düşüncelerimi karınca kararınca sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.