25 Nisan 2024
  • Lefkoşa28°C
  • Mağusa26°C
  • Girne23°C
  • Güzelyurt30°C
  • İskele26°C
  • İstanbul20°C
  • Ankara22°C

MECLİS'TE ÖZDENEFE İLE ARIKLI ARASINDA BARIŞ MANÇO POLEMİĞİ...

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Bütçesi ele alınmaya devam ediyor.

Meclis'te Özdenefe ile  Arıklı arasında Barış Manço polemiği...

12 Aralık 2019 Perşembe 18:37

CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe de, 40 yılda ülkedeki okullardaki tek değişikliğin tahtaların siyahtan beyaza değiştirilmesi olduğunu söyledi.

Eğitim Bakanlığı bütçesinin ülkedeki en büyük paya sahip olduğunu ve bunun akılcı ve verimli kullanılmasının önemli olduğunu ifade ederek, kalemlere bakıldığında böyle bir vizyon göremediğini belirtti.

Özdenefe, eğitimde yaşanan sorunlara değinerek, 2020 yılının da aynı şekilde devam edecek gibi göründüğünü söyleyerek, öğrencilerin 12 yılda “yabancı dil öğrenememesini, müzik aleti çalamamasını, kitap okuma alışkanlığı edinememesini” eleştirdi.

Özdenefe, Girne’de 4 üniversite 1 ana okul olduğuna dikkati çekerek bu konuda yapılması planlanan projeler hakkında bilgi istedi.

Eğitim sistemiyle ilgili eleştirilerde bulunan Özdenefe, ülkede gelir düzeyine bakılmaksızın ailelerin çocuklarını özel okula yollamak için özveride bulunduğunu çünkü en azından mesai saatinde  çocukların nerede olacağını bilmeyi tercih ettiklerini söyledi.

Aynı ülkede farklı okulların farklı tarihlerde tatile girmesini de eleştirerek bunun ailelerin yanında çocuklarda da karmaşaya neden olduğunu ifade eden Özdenefe, özel okulların yanında devlet okullarının da gerektiği şekilde denetlenmediğini savundu.

Başta Girne’de olmak üzere ana dili Türkçe olmayan çocuğun  Türkçe eğitim gördüğünü ve bu konuda uzun vadeli planları soran Özdenefe, özel eğitim ve müfredatla ilgili de çeşitli sorular sordu.

Özdenefe, “Refika Öğretmen” isimli kitabın Bakanlık izniyle okullara girmesini de eleştirerek, “Ben pedagog değilim ama böyle bir kitaba kim nasıl izin vermiş anlayamadım” dedi.

Çocukların eşitlik çerçevesinde çağdaş eğitim görmesinin önemine işaret eden Özdenefe, masalları eleştirerek, “Biz saçını uzatıp kurtarılmayı bekleyen değil saçlarını toplayıp astronot olacak kadınlar yetiştirmek istiyoruz” dedi.

“ÇOCUKLARIMIZA HİÇBİR KURBAĞANIN ÖPÜCÜKLE ASLA PRENSE DÖNÜŞMEYECEĞİNİ ÖĞRETMELİYİZ”

Arıklı’nın Barış Manço’nun duysa kemikleri sızlayacaktı demesi üzerine is Özdenefe, “Şimdi olsa o da bu jargonu kullanmazdı biz artık çocuklarımıza hiçbir kurbağanın öpücükle asla prense dönüşmeyeceğini öğretmeliyiz” dedi.

Okullarda asla cinsellik eğitimi verilmediğini ve bunun tabu olarak kabul edilmesiyle birlikte sorunların ortadan kalkmadığını ifade eden Özdenefe, cinsiyet odak noktalarıyla ilgili çalışma yapılmasını talep etti.

Özdenefe, öğretmenlerin hizmet içi eğitim faaliyetlerinin de bilinçsiz ve yetersiz olduğunu söyleyerek, üniversiteleri para kaynağı olarak görmeyen bir sisteme ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Özdenefe, LAÜ’nün bütçesinin Dışişleri Bakanlığı altında olmasını da doğru bulmadığını belirtti.

Mevzuata aykırı uygulamalara da değinip örnekler veren Özdenefe, özel okullarda okul aile birliği oluşturulmasının da devlet okullarında olduğu gibi yasal zorunluluk olduğunu hatırlattı.

USAR

CTP Milletvekili Sıla Usar ise, yüksek öğrenimin ülkenin lokomotiflerinden kabul edildiğini ancak icraata gelince turizmin de yüksek öğrenimin de “akarına” bırakıldığını kaydetti.

Üniversitelerin ekonomiye katkısının yadsınamayacağını ancak, kurumların içine düşme riski taşıdığı sıkıntılar bulunduğunu ifade eden Usar, sürdürülebilir ve kaliteli olmaları içi tüm paydaşların dahil olduğu adımlar atılması gerektiğini kaydetti.

Usar, üniversitelerin sayısının plansız artmış olmasının  en önemli sorun olduğunu, 100 binin üzerinde öğrenci 2 bin civarında öğretim görevlisi bulunduğunu, bunun da farklı sorunlar yarattığını hatırlatarak örnek verdi.

Kalitenin arttırılması için üniversitelerde yapılması gerekenlere işaret eden Usar, kaliteli eğitim için kaliteli öğrencilere de ihtiyaç olduğunu, ülkeye gelen her öğrencinin gailesinin eğitim olmamasının da farklı sorunlar yarattığını söyledi.

Usar, merkezi bir üniversite sınavı için de bir an önce girişim yapılmasını talep ederek, çekim merkezi haline gelmek için yapılabileceklere örnekler verdi.

Yaşam boyu eğitimin ülkeye gelmesi gerektiğine işaret eden Usar, İngilizce dili eğitimin önemine işaret etti, ülkenin geleceği ve turizm açısından bu dilin kullanımının yaygınlaştırılması gerektiğine değindi.

ÖZYİĞİT

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit bütçeyle ilgili söz alarak, bütçeye bakıldığında rakamın yüksek göründüğünü ancak realitenin farklı olduğunu söyledi.

Genel bütçenin önemli bölümünü tutan bu bütçenin yüzde 80’lere varan kısmının maaş ücret ödenekler kalemine gittiğini söyleyen Özyiğit bunun oldukça sıkıntılı bir durum olduğunu ifade etti.  

Kendi dönemlerinde yerel kaynaklı kalemler hazırlayarak bir olumsuzluğa mahal vermemeyi hedeflediklerini söyleyen Özyiğit şu anki bütçede durum böyle olmadığı için TC kaynaklı kalemlerde, Türkiye’den bu kaynak gelmezse sorun yaşanacağını dile getirdi.

Şimdiki hükümetin kendi hükümetleri döneminde “biz gelince para oluk oluk akacak” dediğini ancak durumun şu anda böyle olmadığını söyleyen Özyiğit, bu durumda Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinde TC kaynaklı kalemlerde durumun ne olacağının belirsiz olduğunu anlattı.

2020’nin eğitim için zorlu geçeceğini ifade eden Özyiğit, öte yandan kendilerinin başlattığı Vizyon 2030 çalışmasını devam ettirdikleri için Bakan Çavuşoğlu’na teşekkür etti.

Özyiğit 4 ve 5 yaşta yüzde yüz okullaşma oranına ulaşmak ve bölgedeki okullarda birleştirme yapılarak müstakil okullaşmaya gidilmesi gerektiğini söyledi.  

Eğitimde yönlendirmenin ve bu bağlamda PDR uzmanlarının önemine işaret eden Özyiğit, öğrencinin ilgi ve yeteneğini araştırmak ve ortaya koymak gerektiğini anlattı.

Sınıf geçme sistemi, nakil sistemi gibi konuların yeniden ele alınması gerektiğini belirten Özyiğit çocukların ilgi ve yeteneklerine göre çıraklık okullarına yönlendirilmesiyle ülkedeki ara eleman sorununun da çözülebileceğini anlattı.

Kültürün toplumun aynası olduğunu söyleyen Özyiğit sanatın ve sanatçının desteklenmesinin olmazsa olmaz olduğunu kaydetti.

Kendi bakanlığı döneminde başında İsmail Bozkurt olan bir kültür komitesi olduğunu söyleyen Özyiğit görev süreci içerisinde hiç kim başvurdu kime ne destek verildi konularına karışmadığını anlattı.

Devlet Tiyatroları’nın kanayan bir yara olduğunu kaydeden Özyiğit, bu konuda çalışmalar yapmak isteseler de döviz krizi nedeniyle adım atamadıklarını söyledi.

Özyiğit Devlet Tiyatroları’nda bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu kaydetti.

MEB altında bir devlet senfoni orkestrası bölümü olduğunu buradan iki kişiye maaş verildiğini ancak bir faaliyeti olmadığını dile getiren Özyiğit öte yandan zaten faal şekilde çalışan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası bulunduğunu söyledi.

Ancak ülkede devlet opera ve balesi eksikliği olduğunu anlatan Özyiğit kendi dönemlerinde bu konudaki çalışmaların sürdüğünü, ilgili çalışmalar tamamlandığında devlet senfoni orkestrası birimini buraya entegre etmeyi planladıklarını kaydetti, bu çalışmaların hangi noktada olduğunu sordu.

Ülkede nüfusla birlikte öğrenci sayısının da hızla arttığını kaydeden Özyiğit süratle okul yapımına ihtiyaç olduğunu belirtti.

Okul tamir ve bakımlarının İnşaat Planlama Dairesi insafına bırakılacak gibi olmadığını dile getiren Özyiğit Bakanlıkta ilgili bir birim oluşturulması gerektiğini dile getirdi.

Bazı okul binalarındaki eksikliklere değinen Özyiğit, bu sorunların üstesinden gelinmesi gerektiğini de belirtti.

Kendi bakanlığı döneminde müfredattaki eksikliklerin tamamlanması için attıkları adımlara değinen Özyiğit, bu konunda başlattıkları çalışmaların sürdürülmesi temennisini dile getirdi.

Özyiğit, kolejlerle ilgili yaptıkları ve yapamadıkları çalışmaları anlatarak, üniversite süreciyle ilgili de attıkları adımları anlatarak bu konunun ucunun bırakılmaması gerektiğini belirtti.

Ana dili Türkçe olmayan öğrencilerle ilgili de yapılması gerekenlere örnekler veren Özyiğit, ilahiyat fakültesiyle ilgili de “Ben bakan olarak gittiğimde kendimi yabancı hissettim bizim ülkemize uygun değil” dedi.

İlahiyat Koleji’nin bir şekilde açılmış olduğunu ve diğer okullardan çok daha donanımlı olduğunu kaydeden Özyiğit, kendisinin zamanında 6 öğretmenin de “Cemal’ın arkadaşıdırlar” denilerek işten durdurulduğunu söyledi.

Çanakkale kamplarıyla ilgili yaşananları da anlatan Özyiğit, taşımacılıkla ilgili kendi dönemlerinde  yaptıklarını özetledi.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA