MARİA’NIN GÖZYAŞLARI
Oshan SABIRLI
12 Nisan 2014 Cumartesi 14:22
Sınır kapılarının karşılıklı geçişlere açıldığı gündü. Hiç unutamam Mağusa’da bir kafede oturuyordum. Bir dönem Amerika’da oda arkadaşım olan Deniz veya Murat’tı telefonun ucundaki. Sınırların karşılıklı geçişlere açıldığını müjdeledi o ses. Telefonun ucundaki dostum “Yorgo ve Maria yarın kuzeye geçecek. Ledra Palace sınır kapısından kendilerini almamızı istediler” dedi. Bu inanılmaz bir haberdi. Aslında bu haber Kıbrıs’ta birleşmenin çok uzak olmadığını müjdeler gibiydi. 24 Nisan günü, yani referandumun tam bir yıl öncesinde, saatlerce, insan seli içerisinde Yorgo ve Maria’yı beklediğimizi hatırlıyorum. Binlerce insan sınır kapılarına yığılmıştı. Yüzlerde şaşkınlık, “nereye gidiyoruz? Ne olacak şimdi?” bakışları anlatılamazdı. Küçücük arabam ile Maria ve Yorgo'yu alıp, en çok öğündüğümüz caddeden yani Dereboyu’ndan geçerken böbürleniyordum “burası bizim Lefkoşa’da bulunan eğlence mekânlarımız ve mağazalarımızın yoğun şekilde bulunduğu bölgedir” diye. Bu iki dostumun şaşkın bakışlarında hızlı bir Lefkoşa turu yaptık. Yorgo ve Maria bilinmeze doğru hareket etmişlerdi. Aslında tek güvenceleri inandıkları, güvendikleri ve daha önceden bildikleri birkaç Kıbrıslı Türk’ten başkası değildi. Üstelik kelime aralarında aile baskıları ile mücadele edip, Kıbrıs’ın kuzeyine geçtiklerini de itiraf ediyorlardı. Nereye gittikleri, ne yapacakları konusunda kafaları karışıktı ama bize inanıyorlardı. Girne Limanı’nı görmek istediklerini biliyorduk. Aracımızı Girne Belediyesi’nin araç park yerine park ettikten sonra, Limanın üst kısmında bulunan tarihi ve eski evlerin yanından geçip, çok dar bir sokaktan Liman’a çıktığımızı hatırlıyorum. O anda Maria hüngür hüngür ağlıyordu. Şu an bile kurduğu cümleler kulaklarımda. “I don't believe it, I don't believe it… It's like legent”. Maria; “İnanamıyorum, aman tanrım inanılmaz, bu adeta bir efsane. Bu manzarayı posta kartlarında görmüştüm” diye göz yaşları içinde mırıldanıyordu. Üstelik “kandırıldık” diye eklemesi de bana inanılmaz bir haz vermişti. Kıbrıslı Rumlar, 1974 sonrasında adanın kuzeyine, tek bir çivi çakılmadığını, bizim çok küçük bir azınlık grup kaldığımızı ve kerpiç evlerde oturduğumuzu falan zannediyorlardı. Üstelik savaş filmlerinde, askerlerin üniformalarla etrafta dolaştığı, hiçbir can güvenliğinin olmadığı bir coğrafya zannediyorlardı Kıbrıs’ın kuzeyini. Geçek ise gayet net ortadaydı. Yaşam koşullarının hiçte kötü olmadığı bir Kuzey Kıbrıs ile buluşmuştu Rumlar. Ancak çok kısa bir süre sonra o merak tükendi. Rumlar elini eteğini çekti Kıbrıs’ın kuzeyinden. Belki beklentilerini bulamama, belki şaşkınlıklarının diyeti hatta öfke.. Kimbilir. Ancak sınırların açılması Kıbrıslı Türklere başka bir dünya olduğunu öğretti. Bir kafeste yaşadığımız düşüncesi özellikle o tarihten sonra daha net olarak yüzümüze çarptı.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.