KUDÜS: NEDEN ŞİMDİ?
Trump’ın Doğu Kudüs’ü de içine alacak şekilde İsrail’in başkenti olarak kabul ve ilanının 1917 işgalinden tam yüz yıl sonra yapılması bir sembolizm içeriyor mu?
07 Aralık 2017 Perşembe 17:32
11 Aralık 1917’de, Kudüs’ü işgal eden İngiliz General Allenby’nin Haçlı seferlerinin artık sona erdiğini söylediği rivayet edilir. Ortadoğu’da zaten her şey toz dumanken, Arapçanın Şam lehçesiyle ifade edersek “fevkanîn tahtanîn”, yani altüst olduğu bir kaos ortamındayken, Trump’ın Doğu Kudüs’ü de içine alacak şekilde İsrail’in başkenti olarak kabul ve ilanının, bir atom bombası etkisi yaratarak bölgenin kıyameti olabilecek, belki de Ortadoğu’da “büyük patlama”ya yol açacak bu açıklamanın, 1917 işgalinden tam yüz yıl sonra yapılması bir sembolizm içeriyor mu? Buna 2 Kasım 1917 tarihli Balfour Deklerasyonunu’nun yüzüncü yıl dönümü ve 1967 Altıgün Savaşı sonucunda Doğu Kudüs’ün işgalinin 50. yıl dönümü sembolizmlerini de ilave edebiliriz. En azından Trump’ın bu sembolizmi idrak edebilecek rafine bir şahsiyet olmadığı hususunda hepimizin ittifak ettiği kesin gibi. Peki, öyleyse ne oldu da ABD başkanı bu günlerde böyle bir karar aldı?
Şayet sembolizm çok inandırıcı gelmiyorsa, Trump’ın seçim çalışmaları esnasında Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağını vadettiğini söyleyerek bu soruyu cevaplayabilirsiniz. Ama bu yanıt da “neden şimdi” sorusuna tatmin edici bir karşılık değil gibi.
Ne yüzüncü yıl sembolizminin ne de Trump’ın bu konuda söz vermiş olmasının, Kudüs’ün bugünlerde başkent olarak tanınması için yeterli sebep olmadığını düşünüyorsanız, cevabı daha derinlerde, son yıllarda Ortadoğu’da meydana gelen değişikliklerde aramamız gerekecek. Ortadoğu’ya bir bahar meltemi getiremeyen “Arap Baharı”nın, bölge sosyolojisinde mevcut canlı etnik ve mezhebi toplumsal fay hatlarını, bir daha onarılamayacak şekilde ayrıştıran bir depreme dönüştüğü çok açık. Şüphesiz bölge bundan sonra asla eskisi gibi olmayacak. Ancak bu kaostan sonra da şöyle veya böyle bir düzen kurulacak. ABD başkanının son Kudüs hamlesi ise bu kırık fay hatlarını darmadağın ederek kendi çevresinde yeni bir uydular düzeni yaratmaya yönelik bir çaba gibi duruyor. Ama tıpkı Barzani’nin referandum kumarında olduğu gibi, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma ihtimali, daha açık tabirle tüm Arap ve İslam dünyasını kaybetme riskini de içeriyor.
ABD Kongresi 1995 yılında aldığı bir kararla ABD büyükelçiliğinin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınmasını onaylasa da, ABD başkanları, durumun nezâketine binaen, altı aylık periyodlar halinde bu kararı erteliyorlardı. Peki, bugün ne oldu da ABD bu karardan tam 22 yıl sonra böyle bir işe kalkıştı?
ABD’nin özel olarak Suriye ve Irak’ta, genel olarak Ortadoğu’daki stratejik hataları, en nihayetinde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyarak bölgede yapmış olduğu vahim hatalar zincirine bir yenisini eklemesiyle sonuçlanmakta. Terörizm ve radikallikle savaş adı altında Irak, Suriye ve Yemen gibi ülkelerdeki devlet sistemlerinin çökertilerek fiilen bu ülkelerin bölünmesi, en çok ABD’nin bölgedeki rakipleri olan Rusya ve İran’a yaradı. Rusya Suriye’deki etkisini pekiştirip neredeyse batı Suriye’yi fiilen manda yönetimine dönüştürdü. İran ise Irak ve Suriye’de nüfuz kazanarak Lübnan ve Hizbullah vasıtasıyla karadan İsrail’e ulaşma imkanını yakaladığı gibi, Yemen ve Bahreyn gibi ülkeler yoluyla ABD’nin körfezdeki müttefiklerini muhasara ederek tehdit eder hâle gelmiş durumda. ABD, müttefiki ve stratejik ortağı Türkiye’yi Suriye meselesinde terk ettiği gibi, ülke için tehdit oluşturan PKK, PYD/YPG ve FETÖ gibi örgütlere destek vermek suretiyle bölgedeki en önemli müttefikini Rusya ve İran ile işbirliği yapmak zorunda bırakmış durumda. Buna bir de Körfez’de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından sıkıştırılan Katar’ı ekleyelim.
ABD, Ortadoğu’daki hatalı politikaları sonucunda oluşan Türkiye, Rusya, İran ve Katar bloğuna karşı, kendi liderliğinde Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ile Mısır ve İsrail’den müteşekkil bir blok oluşturmuş durumda. DEAŞ’ın alan hakimiyetinin bitmekte olduğu esnada atılan bu adım, Trump öncülüğünde ABD, Muhammed bin Selman öncülüğünde Suudi Arabistan (ve Körfez) ile İsrail arasında son dönemde ortaya çıkmaya başlayan mutabakatın bir ürünüymüş gibi görünüyor. Zira İran’ın son zamanlarda bölgede ele geçirdiği nüfuz en çok İsrail, Suudi Arabistan ve dolayısıyla ABD’yi tehdit ediyor.
Hem Hariri’nin Riyad’da istifaya zorlanması hem de Mahmud Abbas’ın Filistin yönetimi adına kabul edilmesi, imkansız şartlar ihtiva eden bir barış anlaşmasına zorlanması da bu mutabakatla açıklanabilir. Zira Abbas da son günlerde Doğu Kudüs yerine şehrin hemen güney doğusundaki Ebû Dîs kasabasını Filistin’in başkenti olarak kabul etmeye zorlandı. Sina’dan bir kısım toprağın Filistin yönetimine (muhtemelen tazminat olarak) verilmesiyle Mısır’ın da bu bloğun oluşmasında katkısının olması istendi. Mısır’ın çok yakın bir zamanda Kızıldeniz’deki iki stratejik adayı Suudi Arabistan’a vermesini de bu mutabakat çerçevesinde değerlendirelim. Muhtemelen Sisi de bu mutabakat sayesinde mali yardım ve siyasi destek almak suretiyle iktidarını pekiştirmek istemiştir.
Ancak evdeki bu hesap her zaman Ortadoğu çarşısına uymayabilir. Trump Kudüs’ü İsrail Başkenti olarak tanıyarak satrançtaki hamlesini yapmış durumda. Şüphesiz başta Türkiye olmak üzere Ürdün ve İslam dünyasından pek çok ülke bu karara büyük tepki gösterecek. Ama burada esas belirleyici olan Mısır ve Suudi Arabistan (Körfez) halklarının ve yönetimlerinin tutumları olacak. Mısır ve Suudi Arabistan halkları büyük bir tepki gösterirse, yönetimlerin buna karşı reaksiyonu Ortadoğu’da bütün düzeni değiştirebilir...
Son söz: Kudüs’e barış gelmeden Ortadoğu’ya barış gelmez.
[Prof. Dr. Cengiz Tomar Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesidir]
- Belçika'da kamusal alanlarda sigara yasağıBelçika'nın Fransızca konuşulan Valon bölgesinde yer alan Fleurus kentinde, "gençlerin sağlığını korumak" amacıyla belirli kamusal alanlarda tütün ürünlerinin kullanımı yasaklandı.09 Ocak 2025 Perşembe 15:47AVRUPA
- YDÜ Veterinerlik Öğrencileri IVSA Programıyla Küresel Deneyimler KazanıyorYakın Doğu Üniversitesi Veteriner Hekimliği Fakültesi, IVSA değişim programıyla öğrencilerini dünya ile buluşturuyor.09 Ocak 2025 Perşembe 14:44YDÜ - YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ
- LAÜ LÖSEV Kulübü’nden Çocuklar İçin Anlamlı KermesLAÜ LÖSEV Kulübü, “Dilek Topla Benim İçin” projesi kapsamında düzenlediği kermesle toplanan hediyeleri Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’ndeki çocuk hematoloji ve onkoloji hastalarına ulaştıracak.09 Ocak 2025 Perşembe 13:33LAÜ - LEFKE AVRUPA ÜNİVERSİTESİ
- Süt bedelleri ödeniyor...Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Süt Endüstrisi Kurumu, 16-30 Kasım 2024 devresinin küçükbaş ve büyükbaş çiğ süt bedelleri bugün ödeniyor.09 Ocak 2025 Perşembe 13:05KIBRIS
- Yolcu sayısı 5 milyona yaklaştıErcan Havalimanı, açıldığı ilk günden bugüne kadar 2024 yılı sonunda yolcu ve uçak sayısında bir rekora imza attı09 Ocak 2025 Perşembe 12:48KIBRIS
- Cemal Süreya’nın Edebi ve Siyasi Yönü Çalıştayda Ele AlınacakDAÜ ve iş birliği yapılan kurumlar tarafından düzenlenen “Mülkiyeli Şair Cemal Süreya” Sanat ve Siyaset Çalıştayı, 10 Ocak 2025’te Acapulco Resort Hotel’de başlıyor.09 Ocak 2025 Perşembe 12:26DAÜ - DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
- Güney Kıbrıs’ta iki polis farklı suçlardan tutuklandıGüney Kıbrıs’ta iki polis, işledikleri farklı suçlardan tutuklanırken, her iki olayla ilgili soruşturma devam ediyor.09 Ocak 2025 Perşembe 12:19GÜNEY KIBRIS
- Bengihan: Trafik vergilerine yapılan zamlar yasaya ve Anayasa’ya aykırıKamu İşçileri ve Emekçileri Federasyonu (KİEF) Başkanı Güven Bengihan, UBP-DP-YDP Hükümeti’nin trafik vergilerine yaptığı zamların hem ilgili yasaya hem de Anayasa’ya aykırı olduğunu savundu.09 Ocak 2025 Perşembe 11:32KIBRIS
- Larnaka’da görev başındaki polis, kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiLarnaka'da bir polis memuru, görev başında araç kullanırken geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.09 Ocak 2025 Perşembe 11:29GÜNEY KIBRIS
- Sol direksiyonlu araçlara izin kararı genişletildiKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sol direksiyon araçların ithalat ve kayıt izniyle ilgili karar, kamuoyunda tartışmalara yol açarken, hükümet yeni bir adım attı ve kararı genişletti.09 Ocak 2025 Perşembe 11:22KIBRIS
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.