25 Ekim 2024
  • Lefkoşa21°C
  • Mağusa24°C
  • Girne24°C
  • Güzelyurt20°C
  • İskele24°C
  • İstanbul15°C
  • Ankara9°C

“KÜÇÜK ENİŞTE, ŞİRİNE VE KERTENKELE”

Ayşegül Garabli

16 Şubat 2016 Salı 08:56

Su konusu, tam bir komedi halini aldı. Suçlular, kabahatlerini kapatabilmek için, heyecanlı bir şirinlik peşinde. Kimisi, Tosun Paşa” filmindeki Küçük enişte gibi, “Tutmayın beni” diyen korkak kahraman modunda. Kimisi de Gargamel’i öven Şirine tipinde. Kertenkelenin imamlığı gibi imamlığa soyunan bile var. Adeta kaliteli bir program aramak için TV kanallarını gezerken, görüp de “zapladığınız” program gibiler. Ne ülke ama! Filme almaya kalksalar, kaç bin bölüm komedi, kaç bin bölüm trajedi, kaç bin bölüm de belgesel çıkar. Dram deseniz, pembe dizi modeli hiç bitmez. Ama en çoğu, “trajikomik” tipinde olur herhalde. Düşünsenize, ülkenin “Başbakanı” önce ;“Suyu getiren onlar, yönetimde söz söyleme hakkı da onlarda. Biz bir şey yapamayız” diye ülkesini aciz gösteren sözler sarf ediyor. Yetmiyor, Meclis Başkanı da dahil ülkesinin en üst merciinde bulunanları, kendi ülkesi ile ilgili bir konuda “fetva” almak için Türkiye’ye gönderiyor. Sonra da, vay efendim “bizim heyetimiz ile müsteşar yardımcıları görüştü, bize saygı duymadılar, bu kabul edilemez” diyor. Yok “Küçük enişte” o öyle olmaz işte. Bu, gayet kabul edilebilir. Kabul edilemeyecek olan, o heyetin, bu konu için oraya gitmesidir. Sizin, heyeti göndermeden önce, sarf ettiğiniz, ülkenizi küçük düşüren sözlerinizdir kabul edilemeyecek olan. Psikiyatristler, psikologlar, sosyologlar, yani bu işin uzmanı olanlar; “Kendinize saygı duymazsanız, kimsenin size saygı duymasını bekleyemezsiniz” diyorlar. O yüzden, öyle önce ülkenin saygınlığını düşürecek şekilde hareket edip, sonra da saygı beklemek olmaz. Hele ki, “Kuluna ağlayıp, Allah’ına şükretmek” hiç olmaz. Madem saygı bekliyordunuz; o zaman sizin ülkeniz ile ilgili bir kararda, o heyetin orada ne işi vardı. Ülke girişine kadar gelen bir hizmeti, ya kendi şartlarınızı koyarak satın alırdınız, ya da istemiyorum derdiniz. Bedava mı geliyor bu hizmet ki, bu denli aşağılanmayı kabul ediyorsunuz? Kaldı ki, susuzluktan ölüyor muyduk? Madem tokadın geleceğini bile bile yanağını uzattın, yedikten sonra “Tosun Paşa filmindeki Küçük enişte” gibi efelenme(!) Bak hem, Meclis Başkanı ne diyor? “Çok güzel ağırlandık” diyor. Yedirmişler, içirmişler, yatacak yer vermişler. Kim bilir belki de Ali Sabancı’nın yaptığı gibi, “Bizimki 77 cm değil ama tam zamanında kalkar” gibi esprilerle eğlendirmişlerdir bile. Görmüyor musunuz, Sn. Siber, Gargamel’in kek vererek mutlu ettiği Şirine gibi ne kadar da mutlu. Siz niye celalleniyorsunuz (!) Sn. Başbakan? Hem tasa etmeyin, “helallik” kısmı da tamam! Sn. Talat’ı duymadınız mı? “Gerekirse, su konusunu halka sorarız” diyor. “Gerekirse” dediğine bakmayın; mutlaka sorar. Ya, “Ey halk, sizi sattık, hakkınızı helal ediyor musunuz” diye helallik alır. Ya da; “Merhumu nasıl bilirdiniz?” diye sorar, biz de, bize öğretildiği şekliyle, “iyi” der geçeriz. Halka, acısını unutturmak için, bu kadar şaklabanlığa gerek yok yani. Bu halk, egemenliğinin teslim edilişini hazmetmiş, bunu mu hazmetmeyecek? Siz bunlara kafa yormayın. Köyünü satan ağa misali, ülkenizin içinde kaç büyükbaş, kaç küçükbaş hayvan, kaç insan kellesi var, onları hesaplamaya bakın. Zira ülkenizin gerçek nüfusunu bile bilmiyorsunuz. Bir “kazık” da oradan yemeyelim !!!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.