KÜÇÜK BİR TABUT
Oshan SABIRLI
10 Şubat 2015 Salı 08:00
Her çocuk mezarı gördüğümde veya bir çocuğun öldüğünü duyduğumda içimi garip bir hüzün kaplar. Her mezarlık yanından geçişimde, arabamda radyonun sesini kaparım. Büyüklerimiz böyle öğretti bize. Yaşarken bilmesek, tanımasak da onları, göçüp gittikleri yere, artık bu diyarlarda olmayanlara saygı duymak işlenmiştir DNA’larımıza. Dün sabah saatleriydi. Yine bir cenaze aracı takıldı gözüme. Üstelik yine küçücük bir tabut ilişti gözüme. Yine içim ürperdi. Yine Allah sabır versin ailesine diye düşündüm. Göçmenköy civarındaydım ve bir kez daha refleks olarak radyonun sesini kıstım. Gözüm cenaze arabasına ve tabuta takıldı. Bayrağa sarılmış minik tabut üzerinde bir resim duruyordu. Arabayla yoluma devam ettim. Cenaze aracının durduğu yer Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Kıbrıs Türk ofisinin hemen önüydü. O anda taşlar yerine oturdu ve anladım cenazenin anlamını… Bitmemiş bir hikaye, katlanara büyüyen acılar bir anlamda sonlandı dün. Ömer Ekrem Emin’in adını daha önce hiç duymamıştım. 1963 yılında ortadan kaybolan ve akibetinin ne olduğu bilinmeyen yüzlerce kişidien biriydi Ömer Ekrem Emin. Tam 52 yıl boyunca umut biriktirdi ailesi. Oğlu Hüseyin, minik Hüseyin tam 7 yaşındaydı babası kaybolduğunda. Baba kelimesin anlamını hepsimizden çok bilirken, kendi anılarımı kafasındaki yoksa anlatılan hikayeler ve resimler ile mi buldu kafasındaki Ömer Ekrem Emini bilinmiyor. Minik Hüseyin şimdilerde 60’lı yaşlarında. Bir sabah “ne var ne yok” diye bir bakamak için evden, köy kahvesine doğru çıkan ve bir kez daha kendisinden haber alınamayan şanssızlıklar zincirinin parçasıydı Ömer’in hikayesi. Tüm Kıbrıslı Rumlara mı lanet okumalı? Tüm EOKA’ya mı? Tüm faşistlere mi? Yoksa insan olmayı beceremeyen tüm sapkın düşüncelere mi? Bir toplumu mu suçlamalı, Yoksa düşman olmayı, öldürmeyi, vicdanı köreltmeyi beceren bir zümreyi mi? *** Bazıları için son yolculuk, toplu mezarlara dönüşen çukurlarda başlar... Birbirine karışmış binlerce insan kemiği içerisinde, bulunma, keşfedilme ile yol alır huzur arayışındaki ruhlar. Birçok kemik parçası bir araya getirilir, kendi ailesini bulma uğraşında. Günlerce, Saatlerce, Ruhsuz mekanlarda bekler, yıllarca toplu mezarlara bekleyen, bilinmezlere çakılanlar... Günün birinde, aniden çalan bir kapı ile birlikte umutların, beklentilerin tükendiği ve acı bir sonun, resmen müjdelendiğinin gerçeği yaşanıyor ülkemizde. Küçük bir tabut bir Fatiha, ve savaşın acı gerçekleri… İşte yüzlerce kayıptan yalnızca dün sabah karşılaştığım, o küçük tabutun hikayesi…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.