KONUŞMAK BİR İHTİYAÇ OLABİLİR, AMA SUSMAK CEVAPTIR ANLAYANA…
Hatice İNTAÇ
13 Eylül 2015 Pazar 08:30
Konuşmak Bir İhtiyaç Olabilir, Ama Susmak Cevaptır Anlayana… (Dostoyevski) İnsanı dünyadaki diğer varlıklardan tamamen ayıran temel özelliklerden biri de konuşmak gibi bir yeteneğe sahip olmasıdır. Evrende tek başına yaşamıyoruz ve bunun gereği olarak da diğer insanlarla iletişim kurabilme ihtiyacındayız. Bunu başarmanın da en basit ve en yaygın yolu konuşmaktır. Ancak ağzımızdan çıkan her söz, her cümle de konuşma değildir. Konuşmanın da adabı ve kuralları vardır. Bundan yola çıkarak da konuşmanın bir sanat olduğunu söylemek mümkündür. Esasen yaşamak bir sanattır, bir beceridir ve onu oluşturan her eylem, her davranış doğal olarak o sanatın ve becerinin bir parçasıdır. Bunu başarabilmenin en temel yolu da her konuda olduğu gibi yine eğitimdir. Hayatta en fazla ihtiyaç duyduğumuz, ancak okullarda hemen hiç üstünde durulmayan konulardan biri de aslında budur. İnsan, doğduktan bir süre sonra başkalarını taklit ederek konuşmasını öğrenir ve tüm yaşamı boyunca da konuşur. Ancak, konuşmak ve konuşmasını bilmek farklı şeylerdir. Ağzından çıkanı kulağı duymadan konuşmak, gerekli gereksiz yerde söze girmek, boşboğazlık, lâf ebeliği yapmak, dinleyen tarafından onay almayan, daha da ötesi gıcık kaptıran konuşmalar da vardır. Çünkü karşınızdakinin sizi dinlemesi için söylediklerinizin bir anlamı ve yararı, sizi dinlemesi için bir nedeni olmalıdır. Konuşmasını bilmek demek; yerinde ve zamanında konuşmak, konuşmasıyla insanları ilgilendirmek, bilgilendirmek ve etkilemektir. Alışkanlık olduğu için ya da konuşmuş olmak için konuşmak değildir. Amacı ve yararı belli bir konuda bilinçli bir karar ile konuşmaktır doğru olan. Toplum içinde insan ilişkilerini sağlıklı ve sürekli kılmak için muhakkak geliştirilmesi gereken bir yetenektir konuşmak. Öyle insanlar vardır ki konuşmaya başladılar mı susmak nedir bilmezler. Oysa bir saatlik konuşmalarından çıkan özet belki de bir cümledir. Konuşurken dinleyeni esir alırcasına, gözlerinin içine bakıp dinlemek zorunda bırakanlar da vardır. Oysa anlattıkları karşı tarafı hiç ilgilendirmeyen şeylerdir. Ne söylediklerini anlamaya çalışırken başka bir konuya atlayıp ve her konu içinde sayısız parantezler açanlar da vardır ki dinleyeni baygınlıklar geçirecek hale getirirler. Ender de olsa ilginizi çeken bir konuda birkaç söz de siz söylemek istersiniz ama bu mümkün olmaz çünkü onun konuşmasının araya girebilecek ne noktası vardır ne de virgülü. Mecburen dinleyeceksiniz o susuncaya kadar. Paylaşılacak hiçbir konuyu içermeyen, sohbetle bile alakası olmayan bu tek taraflı monolog ancak baş ağrısı yapar, yorar. Hele bir de hep kendinin ve yakınlarının başarısından, zenginliğinden, güzelliğinden vb. özelliklerinden bahseden megalomanlar var ya!.. Onları dinlemek tam bir işkence!. Aslında onlar benmerkezci ve biraz kompleksli kişilerdir. Bu yüzden de sürekli kendilerini ispatlama çabası içindedirler. Bu tip insanlar, her şeyi ben bilirim, en iyisini ben yaparım yanılgısını kendilerine hayat tarzı edinmişlerdir. Kendi önemlerini çok abartırlar ve her zaman dikkat çekmek; ilgi odağı olmak isterler. Fanteziler geliştirirler ve buna kendilerini inandırırlar. Aslında sergiledikleri bu üstünlük tavırları derin bir güvensizliği maskeler. Konuşmaları da hep kendilerini ve yakınlarını övme niteliğindedir. Karşısındakilere konuşma fırsatı vermemecesine konuşarak olmayan üstünlüklerini kanıtlamaya çalışırlar. Her söyleyeceğini düşün, ancak her düşündüğünü söyleme deyimi insanların ağzından çıkanı kulağının duyması gerektiğini anlatan, az ve dikkatli konuşmanın önemini vurgulayan özlü bir ifadedir. Kontrol edilemeyen, etkileyemeyen, değiştirilemeyecek şeylerden konuşmak, hem konuşan hem de dinleyen için çoğu kez boşa zaman ve enerji harcamak olur. Havadan sudan konuşmak bir anlamda budur. Siz istediğiniz kadar konuşun, havalar nasıl olacaksa öyle olacaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.