KKTC’DE SEÇİM
Arif Alasya
03 Haziran 2015 Çarşamba 09:02
Yıllardır ülkemizde bir seçim biter diğeri başlar, Genel Seçim, Yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi ardı sıra yapılır. Galiba bunların en düzenli yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi. Bütün bu seçimlerde propaganda süreçleri büyük önem arz etmektedir. Güçlü görünmek adına harcanan bütçelerin toplamı dudakları uçuklatacak kadar büyüktür. Buralarda harcanan büyük paraları ülke ekonomisine katsak ciddi bir kalkınma sağlayabiliriz. Hâlbuki bütün bu harcanan paralar seçimi maniple etmek için kullanılmakta ve gazete, gazeteci, araştırma şirketleri, broşür ve diğer propaganda malzemesi üretenler, benzinciler, lokantacılar faydalanmaktadır. Bütün bu harcanan paraların tek amacı vatandaşın oyunu maniple etmek içindir. Ancak son üç seçim bütün bu yapılan manipülasyonların artık ters tepki ile bu sınırsız harcama yapanlara geri döndüğü şeklindedir. Kırk bir yıldır dönüşümlü olarak hükümet eden partilerin yanında hükümet ettikleri dönemde devlette örgütlenme için atadıkları üçlü kararname tayinleri ve diğer atanan müdür, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile vekillerin çevreleri kalmıştır. Artık bu kırk bir yıldır hükümet edenlerin çekirdek oyları bu nedenle %10-15 arasındadır. Bunlardan DP hep u dolaylarındaki oyu seçim zamanı çeşitli transfer ve büyük paralarla yarattığı manipülasyonlarla yakalayabilmektedir. Bakalım bundan sonra yapılacak seçimde DP bunu yeniden başarabilecek mi? galiba bu defa zor görünüyor. Bu partilerin bu kadar büyük harcama yapmalarını sağlayan her yıl partilere devlet bütçesinden yapılan maddi katkılardır. Yasa ile mecliste en fazla milletvekili olan partilere daha fazla yardım kıstası getirilmiştir. Hâlbuki ileri demokrasi ile yönetilen ülkelerde bunun tersi geçerlidir. Büyük partilere devlet bütçesinden yardım yapılmamakta küçük partilere siyasal görüşlerini seçmene aktarmaları için devlet bütçesinden yardım yapılmaktadır. Bütün bu popülist düzenlemeler seçmenin oyunu maniple etmek ve seçmeni baskı altına almak için partizanca uygulamalara alet etmek içindir. Partiniz hükümette değilse işsiz kalırsınız korkusunu bu toplum bireyleri iliklerine kadar hissetmektedir. Bazı vekil adayları seçim süresince kendileri ile her yere gidecek ve ertesi gün haber olarak basına aktaracak gazeteci istihdamı bile yapmaktadır, günlük gazetelere astronomik paralar ile reklamlar aktarılmakta, gazetelere eğer ikna edebilirlerse (ki istisnalar ve parti gazeteleri hariç)ciddi mali kaynak aktarılarak partisel reklamlarını yaptırmaktadırlar. Bazı gazeteciler yine ayni yöntemle rakip adayları küçültecek ve güçsüz gösterecek yazılar yazabilmektedirler. Bunların yanında en önemli manipülasyon aracı sözde anketlerdir. Belki son üç seçime kadar bu anket şirketleri başarılı olmuş ve vatandaşa bekledikleri korkuyu vermekte başarı sağlamışlardır. Fakat son üç seçimdir madara olmaktadırlar. Bu son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir üniversitemizin da bu anket furyasına balıklama dalması ve de madara olması acaba bu üniversiteye nasıl yansıyacak ve güvenilirliği sorgulanmayacaktır. Galiba bu üniversitenin bu konudaki avantajı öğrenci yoğunluğunun yabancı ülke kökenli olması olacaktır. Yoksa böylesi bir toplumsal sorumluluğun altından kalkamazdı. Sonuç itibarı ile Siyasi partiler yasası, seçim ve halkoylaması yasalarında ciddi değişiklikler yapılması gerekir. En önemli husus da artık paylaştıkları haberlerle halkı yanıltmaya çalışan gazete ve TV kanalları ile buralarda iddialı şekilde halkı yanıltmaya çalışan program yapımcıları ve köşe yazarları artık halkın özgür iradesine baskıdan vazgeçin.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.