KIZ ÇOCUĞU…..
Ayşegül Garabli
12 Ekim 2016 Çarşamba 08:25
Önemli günlere ait yazımı, günün ertesinde yazmayı severim.
Böylelikle hem gün dolayısıyla yapılanları ve eksik bırakılanları gözlemleyip yorumlama fırsatım olur, hem de amaç farkındalık yaratmaksa, bir gün daha gündemde tutmuş olurum diye düşünüyorum
Dün de yine böyle özel bir gündü.
“11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü”
Aslında kız çocukları için, eşitsizlikle mücadele günü.
Kızların okula gönderilerek, eğitimden mahrum bırakılmaması için,
Daha çocuk yaştayken evlendirilmesinler diye,
Sosyal yaşamdan koparılmamaları için,
Erkek egemen toplumlar tarafından üretilen, örf, adet, namus, ahlak gibi olguların bedellerinin sadece kızlara ödetilmesine karşı çıkmak için,
Yaşadığı duygular ve seçtiği yaşam biçiminden dolayı yaftalanmamaları için,
Fizikler, benliklerinden, kişiliklerinden ve zekalarından daha fazla önemsenmesin diye verilen mücadeleye dikkat çekip, bu konuda farkındalık yaratma günüydü.
Aranızda “bizim ülkemizde böyle bir sorun mu var?” diye düşünenler olabilir.
Ancak, bu gün hala daha “ Bu gün de nereden çıktı?” diye bu günü küçümseyenler varsa, böyle bir sorun, en azından bu söylemde bulunanların kafasında çözülmemiş demektir.
Hala daha o bilinç, oluşmamış demektir.
Eminim ki; bu ifadeyi kullananlar, kızlarını okula da gönderiyorlardır, bir prenses gibi nazlarıyla da oynuyorlardır.
Ancak bu gün, tam da bu tür düşünenlere, “sizin kızınızla eşit şartlara sahip olmayan kızlar var, onlar için mücadele etmelisin” deme günüdür.
Kaldı ki, öğretmenlik yaptığım dönemlerde, gerek ortaokul, gerekse lise çağında bir çok kız çocuğunun evine, babalarını kızlarını okula göndermeleri konusunda ikna etmek için gittiğimi biliyorum.
Bırakın kızlarını okula göndermek istememeleriyle yaptıkları haksızlığı, gerekçe olarak, “bir erkek arkadaşı var” gibi ikinci bir eşitsizliği reva görenler var.
Ortaokul biter bitmez, baba zoruyla evlendirilenler var.
Yine flört ettiği birisiyle , ayrılmış olsa da, anlaşamasa da, beraber görüldü diye evlendirilenler var.
Çocuk yaşta fuhuş yapanlar, uyuşturucuya bulaştırılanlar ve cinselliği kullanılanlar var.
O yüzden, “Bizde böyle bir sorun yok” demek kolaycılık ve kaçıştır.
Zaten eğer ki bir ülkede yeterince kadın yönetici yoksa, o ülkede kız çocuk yetiştirme şeklinde eşitsizlik olduğu içindir.
Kız çocuklarına “ev kadınlığının sorumluluğu” rol olarak verildiği içindir.
Tabi ki, erkek çocuk yetiştirme tarzımızdaki yanlışların rolünü de unutmamak lazım.
O yüzden böyle bir sorun yok değil var.
Erkek çocuklarımıza “Sen erkeksin” diye başlayan cümleler kuruyorsak,hiçbir yerde olmasa da beynimizde bu sorun var!!
Umuyorum ki, bunun farkına varıp, önce kendimiz, düşüncelerimiz ve davranışlarımızla, sonra da bu konuda yapılan yanlışlarla mücadele etmeye başlarız.
Çünkü toplum sadece bizden ibaret değil.
Yarın bir gün yanlış yetiştirilmiş bir erkek çocuğu damadımız, yanlış yetiştirilmiş bir kız çocuğu da gelinimiz olabilir.
Bu zihniyetle yetişen ayrımcı bir kadın, “özenle yetiştirdim” dediğiniz çocuğunuza öğretmen olabilir.
O yüzden bu mücadele bir çok mücadeleden önemli.
Zira bu sorun çözülürse, kız ve erkek çocuklarımızın eşit yaşama ve büyüme hakları olursa, bir çok sorun da ortadan kalkmış olur.
Bunu başarabildiğimiz zaman ne “kadın hakları” için, ne de “insan hakları” ya da “eşitlik” için mücadele etmemize gerek kalır.
Tabi ki, bu günü de, diğer mücadele günlerinde olduğu gibi, “çiçek- böcek” söylemleriyle sınırlayıp, “hediye yarışı” gününe dönüştürmediğimiz müddetçe, mücadeleyi, “çay, çorba”, “yemek, party” gibi eğlence vesilesi yapmadıkça.
Haklardan söz ederken, “kız çocuğu”, “erkek çocuğu” diye ayırım yapmadan “çocuklar için” demeyi öğrendiğimiz müddetçe…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.