KİME KIZMALI??
Ayşegül Garabli
10 Şubat 2020 Pazartesi 12:31
Dünden beri çok karışık duygular içerisindeyim.
Kızgınlıkla üzüntü arasında gidip gelirken, bir de bunlara acıma duygusu ekleniyor.
Neye kızıp, üzüldüğümü çok iyi biliyorum ancak kime kızmam gerektiği konusunda net değilim.
Bir Halkın “Barış ve huzur içerisinde kendi kendimi yönetmek istiyorum” isteğine duyulan, öfkeye, kine, hadsizliğe, adaletsizliğe ve vicdansızlığa kızıyorum.
Anlayışsızlığa ve bencilliğe kızıyorum.
Ama kime kızacağımı bilmiyorum.
Dün en çirkin ve küfürbaz dili kullanarak, hakaret ettiği kişileri bu gün öven,
Her fırsatta “Türklük” ve “Türkiye’nin bekası” üzerinden edebiyat yapıp, ancak ABD’nin isteği üzerine sınır ötesi harekatın bitirilip onca ana kuzusunun şehit edilmesine ses çıkarmayan,
ABD Başkanının Türkiye’yi aşağılayan mektubunu görmezden gelen,
ABD başkanının Türkiye Cumhurbaşkanını aşağılayan mektubunu normal karşıladığı için, Kıbrıs halkının iradesine hakaret etmeyi kendinde bir hak görerek haddini aşan Bahçeliye’ mi kızmalıyım?
Yoksa “İrademize müdahale etmeyin” diyen Kıbrıslılara, “Müdahale yok” diyerek sonrasında hakaret eden ancak ardından da “26 Nisanda KKTC de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde herkes KKTC’ye gitmeli ve Akıncı kazanmasın diye çalışmalı” diyerek müdahalenin kanıtını ortaya koyan AKP yöneticilerinden Burhan Kuzuya’mı kızmalıyım.
Belki de “Kıbrıs’ın Bursa’dan, Hakkari’den, Rize’den farkı yoktur” diyerek, Türkiye’ deki ilhakçı zihniyetin sesi olan MHP ye kızmalı.
Ya da Kıbrıs halkına “Beslemeler” diyerek bu gün hadlerini aşanlara güç veren AKP ve başkanına mı kızmalı.
Yoksa Türkiye’yi il, il, ilçe, bucak gezerek çözüm karşıtlığı yaratan rahmetli Denktaş’a mı kızsam?
Belki de çıkar ve koltuk uğruna Türkiye yönetimine biat edip şükran çeken KKTC siyasilerine kızmalı, ne dersiniz?
Ama tabi, sırf partilerini destekleme adına, körü körüne “milliyetçilik” taslayanların peşinden gidenleri de unutmamak lazım.
Onlar da bu günlerin yaşanmasındaki sebeplerinden değiller mi?
Peki ya kendisine “solcu” deyip ancak “çözüm ve barış” paydasında bile birleşmeyi başaramayanlar suçsuz mu?
Eğer bu gün önüne gelen “çözüm isteyene” “hain” damgası basıp, hakaret ediyorsa ve ilhak dillendiriliyorsa, kendisine “solcu” diyenlerin payı yok mu?
Solculara mı kızmalı acaba?
Belki de Türkiye’de kaldığı kentte bile oturduğu semtin dışındaki semtlerden haberi olmadığı halde, Kıbrıs ve Kıbrıslılar hakkında fikir edinme gereği duymadan direk “milliyetçiliğe” bağlayıp hakaret edenlere mi kızmalı.
Ancak kendi kendime şunu da sormadan edemiyorum;
Cehalete mi kızmalı yoksa cahil bırakana mı?
Gerek Kıbrıslı gerekse Türkiye’den kopup gelmiş ve Kıbrıs’a gönül vermiş göçmenler olarak ne kadar anlattık kendimizi ve Kıbrıs’ı Türkiye halkına?
Belki de asıl Kıbrıslılara karşı seslerini yavaş yavaş yükseltenlere karşı,
Kıbrıs’ın kuzeyini Türkiye’ye bağlama emellerinde olanlara ve onların destekçilerine karşı, meydanı boş bırakan bizlere kızmalı.
Onurumuzun ayaklar altına alındığı, egemenliğimizin yok sayıldığı ve “Bir hiçsiniz” mesajının verildiği bu gün bile, sağcılarımız “milliyetçilik” örtüsü ile saklanmış fetihçi zihniyetin peşinden körü körüne gidip, ilhak haykırışlarını alkışlıyorsa,
Solcularımız iki sol lider arasında oy kaygısına düşüp, bir araya gelemiyorsa kızılacak kişi belli.
Kendimize kızmalıyız.
Zira kime ne kadar izin verirsek o oranda dahil olur hayatımıza.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.