25 Nisan 2024
  • Lefkoşa36°C
  • Mağusa33°C
  • Girne31°C
  • Güzelyurt36°C
  • İskele33°C
  • İstanbul25°C
  • Ankara26°C

KIBRIS TÜRK TOPLUMU AB İÇERİSİNDE BİR GELECEK İSTİYOR

Kıbrıs Türk toplumu açık bir şekilde Avrupa Birliği içerisinde bir gelecek istediklerini belirtti.”

Kıbrıs Türk Toplumu AB içerisinde bir gelecek istiyor

03 Temmuz 2016 Pazar 12:24

27 Haziran Pazartesi günü göreve başlayan Akay, önceliğinin KKTC halkının Avrupa Birliği hakkında objektif olarak bilgilendirilmesi, AB’ye ilişkin bir taslak politika, hakları güvence altına alacak yeni bir Avrupa Birliği vizyonu ve tüm paydaşların katılımı ile Avrupa Birliği İletişim Stratejisi geliştirilmesi olduğunu ifade etti.

Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine yeni görevi hakkında açıklamalarda bulunan Kudret Akay, Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün de kendisinden KKTC için bir AB politikası vizyonu geliştirilmesini, bunun bir iletişim stratejisi ile desteklenmesini ve KKTC halkını AB konusunda objektif olarak bilgilendirme sürecinin başlatılmasını istediğini kaydetti.

Akay, “Bunu yapmakta geç kaldık belki, ama şimdi önümüzde böyle bir görev vardır” dedi.

Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün, kendisi göreve başlamadan hemen önce Birleşik Krallığın AB referandumu ile ilgili olarak yaptığı basın açıklaması ile UBP-DP Hükümeti’nin KKTC-AB ilişkilerine yönelik vizyonunu ortaya koyduğunu dile getiren Akay, “Nitekim Sayın Başbakan, bana verdiği talimatta da diğer başka konuların yanı sıra bu konuları da gündeme getirdi” dedi.

KKTC-AB İLİŞKİLERİNİN TARİHÇESİ...

Böylesine bir çalışmaya başlarken her şeyden önce KKTC-AB ilişkilerinin tarihçesine bakılması gerektiğine dikkat çeken Akay,  şöyle devam etti:

“Burada tabii şunu da bir not olarak düşeyim. AB resmi pozisyonuna göre onlar ilişkileri KKTC ile değil Kıbrıslı Türklerle yürütmekte. Bu saçma durumun kuşkusuz tarihi nedenleri vardır ve Kıbrıs sorunuyla doğrudan ilişkilidir. Bunun bir diğer önemli sonucu ise KKTC-AB ilişkilerinin pratikte zorlaştırılmasıdır.”

AVRUPA KONSEYİ GENEL İŞLER KOMİTESİ’NİN 26 NİSAN 2004 TARİHLİ KARARI

Kudret Akay, çok fazla geriye gitmeden AB ile bugün yaşanan ilişkilerin arka planına bakılacak olursa, karşımıza Avrupa Konseyi Genel İşler Komitesi’nin 26 Nisan 2004 tarihli şu kararının çıktığını ifade etti:

“Kıbrıs Türk toplumu, Avrupa Birliği içerisinde bir gelecek için açık bir kararlılık göstermiştir. Konsey, Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonu kaldırma ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesine katkıda bulunmak adına Kıbrıslı Türklerin ekonomik kalkınmasını teşvik etme kararlılığındadır.

Konsey; Komisyon’u, adanın ekonomik entegrasyonuna özel vurgu yapacak, aynı zamanda hem iki toplum arasında hem de AB ile olan ilişkileri geliştirecek kapsamlı çözüm önerileri sunmaya davet etti.”

“KIBRIS TÜRK TOPLUMU AVRUPA BİRLİĞİ İÇERİSİNDE BİR GELECEK İSTEDİĞİNİ BELİRTTİ”

Akay, Annan Planı referandumundan hemen iki gün sonra ve Kıbrıslı Rumların kontrolü altındaki sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin üyeliğinin aktif olarak başlamasından 4 gün önce alınan bu kararın özetle şunu dediğine dikkat çekti: “Kıbrıs Türk toplumu açık bir şekilde Avrupa Birliği içerisinde bir gelecek istediklerini belirtti.”

Tabii burada belirtmese de AB’nin açıkça Annan Planı referandum sonuçlarını referans alarak bu kararı ürettiğini ifade eden Kudret Akay, özetle diğer tüm diğer ülkelerin AB serüveninden farklı olarak, Kıbrıslı Türklerin AB sürecinin, kendilerinin verdiği geçerli siyasi bir karar sonrasında başlamadığını vurguladı.

“KENDİ DEMOKRATİK İRADEMİZ BİR BAŞKA İRADEYE DE BAĞIMLI”

Kudret Akay şöyle devam etti:

“Deyim yerindeyse ‘kendi kendini imha eden’ Annan Planı referandumu sonrasında, AB bizimle ilişkilerini geliştirme kararı almıştır. ‘Kendi kendini imha eden’ dedim çünkü her iki taraf tarafından kabul edilmediği takdirde planın ‘null and void’ yani hükümsüz ve geçersiz olacağı Annan Planın içinde yazılıydı.

Annan Planı’nda sorulan soru da zaten AB’ye girip girmek istemediğimizi soran bir soru değildi.

Soru; ‘Kıbrıs’ın Avrupa Birliğine birleşik olarak gireceği yeni düzeni hayata geçirecek Kuruluş Anlaşması ve tüm eklerini; Kıbrıs Rum / Kıbrıs Türk Devleti’nin Anayasasını ve yürürlükte olacak yasalara ilişkin hükümleri onaylıyor musunuz?’ şeklindeydi.

Özetle KKTC seçmenin referandumda oy vererek kendi demokratik iradesini kullanmasına rağmen, sonuç olarak kendi demokratik irademizin bir başka iradeye de bağımlı olduğunu gördük. Sıkıntılarımızın kaynağı burada.”

Kudret Akay, “İşte bir ölçüde bu arka plana da bağlı olarak Başbakan Hüseyin Özgrgün’ün, KKTC için bir AB politikası vizyonu geliştirilmesini, bunun bir İletişim Stratejisi ile desteklenmesini ve KKTC halkının AB konusunda objektif olarak bilgilendirme sürecinin başlatılmasını istemiştir” dedi.

Esasında AB’ye üyelik başvurusu olan veya AB ile yakınlaşma ilişkileri olan ülkelerin tümünde bu yukarıda belirttiklerinin bulunduğuna işaret eden Akay, bunun bir devlet politikası olduğunu kaydetti.

“Bunu yapmakta geç kaldık belki ama şimdi önümüzde böyle bir görev vardır” şeklinde devam eden Kudret Akay, “Üstelik AB’nin kendisinin bir Kıbrıs Türk toplum politikası ve İletişim Stratejisi varken bizim bu enstrümanlardan yoksun olmamız bence bir eksiklik” dedi.

AB ile ilgili tartışmaların hemen her an karşılarına çıktığını, çünkü AB’nin Kıbrıslı Türklerin  hayatının her alanını etkilediğine dikkat çeken Akay, “İşte Birleşik Krallığın referandumu. Bunu tartışmaya başladık hemen. Çünkü bizlere etkileri olacak” şeklinde konuştu.

AB Koordinasyon Merkezi Başkanı Kudret Akay, Türkiye ile olan ilişkilerde de AB konusunun sık sık gündeme geldiğine işaret ederek, bunun en son örneğinin Spor Koordinasyon Ofisiyle ilgili yaşanan tartışmalarda görüldüğünü vurguladı.

AB PROGRAM DESTEK OFİSİ’NE KKTC’NİN SAĞLADIĞI KOLAYLIKLAR...

Akay, Spor Koordinasyon Ofisi’ne tanınacağı söylenen ve bu nedenle tepki doğuran ayrıcalıklarla ilgili olarak benzer ayrıcalıkların AB Program Destek Ofisi’ne de sağlandığını kaydederek, şunları söyledi:

“Süreç içerisinde Lefkoşa’da bulunan AB Program Destek Ofisi’ne KKTC’nin sağladığı kolaylıklar ciddi boyutlardadır. Bunlar arasında; AB projeleri kapsamında ithal edilecek ekipmana gümrük ve eş etkili vergilerden muafiyet tanınmıştır. Yani vergi, KDV, gümrük vs ödememektedirler.

AB sözleşmelerinde belirlenen ihtilaf çözümleme mekanizmasının geçerli kılınması amacıyla Mahkemeler Yasası’nda değişiklik yapılmıştır. Bunun bir sonucu olarak, burada doğacak ihtilaflarda KKTC mahkemeleri değil AB (Brüksel) mahkemelerinin yetkili olduğunu kabul ettik.

Teknik destek ofisi olmasına rağmen Lefkoşa’da faaliyet gösteren AB Program Destek Ofisi’ne diplomatik statü tanınmıştır. Bunlar esasında çok ciddi konulardır.

Özetle uluslararası destek içeren antlaşmalarda bu gibi ayrıcalıkların tanınması norm haline gelmiştir. Kaldı ki, AB ile KKTC arasında bir uluslararası antlaşma da yoktur.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA