KIBRIS PLANI TIKIR TIKIR İŞLİYOR!..
Taner ULUTAŞ
14 Aralık 2017 Perşembe 08:00
Kıbrıs’ın Kuzeyinde de Güneyinde de seçim rüzgârları esiyor. Kıbrıslılar çorapları çıkartıp, seçim ile yatıp, seçim ile kalkarken, Afrodit’in kırmadık ceviz bırakmadığı fettan Ada’sından batmayan uçak gemisine dönüşen Kıbrıs ile ilgili çeşitli senaryolar hazırlanıyor.
Bir süredir hazırlanıp, akıdelenmeye bırakılan yemeğe şimdilerde tuzu ve salçası konmak üzere. Haaa bizler mangalda pişen şeftali kebabı ile pirzolalara bakarken seçim sonrasında hangi partilerin koalisyon yapacağını düşünürken, eloğlu buralarda neyi nasıl yapacağının hesaplarını yapıyor.
Bir süredir ‘İpek Yolunun’ en kritik dama taşlarından birisi konumunda olmasının yanısıra enerji hatlarının da en önemli temel taşlarından birisi olan Kıbrıs, hazırlanan planının bir parçası olarak Türkiye, ABD tarafından, Genelde Akdeniz’den, özelde de Kıbrıs’tan kopartılmak isteniyor.
İsrail’in, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile yaptığı askeri anlaşma da planın bir parçasını oluşturuyor. İsrail askerleri RMMO’da görevlendirilirken, RMMO’ya bağlı askerler de İsrail ordusunda görev alıyor. İsrail, Yunanistan, Mısır, Suudi Arabistan ve Güney Kıbrıs ile askeri tatbikatlar yaparken, Kuzey’de de bazı avukatlar vasıtası ile kurduğu şirketlerin İsraillilerin kendi adlarına satın aldığı topraklar ile ilgili planlarda yapıyor.
Türkiye’nin, Rusya’ya yaklaşması sonrasında PYD ve YPG’yi silahlandırarak verdiği eğitim ile düzenli bir ordu kurma girişiminde bulunan ABD,bir başka deyişle Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı) İsrail ile de AIPAC (ABD, İsrail Paktı) Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzaklaştırmak ve bölgede etkisizleştirme çabaları güdüyor.
Tabi bu iddiaları kim yapıyor derseniz bu iddiaları en etkili ABD yetkilileri yazıp çiziyor diyelim. CIA Direktörü Mike Pomdeu’nun en yakın sıkı dostu West Point (ABD Askeri Akademisi) üyesi bir zat bu konuya değinirken ipek yolunun önemini ve Kıbrıs’ın bu noktada önemini dile getirdi. CIA ve West Point’in etkili isimlerine göre AIPAC’da yapılan planda, Türkiye, Kıbrıs’ta etkisiz hale getirilecek Türkiye’nin buralardan uzaklaştırılması sonrasında ani bir hareket ile Lefkoşa’nın Türk tarafına da Rum toprakları var denilerek el konulacağı belirtiliyor. Başkent ’siz kalan ülkenin de ülke olamayacağı nedeniyle bu işin bitirileceği dile getiriliyor.
15 Temmuz darbe girişimi ile hayata geçirilmesi planlanan harekat darbenin başarısız olması nedeniyle bir süreliğine askıya alındı. CrantMontana’da, TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Kıbrıs’ta kalacak olan asker sayısını 650’ye kadar indiririz demesine karşın bunun kabul edilmeyerek sıfır asker noktasında hareket edilmesi ve CrantMontana’nın başarısızlığa uğramasının da bu plan çerçevesinde olduğu dile getiriliyor.
ABD-İsrail bu plan hayata geçmeyince AIPAC’da yeni bir plan hazırlayarak bukez 2018 yılı içerisinde Lefkoşa’nın Rum toprağı olduğunu ileri sürerek yeni bir hamle yapacağı ayni yetkililerce belirtiliyor. Bu plana Almanya ve ABD’ye yakın AB ülkeleri tarafından da destekleneceği öne sürülüyor.
Sonrasında yeni bir haritayı ABD Senatörlerine sunularak, çok sesliliğe geçilerek, konunun İsrail’in basındaki gücü de kullanılmak suretiyle,Uluslararası boyutlara taşınması hesaplanıyor. Tabi bu arada içte de Toplum Mühendisleri kullanılarak,Türkiye’ye karşı söylemlerin yükselmesi sağlanarak bak seni soydaşların da istemiyor denileceği hesaplanıyor.
Tabi plan başarıya ulaşırsa İsrail emeline ulaşarak, Kıbrıs vasıtası ile Mersin’in burnunun ucunda bile petrol arama hakkını elde edecek. Sonrasında muhtemelen Filistin’e yaptığı gibi satın aldığı toprakları gündeme getirecek. Türkiye’nin etkisiz hale getirileceği Kıbrıs üzerinden, ABD enerji yolunun kontrolünü eline geçirecek. Türkiye-Rusya-Çin-İngiltere’nin İpek Yolu ile ilgili projelerine de sekte vuracak. Hesap bu.
Kudüs’ün İsrail’in Başkenti yapılacak yazısını 6 ay önce yazarken, bir noktada işte bu plana da değinmek istemiştim. Kudüs’ün Başkent yapılması bu planın bir parçasıdır. İsrail’i Ortadoğu’da daha etkin bir konuma getirmek için yapılanlara karşı çıkan, Suudi Arabistan’ın 11 Prensinin tutuklanması da buna dâhildir. ABD Suudi Arabistan’ı Arap dünyasının lideri olarak tanımlanması bu planın da bir parçasıdır. İsrail özellikle Barış Rüzgârları estiren Veliaht Prens Muhammet Bin Salman’ın İsrail’e davet edilmesi, sanırım gerginleşen Ortadoğu ipinin biraz yumuşatılması ile ilgilidir.
Şimdi Ortadoğu’da gelişen olaylara ve kurulan planlara bakarak seçimlerden sonra burada havalar ısınacak diye düşünenlerdenim. Bu noktada kol kola girmemiz gerekir. Erdoğan’ı sevmeyebilirsiniz. Yaptıklarını hoş karşılamayabilirsiniz. Ama dar boğazı geçerken elini zayıflatacak, bu plana yarayacak girişimlerden, küfürlerden uzak durmamız gerektiği kanaatindeyim. Yunanistan’da yayınlanan bir karikatürü sayfalarına taşıdığı için Levent Şener’i ‘Vatan Haini’ ilan etmek, kapısına siyah çelenk koymak bana göre hatadır. Hukuk devletiysek varsa suç, hukuk yolu ile gerekeni yaparsın. Bando Mızıka çalarak Afrika’nın kapısına gitmek bir birimizi ayrıştırmaya ve ötekileştirmeye neden olur. Gün o gün değildir.
Ordusu ile dize getiremeyeceğini düşündüğü Türkiye’yi, para ile yola getirmeye çalışan ABD’nin kavga ederek ekmeğine yağ ve bal sürmeyelim. Tabi Türkiye’de buralara bakış açısını değiştirip, ‘Yavru’ gözü ile bakmak yerine ‘Kardeş ‘ gözü ile bakmalıdır kanaatindeyim.
Aman dikkat oyunlara gelip bir birimizi kırmayalım derim. Toplum Mühendislerinin bizi istedikleri gibi yönetmesine de imkan tanımayalım. Gün tek yumruk olma günüdür.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.