25 Aralık 2024
  • Lefkoşa11°C
  • Mağusa12°C
  • Girne14°C
  • Güzelyurt11°C
  • İskele12°C
  • İstanbul10°C
  • Ankara7°C

KENDİMİ ALAMADIM!..

Taner ULUTAŞ

13 Ocak 2015 Salı 08:05

Spor Yazarları Derneğinin Antalya’da düzenlediği 3 günlük seminere bir ayağımız da sporun içerisinde olmasından dolayı severek katıldık. Özelde futbol, genelde sporun diğer branşları masaya yatırılırken Allah’ın emri olduğu için tabiî ki siyaset de zaman zaman kendi aramızda konuşuldu. Bırakın kendi aramızı, otele ziyarete gelenlerle de masaya yatırılarak tartışıldı. Futbol Turizmi enine boyuna tartışılırken, tabi ki konular KKTC’deki Polisiye olaylara da geldi dayandı. Antalya’da olduğu gibi KKTC’de de futbol turizmine önem verilerek yabancı takımların buralara gelip kamp yapması gerektiği üzerinde durulurken, Türkiye’nin uzman turizmcilerine KKTC’ye uygulanan spor ambargosu da hatırlatıldı. İrkilmelerini, tükürükleri boğazlarında kaldıktan sonra biz bunu unutmuştuk sözleri ile çark etmelerini de önemsemedik ama söz turizmden açılmışken buralara gelip milleti soyup soğana çevirmeye çalışan turistlerden de dem vurduk. Merkezi Ceza Evinin bu turistler nedeniyle bumbara döndüğünü, cezaevinde bulunan hükümlülerin yüzde doksan yedi buçuk bir garto çeyrek urubunun turistlerden müteşekkil olduğunu dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık. KKTC’nin nimetlerinden faydalanmak için Jet Ski’ler ile gelen turistlerin olduğunu, dükkan ve ev farelerinin hatırı sayılır çoğunlukta olduğunu Kıbrıslı Türkler neden Türkiyeli’leri sevmiyor sorusunu bizlere soranlara anlatmaya çalıştık. Günün sonunda, neden bizi sevmiyorsunuz sorusu ile olaylara balıklama atlayan bazı ‘Sazan’lara Kıbrıslı Türklerin, Türkiye halkı ile kardeş sevgisi ile bağlı olduğunu ancak dolandırıcı, uyuşturucu ve soyguncu turistleri sevmediğini anlatarak bir arpa boyu yol kat ettik. sinir ve ruh hastanesi Neyse söz Cezaevinden açılmışken hala daha oralarda bazı idarecilerin derebeylik tasladığını da söylemeden geçmeyelim. Yeğenini balkondan atan şizofreni hastası kişi şu anda tutuklu ve eskilerin Akıl Hastanesi yenilerin Sinir ve Ruh Hastanesi dedikleri yerde bulunuyor. Bu hasta şahsı beklemek için hastanede sürekli olarak iki tane Gardiyan görevlendiriliyor. Ancak Merkezi Cezaevi Müdürü şizofren ve saldırgan olduğu için tehlikeli olan bir hastayı iki kişinin beklemesini uygun görmemiş. Bu nedenle bu tehlikeli hastayı bir kişi bekleyecek emri vermiş. Güvenlik açısından bu durumu sakıncalı gören bazı gardiyanlar da emir demiri keser ama bizi kesemez düşüncesi ile kabul etmemiş. Tabi kendini Kanuni Sultan Süleyman gibi görenler bu duruma sinirlenerek, birilerini sanki ‘Babasının Çiftliğinden’ kovar gibi kabul eden kalır kabul etmeyen gider buyruğunu vermiş. Bu böyük böyük efendilerin fesi yere vurmayarak bir ayağının üzerinde inadım inat demesi sonrasında sendika devreye girerek tükürülen tükürüğü yalatarak verilen buyruğu da geri aldırmış. Bu durum bilgime getirilerek yaşananları öğrenince ister istemez, Allah’ım bu insanları özene bezene mi yarattın? Vallahi böylelerini herhalde zembile ile yeryüzüne gönderdin. Bu küçücük Ada’da yaşayanlar sana karşı ne günah işlediler ki, küçücük dağları ben yarattım edası ile insan güvenliğini düşünmeyen bu tipleri başlarına musallat ettin demekten kendimi alamadım. Böyle düşünmekle iyi mi yoksa kötü mü yaptım pek kestiremedim. Bu nedenle değerlendirme işini sizlere bıraktım. ***** SAHİBİNE MESAJLAR Sayın İsmet Akim, son günlerde koalisyon hükümetine müthiş bir öfke beslediğinizi öğrendik. Bizim Minik Kuşlar, başkan burnundan soluyor tokansanız öfke seline dönüşecek diyor. Ucuzlamayacak çünkü Sayın Başbakan indirimi az buldu imalı taşınızın Başbakanın başını yardığı söyleniyor. Ah İsmet Başkan ah, fasulyeyi pişirmesini bir türlü öğrenemeyen ve dibini yakan UBP’yi postaladık. Ama gelen gideni aratır misali gelenler de fasulyeyi pişiremeyerek dibinin tutmasına neden oldu. Ancak bu defa tencereyi de yaktılar. ** Sayın Önder Sennaroğlu, Narenciyeci sokakta, hayvancı eylemde, çiftçi hazır kıta eylem için bekliyor. En büyük teşviklerin verildiği tarım alanından bir Allah’ın kulu memnun değil. Para yok talep çok diyorsunuz. Vallahi doğru söze yalnız şapka çıkartılır. Da, Memurun, Polisin, devlet çalışanının hayvan üreticisi, çiftçi ve narenciyeci olduğu bir memlekette darphane kursanız yine de para yetiştiremezsiniz. Kısacası cep delik, cepken delik demeye getiriyorsunuz. Sizin gibi başarılı bir bakan bile bu duruma isyan ediyorsa yandı gülüm keten helva demektir. Bir başka deyişle, sizin gibi usta şoförlere rağmen makinesi mangos eden. Aksona gardası ha kırıldım ha kırılıyorum diyen Tomofilde hayır kalmadı demektir. Sizin gibilerin aksine, acemi bile diyemeyeceğimiz siyasetçilerin idare etmeye çalıştığı ve Anasının bezini değiştirmeye muhtaç bıraktığı KKTC isimli prematüre bebek, böyle yaşatılacaksa çek fişi bitir işi demekten başka bize söyleyecek söz kalmadı demektir. Ne dersiniz? ** Sayın Suphi Coşkun, Detay Gazetesine yaptığın açıklama sonrasında özgür eşekler ile ilgili yaptığın açıklama birilerinin çok hoşuna gitti. Senin projeye Çevre Bakanlığı balıklama atlayarak bu alan benim ve ben idare edeceğim demeye başladı. Kırık - çıkık ameliyatından sonra çevre bakanımız, narkozun etkisinden çıkmış olacak ki, buraların kralı benim demeye başladı. Sevgili başkan bugüne kadar Diyojenin el feneri ile değil ama yeşil altlı mum ile aranan çevre bakanlığı özgür eşekler projeniz sonrasında ortaya çıktı. Ancak Özgür Eşekler Bakırcıyı öyle bir tepmişti ki, Bakırcı Hanya’nın Girit’te Konya’nın da Türkiye’de olduğunu gördü. Özgür eşekler doktoru bir teperse kırılmadık ve çıkmadık kemiği kalmayacak. Sonrasında usta bir doktor olmasına karşın kendi çıkık ve kırıklarını da sanırım onaramayacak. ** Sayın Zeki Çeler, girişimlerin özellikle hayvanlar ile ilgili çalışmaların müthiş destek ve sempati buluyor. Ancak bazı üst düzey bürokratların aklını çelerek iyi şeyler yapacak diyenler yanıldık Nato Mermer Nato Kafa giden bazı bürokratların hala daha akıllarını Çelemediğini diyor. ‘Çeler’ diyenler bakın yanıldılar diyenler bu ‘Emir erlerinin’ Ana kuzusu olduğunu nedense görmüyor. Neyse hayvan barınakları ile ilgili çalışmaların takdir topluyor. Yola devam Zeki’m. ** Sayın Erdi Konyalıoğlu, Polis hüviyetine bürünerek, milletten indira Gandi ile para götürüyormuşsun. Bu arada birçok sahte hüviyetlerle de çok insanın parasına ot tıkamışsın. Erdi oğlum bak sen yanlış mecrada yürüyorsun. Siyasete girip, Size Girne’den Lefkoşa’ya denizi getireceğim. Kapınızın önünden denize cup diye atlayacaksınız dedikten sonra sizi AB’nin Amerikan Asfaltlı yollarına ve kılı kırk yararak karar veren Uluslar arası Mahkemelerinde hakkınızı aramaya götüreceğim diyeydin baş tacı olur ve 8 bin lira dışında örtülü ödeneklerden de hatırı sayılır para götürürdün. Yanlış yolda yanlış işler yaparak yasal kandırma yerine yasal olmayan kandırma yolunu seçtin be oğlum. ** Sayın Op. Dr. Erol Barçın, Devlet Hastanesi Nöroşirürji Servisinde yaklaşık 225 beyin, omurga ve sinir ameliyatı gerçekleştirerek yurt dışına hasta sevkini en aza indirgediğinizi söylediniz. Doktorum öncelikle bölüm şefi olarak sizin nezdiniz de bölüm çalışanlarını bu fakir devleti fazla masraftan kurtardığınız için kutlarım. İyi niyetinize dayanarak sizlerden bir istirhamım olacak. Acaba diyorum şu örtülü ödenek, yurt dışı seyahatleri, 5 yıldızlı otellerde resepsiyon düzenleyerek para harcama çılgınlığı hastalığına yakalanan bizim siyasileri de ameliyat etseniz ve gerçekleştireceğiniz beyin ameliyatları sonrasında onları da iyileştirerek bu hastalıktan kurtarırmısınız? Bu iyiliği bu ahaliye yaparmısınız? [caption id="attachment_47688" align="alignleft" width="650"]Günün Fotoğrafı Günün Fotoğrafı[/caption]

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.