KENDİLERİNİ SEYREDECEK YÜZLERİ YOKTU!!!
Ayşegül Garabli
19 Ağustos 2019 Pazartesi 19:14
Cerrahlar yerine, ameliyatları kasaplar yapsa onaylar mıyız acaba?
Ne de olsa onların da eli bıçak tutuyor ve pekala et kesebiliyorlar değil mi?
“Bu nasıl bir düşünce” diye sorgulamayın lütfen.
Hatta “böyle bir şeyin olması mümkün değil” diye de düşünmeyin.
Çünkü tam da bu noktadayız.
Tamam, KKTC’de bir ezelden Liyakat yoktu ve atamalar partizanlıkla yapılıyordu ancak işler artık çığırından çıktı.
Her şey küçük Türkiye yaratma projesine uygun olarak yapılır oldu.
Eskiden beri TC’nin müdahalesi vardı ama en azından halkın günlük yaşamına bu denli müdahale yoktu.
Yönetimler demokratik olmasa da halkın demokratik ve çağdaş bir yaşam tarzı vardı.
UBP- HP Hükümeti bunu da ortadan kaldırmaya başladı.
Düşünün tiyatroya ve sanata bile tahammülleri yok.
K.T. Devlet Tiyatroları’nda UBP-HP Hükümeti’nin müdürü göreve başlar başlamaz sanatçılardan oluşan “Repertuar Kurulu” lav edildi.,
Yerine ise, Eğitim ve Kültür Bakanı’nın atadığı bürokratlardan oluşan “Edebi Komite’’ kuruldu.
“Edebi Komite’’ ilk icraat olarak da “Yangın Yerinde Kabare’’ oyunu yasakladı.
Çünkü bu oyun, toplumun içinde bulunduğu sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel sorunlarını mizahın diliyle anlatıyordu.
Dolayısıyla UBP-HP Hükümeti, bu oyunda kendilerini görmekten ve yaptıkları icraatlarla yüzleşmekten korktu.
Yarattıkları yangın yerinin ve neden olanların, gözler önüne serilmesinden rahatsız oldular.
Ülkeyi yangın yerine çevirmekten utanıp , sıkılmadılar da gözler önüne serilmesinden utandılar.
Aslında yaptıklarının sergilenmesinden utandıklarını da sanmıyorum.
Belki de kendilerine talimat veren TC yetkililerinin alınacağından korktular.
Sonuçta edebin sözlük anlamı “utanma, çekinme, sıkılma duygusu, incelik” olduğuna göre ,
Halkın gerçekleri öğrenmesine engel olarak,
Sanatı ve sanatçıyı susturmaya çalışarak,
Yasakçı bir zihniyetle oynanacak bir oyunu utanmadan, sıkılmadan yasaklayarak tam anlamıyla edepsizlik yapmış olmadılar mı?
Kültür Dairesi Müdürü’nün ,Yangın Yerinde Kabare oyunun yönetmeni olan usta oyuncu Yaşar Ersoy’a ‘Kimseyi eleştirmeyen, rahatsız ve tedirgin etmeyen bir oyun’ sahneleyin önerisi edepli bir davranış mı?
Kimin tedirgin olmasından korkuyorlar ki “edepsiz” bir karar üretebiliyorlar ?
Kaldı ki bu yasak kararını üreten Daire KÜLTÜR dairesi ve bu dairenin başında da Milli EĞİTİM ve KÜLTÜR Bakanlığı var.
Sanatı ve sanatçıyı susturmak kültür ile bağdaşır mı?
Eleştiriye tahammülsüzlük ve gerçeklerin gizlenmesi eğitim ile örtüşür mü?
Şimdi Milli Eğitim ve Kültür bakanına sormazlar mı, kültür ve eğitime yüklediğiniz anlam ne diye?
Sormazlar mı, “repertuvar” isminden rahatsız olup yerine çağdışı “edebi komite” koymaktaki amacınız ne diye?
Amacınız “Maarif Nazırı” olup Osmanlı torunu olduğunuzu kanıtlamak mı?
Diyelim ki öyle.
Peki bu zatlar tarihi hiç mi bilmiyor.
Tarih boyunca padişahlar da yok olup gitti İmparatorluklar da, ancak sanat yok edilebildi mi?
Kimin gücü yetti sanatı ve gerçek sanatçıyı susturmaya?
Yetmez çünkü sanat halkın duygularının ortak sesidir.
Halkın, sevindiği, üzüldüğü, kah ağlayıp kah güldüğü ancak sonunda hep düşündüğü yüreğinin ortak isyanıdır.
O yüzden sanat ve sanatçı susmaz.
Susturulamaz.
Sanatçı susarsa, sanat severler susmaz.
Sanat severler susarsa, akıl susmaz, vicdan susmaz.
Günün sonunda sanatı susturmaya çalışanlar susup yok olup tarihten silinir.
Umarım UBP-HP Hükümeti bu yanlıştan döner ve edebin, eğitimin ve kültürün gerçek anlamlarını öğrenerek halkının menfaatini düşünerek halkı ile kucaklaşır.
Ne güzel sözdür, “yabancı eşeğe binen, yarı yolda iner” sözü..
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.