KAŞAĞI’YI UNUTMUŞ OLMALI !!!!
Ayşegül Garabli
15 Haziran 2017 Perşembe 08:44
Ömer Seyfettin’in en çok bilinen öykülerinden Kaşağı’yı bilmeyen yoktur her halde.
En azından şu anki küçük nesil bilmese de, biz ve bizden sonraki birkaç nesil bu tür öykülerle büyüdü.
Vicdanımıza, kafamıza kazındı, kaşağıyı kırdıktan sonra suçunu kardeşine yükleyen ve aldığı bu ceza karşısında önce hastalanıp sonra ölen kardeşinin vicdan azabını yaşayan Ömer’in öyküsü.
Kim bilir, belki de vicdan hassasiyetimiz bu öykülerle gelişti diyeceğim ama bir çok büyümüş ve mevki sahibi olmuş kişinin hala daha Ömer’in yaptığı hatayı tekrarlıyor olmasını görmek susturuyor beni.
Çocukluğu bu tür öykülerle geçmiş, bırakın onu, Eğitim Bakanlığı yapmış birisinin, “Kaşağı’yı” bilmemesi mümkün mü?
Ya da hiç duymadı mı?
Evet Sn. Kemal Dürüst’ten söz ediyorum.
Öğretmen olduğu dönemlerde, adil, sevecen, merhametli, nazik, manevi değerlere saygılı ve yardım sever olan Kemal Dürüst’ten.
Artık, söylediklerini ve yaptıklarını kendisine yakıştıramadığım, eski halinden eser kalmayan Kemal Dürüst’ten.
O dönemlerin öğretmen Kemal Dürüst’ünün ağzından asla
"Ben dünya kadar doktor biliyorum, her gece hastaneden kasa kasa ilaçları kliniklerine götürüyorlar. Elimde resimler var” gibi talihsiz bir cümle duymazdınız.
Hele ki kendisine yönelik iddialara ve dedikodulara yanıt verirken.
Ne yapardı?
Hem kendisine yöneltilen “bir üniversitenin ortağıdır ve bir süt tankeri var” iddialarına, belge ile yanıt verirdi.
Hem de iddia ettiği gibi elinde doktorların ilaç çaldığına dair resimler varsa, derhal bunları gerekli mercilere verip suç duyurusunda bulunurdu.
Hele ki, kendisi de bu hükümetin bir bakanıyken.
Olmadı Sn Dürüst.
Yakışmadı.
Bu söylemle sadece bir camiaya leke sürmekle kalmadınız, aynı zamanda kendinizi de, Sağlık Bakanınızı da, hükümetinizi de ihbar etmiş oldunuz.
Söyledikleriniz doğruysa, bazı doktorlar böyle bir gaflete düşmüşse, “Ben, suç işlendiğini gördüm, duydum, hatta belgeledim ama günü gelince kullanırım” diyerek arşivinize sakladınız.
Yani devlete ve millete zarar verilmesine ortak oldunuz.
Yok eğer söyledikleriniz doğru değilse, inanca, güvence ve bir camiaya zarar verdiniz.
Her halukarda suç işlediniz.
Oturduğunuz koltuğa yakışmayan şey yaptınız.
Diğer yandan, Sağlık Bakanınıza “gaflet içerisinde uyuyor ve bakanlığının bünyesinde neler olup bittiğinden haberi yok” demiş oldunuz.
Tabi ki elinizdeki verileri paylaşmamakla hükümetinizin başka bir üyesi Sağlık Bakanına, dolayısıyla hükümetinize ihanet ettiniz.
En önemlisi, temsil ettiğiniz hükümetin başarısızlığını ilan ettiniz.
“Biz hükümet olarak, hangi arsanın kime verileceğiyle uğraşırken devlet soyuluyor ve benden başka kimsenin haberi yok. Ben de göz yumuyorum” dediniz.
Bu yaptığınız ne hoş görülecek ne de görmezden gelinecek bir şey değil.
O yüzden bir vatandaş olarak hem elinizdeki isimleri ve belgeleri açıklayıp yasl süreci başlatmanızı, hem d bizlere yaptığınız bu ihanetten dolayı hükümet olarak istifa etmenizi bekliyorum.
Öyle “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” mantığı ile, ya da çocukça, “ama onlar da yapıyor” mızmızlığıyla hükümet edilmez.
Ya hükümet olun ya da gereğini yapın diyemiyorum çünkü, bu saatten, bunca olan bitenden sonra hükümet edebilme ihtimalinizin olduğunu düşünmüyorum.
Artık hükümet olmak için elinizden bir şey gelebileceğine inanmıyorum.
O yüzden ayağınızdan geleni yapın ve gidin artık Sn. Bakan.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.