24 Kasım 2024
  • Lefkoşa12°C
  • Mağusa12°C
  • Girne14°C
  • Güzelyurt11°C
  • İskele12°C
  • İstanbul6°C
  • Ankara0°C

KALKIŞMA (2)

Arif Alasya

27 Temmuz 2016 Çarşamba 08:10

1993 yılında rahmetli Uğur Mumcu bir kehanette bulunmuştu. ‘’Tarikat ve cemaatlere alınan çocuklar,30 yıl sonra General v.s olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar’’
AKP’nin yürüdüğü yolda sanki da Özal’ın dediği gibi dört eğilimin temsilcileri gibi görünen isimler vardı. Birlikte yola çıktığı arkadaşları ile Tayyip bey birer birer yollarını ya ayırdı ya da onları pasifleştirdi. İlk önce Abdüllatif Şener ile yollarını ayırdı. Ardından Abdullah Gül’ü emanetçi konumuna getirerek pasifsize etti. En sert ceviz Bülent Arınç çıktı. Uzun süre direndi ama sonunda Erbakan’dan MSP’nin bir numarası olan Numan Kurtuluşu AKP’li yaparak, üstelik genel başkan yardımcısı yaparak parti içinde Bülent Arınç’a alternatif yarattı.
Büyük şehir belediye başkanlığı döneminde yarattığı kadro ile yoluna çok uzun bir süre devam etti onların önüne 3 dönem seçilme kuralını koyarak onlardan maksimum istifade etti ve onları büyük ölçüde kırmadan köşelerine yolladı. Kendisi da ayni sınırlamanın içinde olduğu halde kendisini Cumhurbaşkanı yaparak politikaya devamını sağladı.
Uzun bir müddettir Türkiye gündeminde Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi tartışılmaktadır.
Yıllar boyu Eğitimde, Yargıda, Orduda, Emniyette ve devlette birlikte örgütlenen AKP ve Gülen cemaati yollarını ayırıncaya kadar birbirlerine arka çıkmışlardır. Bu konuda Tayyip bey da dahil bir sürü Bakan, Milletvekili ve Belediye başkanının beyanatını örnekleyebiliriz.
Ne gariptir ki şimdi ayni insanlar Fettullah Gülen’i hain ve cemaatini da terör örgütü olarak suçlamaktadırlar. Överken yaptıkları tahkiye miydi?
Sözde darbe veya literatürümüze yeni giren kalkışma öncesi AKP ciddi bir çalışma yaparak bütün kadrolardaki Gülen yandaşlarını fişlemiştir.( Yargıda, Emniyette ve Orduda Gülen yapılanmasını tespit için savcı Okan Bato görevlendirilmiştir )Zaten bir anda Kalkışma yaptığı iddia edilen ordu dışında onbinlerce sivil tutuklanmaz.15 Üniversite,87 yurt  ve 934 özel okul kapatılmazdı. Cemaatin sermaye grupları bir anda tespit edilmezdi.
Son zamanlarda meydanlarda toplanan halk ve direniş yapan kesimler RABİA selamı vermektedirler. Darbeyi önlemek için meydanlara toplanan halk da bu selamı vermekteydi. Bu duruş da bu olayların önceden varsayıldığının göstergesidir.
Rabia selamı zafer işaretinin yerine doğmuş bir selamdır. Mısır’da Rabia tül adviye meydanında MURSİ taraftarları zafer işareti yerine bu selamı vermişlerdir. Artık bu selam, işaret Arap dünyasında yeni zafer işaretidir.
Mısır dışında bu selam Türkiye’de de kullanılır oldu. O dönemde Başbakan olan Erdoğan Bursa mitinginde bu selamı vererek Arap basınında gündem oldu. Ardında Veysek Eroğlu Muğla’da katıldığı bir temel atma töreninde bu selamı verdi. Emre Belezoğlu ve Rizesporlu Sercan Kaya da sahalarda bu selamı vermeye başladı.
Bunları alt alta koyarsak şu sonuçlara ulaşabiliriz.
1-      15 Temmuz günü olanlar daha önceden bir şekilde biliniyordu ve gereken hazırlık yapılmıştı hatta meydanlarda verilecek işarete kadar.
2-      Olay tamamen iki İslamcı tarafın çatışmasıdır.
3-      Bu yolda sağlanan zafer ile anayasa değiştirilip başkanlık seçimine ciddi bir adım atılmıştır.
4-      Artık laik Türkiye Cumhuriyeti tüm ülkelerce tartışılır duruma gelecektir.
Meydanlarda toplanan ve idam kararının geri getirilmesini isteyen halka Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘’İdam cezası önüme gelirse imzalarım’’diyerek onları cesaretlendirmiştir.’’Kefenimizle meydanlardayız’’diyerek cesaretlendirmiştir. TV ekranlarına çıkan sarıklı hocaların ‘’Biz Tayyip beye yeni anayasamızı verdik, Kurandır’’diyenlere geçit verilirken yandaş bir TV’de konuk olan ve profesörü ara verip yayından çıkarmak durumun vahametini ortaya koymaktadır.
Bekleyip göreceğiz…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.