22 Ekim 2024
  • Lefkoşa22°C
  • Mağusa22°C
  • Girne23°C
  • Güzelyurt20°C
  • İskele22°C
  • İstanbul17°C
  • Ankara16°C

KALKIŞMA…

Arif Alasya

25 Temmuz 2016 Pazartesi 08:15

Literatürümüze 15 Temmuz 2016 akşamı geçen bir kelime.
O akşam meydana gelen olayları ‘’Darbe, Devrim veya İhtilal’’gibi sözcüklerle ifade edemeyecekleri için böyle bir terim kullanmayı tercih etti AKP’liler ve Cumhurbaşkanı.
Bu konuda şöyle bir senaryo yazabiliriz.
Aradan günler geçince daha iyi anlaşılır duruma geldi ki bu Türkiye toprakları içinde Türkiye üzerinde mutlak egemenlik sağlamak için mücadele eden iki dini cemaatin kavgasıdır.
Maalesef Türkiye halkı da bu oyuna alet edilmiştir. Görünen o ki kendilerini Suni islam’ın tek temsilcisi ilan eden Tayyip Erdoğan’ın AKP’si mücadele ettiği Fettullah Gülen cemaatine karşı egemen olmuş ve hatta bu cemaati terör örgütü ilan etmiştir.
Bu günlere nasıl gelindi:
Her darbe sonrası hiçbir darbecinin dokunmadığı Erbakan hocanın MSP’si büyüyerek ciddi bir oy potansiyeline sahip olmuştur. Ancak Türkiye MSP’nin ortaya koyduğu ‘’Milli görüş’’felsefesine karşıdır. Bunun bilincine varan cemaatlerin temsilcileri bir grup olarak MSP’den ayrılarak AKP’yi kurarlar. Başlıca isimler İstanbul belediye başkanlığı döneminde sansasyonel işler yapan liderlik vasfına sahip Tayyip Erdoğan,Abdullah Gül,Abdüllatif Şener,Bülent Arınç gibi MSP’nin önde gelen isimleri cemaatlerin büyük bir kısmını yanlarına alarak AKP’yi kurarlar.Bu kuruluşa en büyük desteği Fettullah Gülen vermektedir.Bu nedenle AKP içinde ayrıcalıklıdır ve o dönemde Fettullah hocaya her saldıran haindir.
Yapılan seçimlerde bu büyüklük MSP’den kendisini cemaatler vasıtası ile ayrıştırmayı bilmiş, Türkiye’de solun, sağın ve milliyetçi hükümetlerin kötü yönetimler nedeniyle tek başına iktidarı yakalayacak bir oy potansiyeline sahip olmuştur.
Buraya kadar her şey yolunda gitmiştir. Kemal Derviş’in Türkiye’ye getirdiği ekonomik model kendisinin de içinde bulunduğu hükümetlerce uygulanamaması en büyük şanssızlığıdır.Halbuki AKP kazandığı seçim zaferinden sonra Ekonominin başına getirdiği Ali Babacan Kemal Derviş’in getirdiği programı aynen uygulayacağını alenen ilan etmiştir.O dönemde Maliye bakanı ilan edilen Kemal Unakıtan ‘’Hiçbir bakanlık benden kendisine bütçeden ayrılan paranın bir kuruş fazlasını istemesin’’felsefesini sonuna kadar uygulamış ve ekonomide rahatlama meydana getirmiştir.Enflasyon böylece müşterek bir çaba ile makul seviyelere indirilmiştir.
Bütün bunlar yaşanırken Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’nin önde gelen bakan milletvekili ve belediye başkanları hep Fettullah Gülen’e methiyeler düzmekte onun için bir laf sarf edeni suçlamaktadırlar. Her seçimde Gülen cemaatinden adaylar gösterilmekte ve seçim kazanılmaktadır(Hepimizin tanıdığı Hakan Şükür gibi)
Yavaş yavaş Tayyip Bey ile Fettullah hoca’nın arası parti içi egemenlik sürtüşmesi ile açılmaya başlamıştır. Bunu Tayyip bey ile Hakan Şükür arasındaki gerginlikten de anlayabiliriz.
Ancak bu arada Genel Kurmayın Gülen aleyhine yürüttüğü hareketi da Tayyip bey benimsememektedir. Bir gerekçe ile Ergenekon ve Balyoz davaları ile Askerde bir fırtına estirmiş ve Generalleri, Albayları ordudan uzaklaştırıp hapse atmıştır.(O günlerde hapse giren askerler bizim tek suçumuz ‘’Atatürkçü’’olmamız diyorlardı).Bir noktada bu Askerde yapılan bir operasyon olarak gelişti.Nitekim Genel Kurmay başkanı o kalkışma gecesinde namazımı kılıp çayımı içiyordum diye ifade vermiştir.
Devam edecek.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.