İŞTE BU…

Son zamanlarda Atatürk Stadında gördüğüm en büyük kalabalık, coşkulu taraftarlar, tam altı gol, bir o kadar da kale önü mücadelelerde kurtarılan veya kaçırılan gol fırsatları ve penaltı vuruşu.

Daha ne olsun yani…

Karşılaşmaya hızlı başlayan ve Yenicami savunmasının hataları ile golü de bulan MTG, tempoyu düşürünce, Yenicami kalan dakikalarda önce beraberliği sağladı, sonra da farkı üçe çıkardı.

Emin ve Yasin, savunmanın göbeğinde çok hata yaptılar. Orta sahada Ünal, Hascan, Tansel ve Mehmet Altın da top kaptırınca, MTG özellikle sağ kanattan Yasin ve Halil ile taşıdıkları toplarla tehlikeli geldiler. Golü yedikten sonra toparlandılar ve özellikle John’un hızla rakiplerini geçmesi sayesinde golleri peş peşe atma başarısını gösterdiler.

Kenneth de topla fazla oynamasa ve John’u topla buluşturmasını başarabilse, ama en önemlisi, ikinci yarının hemen başlarında skor 3-1 iken kazandıkları ikinci penaltı vuruşunu John dışarı atmasa, maç orada kopmuş olacaktı.

John, gerçekten bizim ligin üstünde kaliteye sahip harika bir gol adamı. Sadece gol atmasıyla değil; hızı, tekniği, adam geçmedeki ustalığı ve gol vuruşları ile kendini hemen belli ediyor ama belli ki penaltı vuruşlarında başarılı değil. Bunu daha önce de yapmıştı. Varsayım üzerine konuşmak doğru değil ama ilk penaltıyı atan Mehmet Altın ikinciyi de kullansaydı, maç 49 da kopacaktı.

MTG, kalabalık taraftarı önünde Lefkoşa’dan üç puanla ve lider dönebilirdi ama Yenicami kalecisi Ercan öylesine iki güzel kurtarış yaptı ki, inanılmaz. Dinopeter ve Ebim Peter’in ilk yarıda köşeye giden vuruşlarını tokatlayarak çıkaran Ercan, MTG’nü durduran isim oldu.

MTG de, Yenicami gibi çok iyi forvet oyuncularına sahip. Dinopeter ile Ebim Peter de, hatta ikinci yarıda oyuna giren Sadık da fizik güçleri yüksek, teknik ve hızlı futbolcular. Dün günlerinde olmasalar da Uğur ve Halil de yetenekli golcüler. Halil, pek oyunda görülmese de, ilk yarıda sağ kanadı çok iyi kullandı. Ancak bu üç forvet oyuncusundan formayı kapabilmesi için çok çalışması gerekiyor.

Her konuda müthiş güzel bir maç izledik, ancak protokol açısından ve kalabalık taraftarları stada alma açısından sınıfta kaldık. Maçın 30. Dakikası oynanırken bile stada taraftarlar giriyordu. Stadın tüm kapılarından seyircileri içeri almak çok mu zordu?

Protokol tribününde Cumhurbaşkanı, Başbakan, Ana Muhalefet Partisi Başkanı, milletvekilleri vardı ama bir sürü de sporla alakası olmayan insanlar oturuyordu.

Basın tribünü ise tam bir keşmekeş içinde idi. Spor Yazarları oturacak yer bulamadılar, çünkü hakemlerden-antrenörlere, eş-dosttan-kulüp yöneticilerine kadar herkes basın tribününde idi.