23 Kasım 2024
  • Lefkoşa21°C
  • Mağusa20°C
  • Girne21°C
  • Güzelyurt19°C
  • İskele20°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara17°C

İLK GÜNÜN HİKAYESİ…

Kıvanç BUHARA

24 Mart 2016 Perşembe 15:44

1979 yılının Aralık ayı…

Geçitkale Sağlık Merkezine atanmıştım…

Yağmurlu, soğuk bir kış günüydü…

Üç beş parça eşyamızı toplayıp eski bir kamyonetle Geçitkale’deki doktor lojmanına yerleşmek üzere Mağusa’dan yola koyulduk…

Gideceğim yerde hiç kimseyi tanımıyordum…

Bildiğim tek şey, eski Lefkonuk’a Güneyden Köfünyeliler yerleşmişlerdi!

Köfünye’nin yeni adı Geçitkale idi…

Böylelikle Lefkonuk’un yeni adı da Geçitkale oldu…

Eski kamyonet, eksozundan kara dumanlar çıkararak lojmanın önünde durdu…

Kapı kilitliydi…

Gelişimizi gören komşular yardıma koşmuşlardı!

İçlerinden genç bir delikanlı, “ anahtar belediyededir, hemen alıp geleyim” diyerek ok gibi fırladı…

Beş dakika geçmeden geri geldi, “ aha getirdim” diyerek anahtarı uzattı…

Toplananlar meraklı bakışlarla bizi gözetliyorlardı…

Biraz uzaktaki kerpiç evin köşesinde bekleşen birkaç kadın, eğilerek birbirlerinin kulaklarına bir şeyler mırıldanıyordu!

Belli ki hakkımızda yorum yapıyorlardı…

***

Lojmanın kapısı açılınca, bizim de gözlerimiz fal taşı gibi açıldı…

Girişte bulunan sündürme ve hemen onun yanındaki büyük salon ufak tahta parçacıklarıyla doluydu…

Her tarafta tahta tozu ve yonga vardı…

Sanki lojman dülger atölyesi olarak kullanılmıştı!

İçeri dalan komşulara sordum…

“ Bu pislik ne hanımlar?”

Hanımlar suskun!

Eşim hiddetlendi…

“ İnsan bir temizler çıkarken, bu pislik de ne?”

Komşu hanımlardan biri biraz öfkeli, “ - Giden doktor bey bütün gece bu odada kiliseden aldığı oymalardan kök ayna ve sandık yapardı!” dedi…

Lojmanın hemen yanında bulunan duvarlarla çevrili bir kilise vardı…

Sonradan öğrendim, çok meşhur ve Kıbrıs’ın en eski kiliselerinden Arhangelo kilisesiymiş…

Komşuların da yardımı ile ev temizlendi, her taraf yıkandı…

Sonra eşyalarımızı yerleştirdik…

Komşular geç vakit, “ Allah rahatlık versin, tekrar hoş geldiniz!” diyerek evlerine gittiler…

Eşim bütün gece söylendi durdu…

Zaten buralara gelmeyi hiç istemezdi…

***

Sabah olunca kiliseyi  merak ettim…

Yıkık ve açık duran dış kapıdan avluya girdim…

Bakımsız ve avlusunda bulunan birkaç incir ve portakal ağacı kurumak üzereydiler…

Gövdeleri küçük karavolli (*) doluydu…

Kilisenin içine girince şaşkınlık ve hayretten dona kaldım…

Her şey sökülmüş, çalınmıştı…

Freskler sökülmeye çalışılmıştı…

Kocaman avizeler yerlerinde yoktu!

Savaş sonrası, tarihi eser niteliğindeki kiliseleri bile koruyamadık!

Geçitkale’deki ilk günüm böyle başladı…

Sonunu mutlaka yazacağım!

(*) Salyangoz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.