İKİNCİ TURDA “İKİNCİ ADAY” KAZANACAK!

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birinci turdan kazanmak hayal ötesidir. Kim ki bunu hayal eder, ona tatlı rüyalar dilemek gerekir. Uyanmadan devam etsin. Bu denli hayal kurmaya meraklı adaylara sakın ola inanıp güvenmeyin. Gözünün önünü göremeyen biri, geleceği hiç göremez. Birinci turdan kimsenin kazanması, ülkede mevcut oyların dağılımı düşünüldüğünde mümkün görünmediğinden herkesin ikinci tura hazırlanması gerekiyor. Acaba hazırlanmalı mı? Bence gereksiz. Mevcut aday ile rakipleri önümüzdeki dört ay boyunca kıyasıya yarışacaklar. Eteklerdeki taşları ortaya dökecekler. Neler tartışılacak dersiniz? Kıbrıs Sorununu kimin çözebileceği mi? Asla inanmayınız. Bu konuda maalesef elimiz kolumuz bağlıdır. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi, Avrupa Birliği, Mısır, İsrail ve daha niceleri bu meselede baş aktörler kadar etkilidirler. Yani “biz” çok istesek bile sonuç, Annan Planı’ndaki sonucun pek de farklısı olmayacak. Bu yüzden 1968 yılından beri söylenen “ballı” sözlere ve içi AFYON dolu vaatlere sakın ola inanmayalım. Bu sorunun çözülmesini istemeyen hemen hemen yok gibi. Nasıl çözülebileceği de belli. 1968’den günümüze sunulan planlar benzeri bir planla çözülecek çözülecekse. Yani “Bir çakıl taşı vermezüüüük”çüler, yine “kahramanlığa” soyunacaklar ve daha önce verilmesi teklif edilen her yeri yine teklif edecekler. Rum kabul ederse de “bal” gibi verecekler. Herkes şimdiden adayını belirlemiş durumdadır. Kararsız olan var mı? Zannetmiyorum ama sandığa gitmeyecek ve azımsanmayacak oranda olan seçmen dışında “devşirilecek” insan yok gibi. Birinci tur sonucunda mevcut Cumhurbaşkanı, kullanılan oyların çoğunu alacağa benziyor. Bu yüzden, ikinci turda sandıktan Cumhurbaşkanı olarak çıkacak olan “birinci turun ikincisi” aday, tavrını iyi belirlemelidir. İyi de ne yapmalı? Kıbrıs Sorununu kimse kullanamayacağına, kullansa da halkımız artık onlara inanmayacağına göre daha “yakın” ve “çözümlenebilecek” hedeflere odaklanılmalı. İkinci gelmeyi kafasına takanlar bunu çok iyi planlamalı. Örneğin ben nasıl bir başkan seçeceğim? Görevdeki emekli olmadıktan sonra hiçbir “üçlü kararnameye” üçüncü imzayı atmayacak olan adayı seçeceğim. Bakanlar Kuruluna, kanayan toplumsal yara olan her konuda başkanlık yapıp, “trafik sorununu çözünüz”, “yargının sorunlarını gideriniz”, “Türkiye ile ilişkilerinizi “DÜZEYLİ” yürütünüz. Dilenmeyiniz!”, “Şu konudaki yolsuzluğa derhal engel olunuz” ve daha onlarca verebileceğim bu düzlemdeki örneklerle, “kurumlar arası ahengi” sağlayabilecek, halk adına “halk dalkavuklarına” müdahale edebilecek bir adaya oy vereceğim. “Başı dik olmalı” meselesi olmazsa olmazım! Vesayet çağırmamalı. Avuç açmamalı. Talimat almamalı. Çaya, çorbaya, şova, partiye, şovenizme prim vermemeli. İşine odaklanmalı. “Öcü”, “Ham”, “Çakıl taşı” edebiyatı yapmamalı. Park, bahçe, çiçek, böcek, butik, lokanta açılışlarına katılmamalı. Cenaze cenaze dolaşmamalı. Düğün düğün gezmemeli. Hiç mi işin yok? İşine odaklanmalı. Halkın arasında olmanın ve nabzını ölçmenin çok farklı ve etkili yöntemleri var. Polis Genel Müdürü’nü ya da Yüksek Yönetim Denetçisi’ni atarken “adamım-adamın” ayrımına girmeyecek biri olmalı benim oyumu alabilecek olan aday! Kim ne kadar çok “çaput” harcar ve birilerine RANT sağlarsa o adaya asla oy YOK! Ne kadar bildiri bastırıp dağıtırsa ve bunlar da Birinci Sınıf Kuşe Kâğıttan imal ise o adaya kesinlikle oy YOK! Mal varlığını açıklamayan, bu varlığın kaynağını izah demeyen, seçim harcamaları için ayrı bir banka hesabı açıp, gelir ve giderleri çok ayrıntılı bir şekilde gösteremeyen adaya da oy YOK! Evet. İkinci tura kalan ve daha az oy alan “aday” KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı olacak. Şimdiden hayırlısı olsun.