26 Nisan 2024
  • Lefkoşa21°C
  • Mağusa23°C
  • Girne22°C
  • Güzelyurt22°C
  • İskele23°C
  • İstanbul15°C
  • Ankara21°C

HUŞ BEHRAM

Ali Can

01 Şubat 2017 Çarşamba 19:01

Konu ortada, isim filan açıklanmıyor olsa dahi bilen biliyor. Ben de bu etik kaosa bulaşmamak için isim vermeyeceğim. Yazının başlığı da bir isim değil atıftır. Huş ağaçlarına ve Pers mitolojisine bir atıf. Zerdüştlüğe bir atıf. Huş olmak bakımından barışa, adalete, sevgiye ve genellikle kadınlığa, Behram olmak bakımından yüceliğe, zafere, saldırganlığa, erkeğe ve ateşe...

***

İki çocuk... Erkek çocuk... Cinsel istismara uğradığını söylüyor ve Behram'ı tarif ediyor. Üstelik para karşılığında. Huş burada huşu iken huşunete dönüyor. Tevazu yerini Behram'ın ateşine ve kabalığına bırakıyor. Kadın, erkeğe...

***

Biz bu olayı ilk önce sosyal medyadan Behram'ın yakın bir arkadaşı aracılığıyla duyuyoruz ve duyduğumuz şeyin mahiyeti üzerine epeyce düşünüyoruz. Sonrasında işler bir saflaşmaya gidiyor. Öncelikle tartışılan şeyler ifşa ve yargı süreci. Kimisi diyor ki suç sabit değil ve yapılan ifşa böylelikle adil değil, ki tarihte örnekleri var. Kimisi de diyor ki, biz ifşa edene güveniyoruz, iddia doğrudur.

***

Kimisi de diyor ki ifşa eden olayı nereden biliyor? Madem olayı biliyor neden polise gitmedi? Şüphelinin kaçmasına neden müsade etti?

***

İfşa eden de bunun vicdan azabını yaşadığını ifade ediyor. Teslim olma sözü veren şüphelinin her gün psikolog görmek için avukata danıştığını, bunun mümkün olamayacağını anladığında da kaçtığını belirtiyor. İfşa nedeni olarak da durumun bilinmesi gerektiğini ve şüphelinin gittiği yerde bununla yüzleşmesi gerektiğini söylüyor.

***

Yani suç şüphelinin itirafı üzerinden ortaya çıkıyor.

Burada not düşmek lazım. Çocuklar göçmen ailelerin çocukları ve sadece K.K.T.C. vatandaşı... Yani ancak kuzeyde dava okunabilinir ve kuzeyde gıyabında yargılama yok. Yani şüphelinin burada olması lazım. Gıyabında yargılama olsa dahi, kuzey uluslararası platformlarda tanınmadığı için dava sürecinin suçlu iadesi anlamında muhtemelen hiçbir ülkede geçerliliği yok. Yani Behram aynı kudsiyetlerde geçtiği gibi yedinci varoluşunda bir kuşa dönüşmüştür. Ateşin kuşu... Kuş olup gitmiştir.

***

Bir tartışmada ifşanın tam yapılmadığına ve şüphelinin korunduğuna dair. Grupçuluk hatta ırkçılık üzerinden bir eleştiri. Sözgelimi şüpheli bir göçmen olsa idi doğduğu yerden tutun da, diyelim ki Hatay, yaptığı işe kadar bir çok şey ortaya dökülecekti. Mesela İbrahim Elisopalı gibi. İbrahim Elisopalı 15 yaşında bir çocuktu ve 5 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz etti iddiası ile tutuklanmıştı. Geçtiğimiz yıl Haziran ayında Lefkoşa'da gerçekleşen olay ortaya çıktığında İbrahim yaşadığı mahalle ve esas memleketine kadar ifşa edilmişti.

***

Bence şunu kabullenin! Bu günkü ifşada sesini çıkartıp linç kültürüne dönüşmesin diye sıkıntı çeken birçok kişi İbrahim Elisopalı için o gün sesini çıkartmadı. Herkes huşunet içinde şüpheliye saldırıyordu şimdi ise bir huşu hakim...

***

Ben kabul ediyorum. Hepimizde var bu. Az biraz. Grupçuyuz ve bazen estetize ediyoruz. Behram, Huş oluyor ve eşcinsel kimliğinden ötürü vardığımız yargıların dünyasında, iki erkek çocuğunun penisini ağzına alıyor. (Bir söylenti istismarın böyle gerçekleştiği üzerine.) Böyle bir istismar biçimi, özellikle erkek çocuğun erkekliğine "leke" sürmediği için sanki estetize ediliyor. Sanki tam burada eşcinsellere dönük çarptırılmış bir pozitif ayrımcılık ve huşu hakim oluyor. Fakat durum böyle değil! Behram aslında hep Behram ve para karşılığında bu iki çocuğu yarıştırırcasına kendisine oral seks yaptırıyor. Huş, huşunet oluyor, kaba ve erkeksi...

***

"Negatif, karanlıkta ışığa tutulduğu zaman, kendisini ifşa eder." demiş bir keresinde Behram. Ve devam etmiş "Görüntü tersine çevrilir. Kendinizi karanlıkta tutmayı seçebilirsiniz. Bu durumda, negatifsinizdir. Işık olmaksızın neye dönüşeceği ne hale geleceği belirsiz bir seçeneği terk ederek, var olursunuz."*

***

Şimdi anladınız mı? Kim kimi ifşa etmiş? Huş, Behram'ı ifşa etmiş! Şüpheli kendisini ifşa etmiş. Kendi karanlığından çıkartmak istemiş esas varoluşunu, ışığa tutmak istemiş. Merak etmiş neye dönüşecek diye. İtiraf ettiği arkadaşını ışık olarak seçmiş. Belki bir gün sizde karanlık bir varlığın ışığı seçileceksiniz. O yüzden soralım kendimize: ışık mı, yoksa ışığa kendini tutan karanlık mı kendini ifşa eder?

***

Bir kaç gündür bu konular yüzünden canım çok sıkkındı. Ne düşüneceğimi bilmiyordum. Biraz araştırıp, biraz olayın içine girdikçe birşeyleri anlayabildim. Bana kalırsa, ortada adaleti sekteye uğratacak yahut bir linç kültürü yaratacak ifşa var ise bunun yapan Behram'dır. Behram'ın itirafı bir şekilde ifşadır. Çünkü Behram biliyordu ki bu itiraf orada kalmayacak. O tetik çekilince, o iğne düşecek ve kurşun çıkacak.

***

Rivayete göre bir gün Sartre'ın bir öğrencisi sokulup yanına sorar: "Annem evde hasta, muhtaç sizce askere mi yazılmalıyım yoksa evde mi kalmalıyım?" diye. Sartre'ın cevabı nettir. "Bu soruyu bana sormakla zaten sen soruya cevap vermiş bulunuyorsun, yoksa başkasına sorardın."

 

Behram bir çoğumuzun tanıdığı o arkadaşına itirafı yaparken zaten ifşasını gerçekleştirdi. Bu yüzden bırakın Huş, şanıyla Behram olsun, yüzleşsin, neye dönüştüğünü görsün. Huşu'nun yerini huşunet alsın! Belki o zaman dönüp teslim olacaktır. Belki o zaman negatifler ışığa tutulup, fotoğraf açığa çıkacaktır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.