24 Kasım 2024
  • Lefkoşa15°C
  • Mağusa13°C
  • Girne17°C
  • Güzelyurt14°C
  • İskele13°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara3°C

HÜKÜMET PROGRAMI ANLAM YİTİRELİ ÇOK OLDU!

Derviş DOĞAN

27 Nisan 2016 Çarşamba 08:10

Zaman içerisinde hükümet programlarına itibar etmemeyi hep birlikte öğrendik.

Daha doğrusu siyasetin güven vermeyen yapısı,bunu en iyi şekilde öğrenmemizi sağladı.

Malum UBP-DP koalisyon hükümetinin de önceki gün mecliste hükümet programı okundu.

Program mecliste de tartışıldı.

Göründüğü kadarı ile programın maksatı  itibarı ile CTP-UBP koalisyonunun bozulma nedenlerine ışık tutacak nitelikte bir özelliğe sahip olduğu anlaşılıyor.

Zira okunan metnin hükümet programından çok, yani öngörü, plan, program ve uygulanabilir unsurların ortaya çıkartılmasından çok, önceden öngörlen tek taraflı  bir takım düzenlemelerin vedilikle hayata geçirilmesini sağlamak amaçlı ele alıığını görebiliyoruz.

KIB-TEK mesela.

Bunlardan birisi.

Öngörülen, parça parça özelleştirilmesi.

Üretim, iletim ve dağıtımın ayrılması.

Bu model için kamu-özel ortaklığı düşünülüyor.

Oysa bir önceki CTP-UBP hükümetinde bu konu sürüncemede bırakılmıştı.

Zira CTP kanadının KIB-TEK için öngürdüğü plan somut icraata dönüşememişti.

Özerk bir KIB-TEK öngörüsü lafta bırakılmıştı.

Şimdi ise UBP-DP koalisyonunda bu öncelikle ele alınıp sonuçlandırılması hedefleniyor.

Peki kime göre?

Yani burada güdülen amaç ekonomik akılla özdeşleşen bir düşüncenin ürünü müdür?

Kısmen.

Lakin bütünü ile değil.

KIB-TEK için öngörülen model Ankara'nın telkinleri ile ortaya çıkan bir modeldir.

Ve içerisinde tamamen stratejik öngörüler barındırmaktadır.

Gelelim limanlara,

Öngörülen, limanların özel şirketler tarafından işletilmesidir.

Burada anladığım kadarıyla kamu-özel ortaklığı öngörülmüyor.

Limanlarımızın mevcut yapısına bakınca buralarda ciddi bir yatırım ihtiyacının olduğu görülüyor.

Yıllardır devletin limanlara yaklaşımını da biliyoruz.

Buralarda yeterli yatırımlar yapılmıyor veyahut yapılamıyordu.

Hoş mevcut durumda da limanlarda birtakım hizmetlerin özel şirketler tarafından verildiğini biliyoruz.

Dolayısı ile limanlarn doğru bir zeminde ele alınıp adil bir sistem içerisinde özelleştirilmeleri sağlanırsa ne ala.

Ama yok, bugüne kadar yapıldığı gibi özelleştirme ve/veyahut uzun süreli kira ile devirleri sağlanan kurumlarda olduğu gibi maksat birlerinin büyük paralar kazanmasına yönelik çabalarsa, ki bu olasılık maalesef yüksek, işte o zaman yandık.

Ve telekominikasyon.

Öngörülen kamu-özel ortaklığı.

Açıkçası bu haliyle telekominikasyon idaresinden verim alındığını söylemek doğru olmaz.

Telekominikasyon hizmetleri an itibarı ile çağdaş bir yapıya sahip değil.

Tabi ki bu yapının iyleştirilmesi şart.

Devletin böyle bir imkanı yok.

O zaman ne yapılacak?

Dünyadaki örneklerine bakılacak.

Kamu-özel ortaklığı bu kurumun önünü açabilecek nitelikleri bünyesinde toplayabilir.

Yani doğru ve şaibe kaldırmayacak, tartışmalı olmayacak şekilde düzenlenen özelleştirmelerden korkmamak gerektiğini düşünenlerdenim.

Ve yurtaşlık konusu.

Öngörülen, Ankara'nın öngördüğünün aynısı.

Şu kadar vatandaş yapın telkini.

Bunu doğru bulmuyorum.

Bu ülkede gerçekten vatandaşlık hakkı elde eden bireylerin vatandaş olmaları elbette sağlanmalı.

Buna kimse zaten birşey demiyor.

Lakin biliyoruz ki ülkede bu uygulama hiçbir zaman doğru zeminde ele alınmadı.

Yıllarca oy için vatandaşlık verildi.

Hatıra gönüle vatandaşlık verildi.

Karalama kağıtına yazılan ve ele tutuşturulan 2 satırın hükmüne vatandaşlık verildi.

Türkiye'nin zor koşullarında  askerlik hizmetini yerine getirmek istmeyen bazı açıkgözler  de burada 1 gecede vatandaş yapılıp askerlk hizmetlerini mücahit olarak yapılmaları sağlandı.

Tabi bu arada gerçekten hakkı olan insanlar da vatandaş yapılmadı.

Şimdi bütün bunların üzerine şu şu kadar insana yurttaşlık verin telkini hangi maksatı güder?

Buna bakmak lazım.

Çok açık ifade etmek gerekirse böylesi bir girişim Kıbrıs sorununa olumsuz yansıyacak bir hamledir.

Ve bu biliniyor.

Bilinçli yapılıyor.

Dolayısı ile böylesi bir uygulamanın icrası gerekleşecek olursa ki ben çok zor görüyorum, müzakere sürecinde ciddi sıkıntılar yaşanacak.

Ve hatta sürecin sekteye uğrama ihtimali kuvvetle muhtemel olacak.

Peki sadece bu kadar mı?

Değil elbet.

İçe dönük beklentiler de var.

Oy bunlardan birisi.

Demografik yapının değiştirilmesine güçlü katkı yapmak da güdülen amaçlardan birisi.

Düşünün ki UBP-DP koalisyon hükümeti 35 bin civarı bir yurttaşlığa onay verdiler.

Sizce  yurttaşlık hakkı kazanan ve yurttaş olan seçme ve seçilme hakkı elde eden bu insanlar, yurttaşlık için kriterler getiren ve onlara göre yurttaş olma süreçlerini olumsuz etkilediklerini düşündükleri partilere mi oy verecekler? Yoksa onlara yeniden yurttaş olma imkanı yaratacak partileri mi destekleycekler?

Cevap çok net.

Onlara bu imkanı cömertçe verecek partilere oy verecekler.

Demografik yapı biraz daha değişecek.

İrade bütünü ile konum değiştirecek.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.