HÜKÜMET ETME…MUKTEDİR OLMA..
Arif Alasya
13 Nisan 2016 Çarşamba 08:10
Hükümet etme ve muktedir olma farklı farklı anlam ifade etseler de ancak muktedir olabilenler hükümet edebilmektedir. Eğer muktedir olamazlarsa hükümet de olamazlar olsa olsa yönetilenler veya bireysel ve çevresel çıkarlar için orda olurlar ve yönetilmeyi allayıp pullayıp Hükmetme olarak satarlar.
Daha önce de yazmıştım, halkımız 41 yıldır sandığa giderken bizleri yönetmek için irademizi kullandığımızı zannederken gerçekte sadece yönetilenleri seçerek bu noktaya geldik.
Kıbrıs’ın kuzeyinde hükümet olabilmemin yolu ülkeyi ne kadar iyi yönettiğiniz, yönetebileceğiniz değildir. Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve bil umum çıkarlarını savunacak ve uygulamaya koyacak taahhütleriniz ile ilgilidir.
Seçilebilmeniz için ortaya koyacağınız tüm vaatler seçildikten sonra tümü biat konumuna indirgenmektedir. Zaten bu nedenle 41 yıldır ekonomik ve sosyal kalkınma adına konan paketler tam tersi Kıbrıslının Türkiye’nin çıkarları lehine tükenişe sebep olmuş ve olmaya devam etmektedir.
KKTC’de hem seçim sonuçları hem de hükümet olmanın koşulları hep biat etmekten geçmektedir. Eskiden sadece tamam demek yeterli olduğu halde artık bu konuda yazılı taahhütname istenmekte hem de her ay bu taahhüt istenmektedir.
İşte hükümet değişikliklerinin da temelinde yatan bunlardır.
Kabul etme veya nazlanma noktasına gelen hükümet bozulmakta yerine kayıtsız şartsız uygulayacak olanlar hükümet olmaktadır.
Vatandaşın canı çok çok yanarsa ilk seçimde hükümette olanları muhalefete itmekte ve de sizin acılarınızı dindireceğiz diyenleri hükümete getirmektedir.41 yıldır bu kısır döngü içinde oynanan hükümetçilik oyunu bir türlü seçmen tarafından bozulamamaktadır.
Bozulamamanın en büyük nedeni hükümet dönemlerinde bu partilerin devletteki yapılanmalarının yanında sendika ve sivil toplum örgütlerinde hükümet etme gücü ile yarattıklar egemenliktir.
Bu yapılaşmanın yıkılması pek de mümkün görünmemektedir.Ancak2013 yılından başlayarak seçmen profilinde ciddi değişimleri olduğunu artık bilmeyen yoktur. Siyasilere güven yerlerde sürünmektedir. Siyasilerin güvenilirliğinin yerlerde oluşunu sağlayan nedenleri yukarıda yeterince anlattım.
Siyasilere güvenin son kırıntılarını da CTP-UBP hükümeti ile yerle bir etmişlerdir.
Bu yok ediş süresince önce geliştirilen bir projeyi da bizim hükümetleri yönetenler ihmal etmemişlerdir. Bu konuda da hayli başarılıdırlar. Toparlanıyoruz hareketi ile başlayıp, Cumhurbaşkanlığı seçimi süresince sürdürülen bu çalışma başarıya ulaşıp iktidara talip yeni bir parti oluşumuna kadar uzanmıştır. Bu partinin üç temel davranış ilkesi vardır
1- Temiz toplum temiz siyaset.: Bu başlık altında 2013 seçimlerinde vatandaşa ya karma oy kullanın ya da denize gidin önerisini yapmıştır.
2- Partileşme sürecinde etliye sütlüye karışmayan beyanlarla yapacakları konusunda seçmeni meraka sürüklemek. Gerek Kıbrıs konusunda gerek ekonomik ve sosyal konularda hep söylemleri muğlâk ve yuvarlaktır.
3- Eski siyasiler güven yoktur deyimini kuvvetlendirecek bir söylemle ‘’eski siyasetçileri partimize almayız’’diyerek halkı maniple etmektir.
Acaba bundan önceki seçimlerde seçmeni karma oya veya denize gitmeyi öneren bu zihniyet şimdi halkı sandığa gidin çünkü biz varız mı diyecektir?
Bana göre hiçbir çözüm değildir hepsi yönetenlere hizmet edecektir. Kıbrıs’a olası bir çözüm gerçekleşmese de hep yönetilecek olanları seçmekten başka bir şey yapmayacağız..Yani muktedir olamayacağız..
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.