HÜKÜM VERİLMİŞ; KALEM KIRILMIŞ….
Ayşegül Garabli
08 Ağustos 2015 Cumartesi 09:20
Anlaşılan o ki, KIB-TEK'de elden gidiyor. KIB-TEK için hüküm verilmiş; kalem kırılmış. Yoksa, kaos ekibi, yeniden ortaya çıkıp, ortalığı, toz dumana katma girişimi başlatır mıydı hiç? Hep aynı yöntem. Önce karar verilip, kurban seçilir. Sonra, görevlendirilen bir ekip ile dedikodu mekanizmasının düğmesine basılır. Ta ki, seçilen hedef, itibarsızlaştırılana kadar; yalanın ardı arkası kesilmez. Amaç, kitleleri karşı karşıya getirerek kaos yaratmak ve insanlar bir birleri ile uğraşırken de, perde gerisinde iş bitirmek. Aynı filmi, “Sosyal güvenlik(!) Yasası” geçirilirken de seyrettik. KTHY kapatıldığında da. Hepsinde yöntem aynıydı; O yüzden şaşırmadım. Ancak, her seferinde aynı oyuna gelenlere şaşırdım doğrusu. Arkadaş, yaşadıklarımızdan hiç mi ders almayacağız biz? Sosyal Güvenlik Yasası’nın geçeceği dönemde de, öğretmen maaşları konu edilerek, kamuda çalışanlarla öğretmenler karşı karşıya getirilmemiş miydi? Bu iki kitle bir biri ile, toplum da her iki kitle ile uğraşırken ,evlatlarımızı göç ettirecek bu yasa meclisten geçirilip, onaylanmamış mıydı? KTHY kapatılacağında da, bu kurumda çalışanların aldığı ücret konu edilip, kurumun zarar ettiği halkın gözüne sokulmaya başlanmamış mıydı? Hatta KTHY’nın verdiği hizmetlerin kalitesi, bilinçli bir şekilde düşürülüp, rötarlar yaptırılıp, halk bıktırılarak, en değerli öz varlığımız itibarsızlaştırılmamış mıydı? Politika hep aynı politika; Bilinçli bir şekilde, dedikodu yayarak, kaliteyi düşürerek, hedef seçilen kurum, itibarsızlaştırılır. Bu kuruma karşı olan güveni yok edilir. Sonra da satılır. Hem de yok pahasına. İşte bu yüzden, KTHY’nın kapatılması da, sosyal Güvenlik yasası ile gençlerin göç yollarına düşürülmesi de, Ercan’ın satılması da, kimsenin umurunda olmadı. Hatırlarsanız, aynı senaryo, telekomünikasyon Dairesi için de uygulanmış ve bu kurum itibarsızlaştırıldıktan sonra özel GSM şirketlerine satılmıştı. Devlet özel GSM şirketlerine, kiraya verdiği iletişim alt yapısı için, kira öder hale gelmişti. Şimdi sıra Elektrik Kurumunda. Karar verilmiş; satılacak!!!! O yüzden de , bilindik senaryo devreye konulmalıydı ve konuldu. Bir haftadır, elektrik çalışanlarının aldıkları ücret konu ediliyor. BRT, TAK gibi, yarın satılmaya aday kurumlar bile bunu haber yapabiliyor. Bir takım rakamlar telaffuz ediliyor. Çalışanlar, böylesi bir parayı alıyor mu, almıyor mu, bilmiyorum. Bilme gibi bir çabam da yok zaten. Gündem saptırma oyunlarına ortak olma niyetinde de değilim. Çünkü, konu edilmesi gerekenin, bu değil, tahsil edilemeyen paralar olması gerektiğini, düşünüyorum. Oteller, özel üniversiteler, devlet daireleri, sorumsuzca kullandıkları elektriğin parasını ödemeyip, kurumu zarara uğratacak, ama biz, büyük bir hırsla, doğruluğunu bile soruşturma zahmeti göstermediğimiz, çalışanın ücretini sorgulayacağız. Biz, bizden alınan maktu ücrete, aydınlatma parasına v.s. parasına kızarak, sanki bu ücretler, çalışanların cebine giriyormuş gibi , çalışanın maaşı ile uğraşırken de, KIB-TEK, satılacak. Sonrasında da, “zarar ediyordu” denilerek, zeytin yağı gibi üste çıkılacak. Biz de, işsiz kalmasında, büyük payımız olan, çalışanlar için eylem yapacağız ya da yapacakları eylemlere destek vereceğiz. Sonra susup, işsiz kalanı, kaderi ile baş başa bırakıp, özelleşen kurumlardan, hizmet alamamaktan şikayet edeceğiz. Derken, başka bir kurum seçilecek ve biz onun satılmasına da büyük katkı koyacağız. Sonra bir başkası seçilecek. Daha sonra, farklı bir kurum…. En sonunda bir bakacağız ki, her şey bizden farklılaşmış; biz yurdumuzda farklı kalıp, yabancılaşmışız. Gökyüzündeki, havamız bile satılmış, ama biz hala daha, bizim dışımızdakilerin, aldığı maaşla, ya da özlük hakları ile uğraşıyoruz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.