Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in üzerinde düşünülmek üzere ortaya koyduğu desantralize federasyonun, hiçbir şekilde 1976’dan bu yana müzakere edilen çözüm şeklinin dışına çıkmadığını ve desantralize federasyonun, Anastasiadis’in Kıbrıs sorununa çözüm bulunması konusundaki iradesinin göstergesi olduğunu söyledi.

Simerini gazetesine söyleşi veren Hristodulidis, son müzakere sürecinde birtakım konularda anlaşmazlık çıkması nedeniyle Kıbrıs sorununa çözüm bulunamadığını kaydederken, Anastasiadis’in bu anlaşmazlıklarla ilgili üç net seçeneği bulunduğunu belirtti.

Hristodulidis, bu üç seçeneğe göre ya anlaşmazlıkların çözülmesi için Türk tarafının tezinin kabul edileceğini, ya kabul edilmeyeceği ve çözüme ulaşılamayacağı bilindiği halde aynı tezlerde ısrar edileceğini, ya da temel ilkeler ve değerler zemininden uzaklaşmadan, bu anlaşmazlıkların nasıl aşılabileceği üzerinde düşünüleceğini söyledi.

Habere göre Hristodulidis, kabul edilemez Türk tezlerini, Rum teziymiş gibi savunup haklı çıkarma çalışmalarına son verilmesi gerektiğini kaydederken, Türkiye’nin hiçbir zaman, Rum tarafının kendisine Kıbrıs sorunundaki tezlerini ileri götürme fırsatı vermesini beklemediğini ifade etti.

Anastasiadis’in uzun zamandır, müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesine hazır olduğunu dile getirdiğini belirten Hristodulidis, iyi bir ön hazırlık gerektiğini ve yeni bir başarısızlık lüksünün bulunmadığını söyledi.

Hristodulidis, iyi bir ön hazırlık gerektiği noktasında bazı kişiler tarafından, Rum tarafının müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik yeni ön koşullar koyacağı iddiasının ortaya atıldığını; ancak bizzat BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından, BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan son raporda, yeni bir çaba ve iyi bir ön hazırlık yapılması gerekliliğinin vurgulandığını kaydetti.

Habere göre Hristodulidis, Guterres’in iyi ön hazırlık konusunda, geçici danışman Jane Holle Lute’u görevlendirerek, yeni ön koşullarla ilgili yanıt vermiş olduğunu söyledi.

Lute’un ana hedefinin, özlü müzakerelerin yeniden başlaması için en kısa zamanda referans şartları üzerinde anlaşma sağlanması olduğunu belirten Hristodulidis, Lute’un birtakım görüşmeler gerçekleştirdiğini ve tüm müdahil taraflarla görüşmelerinin tamamlanmasının akabinde, tahminen 15 Aralık’tan sonra adaya geleceğini ve birkaç gün burada kalacağını kaydetti.

Hristodulidis, referans şartlarıyla ilgili anlaşmanın, özlü ve verimli müzakerelerin yeniden başlamasını sağlamasını umduğunu da dile getirdi ve en kritik konunun, güvenlik ve garantiler olduğunu söyledi.

Kıbrıs sorununda ara çözüm konusundaki bir soru üzerine Hristodulidis, böyle bir olasılık konusundaki endişelerin daha önce de dile getirildiğini; ancak hiçbir zaman böyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirterek, “her şey üzerinde anlaşma sağlanmadan hiçbir şeyde anlaşma sağlanmış olmayacağı” görüşünü yineledi.

Kendisine, Türkiye’nin güvenlik, garantiler ve askerin çekilmesi konusunda tutum değiştirdiğine dair herhangi bir gösterge bulunup bulunmadığı da sorulan Hristodulidis, böyle bir bilgi almadıkları; ancak herkesin, Guterres de dahil, Kıbrıs sorununun garantiler, üçüncü ülkeler tarafından müdahale hakkı ve “işgal askeri”nin müdahil olduğu bir çözümün mümkün olmadığını bildiği yanıtını verdi.

Hristodulidis, Lute’un gösterdiği çabaların başarısız olması durumunda, bunun sorumlusunun elbette Rum tarafı olmayacağı iddiasını da dile getirdi.

Gazete, Hristodulidis’in East Med boru hattıyla ilgili açıklama yaptığını da kaydederek, 2019 yılı başlarında, East Med için imzaların atılmasının beklendiğini söylediğini yazdı.

Habere göre Hristodulidis, ABD’nin, enerji konusunda Doğu Akdeniz’de ittifak oluşturulmasına yoğun ilgi gösterdiğini de kaydetti.

Hristodulidis, Güney Kıbrıs-ABD ilişkilerinden de bahsederek, ABD’nin Güney Kıbrıs’ı, Türkiye ile olan ilişkileri çerçevesinde değerlendirmediğini ve Güney Kıbrıs’a, Doğu Akdeniz’de istikrar e güvenlik unsuru olarak yaklaşıldığını belirtti.