23 Kasım 2024
  • Lefkoşa23°C
  • Mağusa23°C
  • Girne23°C
  • Güzelyurt22°C
  • İskele23°C
  • İstanbul4°C
  • Ankara16°C

HOLİSTİK BİR ANALİZ VE SENTEZ

Hamit Caner

08 Haziran 2016 Çarşamba 08:25

DAÜ Örneği Bir kurumda her şeyden önce bir güven ortamı olmalı! Güven artırıcı bir iklim yaratmalı her şeyden önce. Çalışanlar kurumuna güvenmeli.

Kurum en ufak bir sarsıntı geçirdiğinde "ilk ben giderim" kaygısını hissetmemeli bir çalışan.

Unutmayalım, bir kurumu kurum yapan, onu yaşatan ve sürdürülebilir kılan "insan"dır.

Yani asıl olan insandır.

Yani çalışandır asal olan...

İnsanın kendini güvende hissettiği bir ortamda, işbirliği de artar verimlilikte...

Artan kollektif bilinç genelde bir kurumu, özelde ise bir üniversiteyi hedeflenen o entellektüel seviyeye çeker. Yavaş yavaş oluşan olumlu hava olumlu bir kurum iklimini hazırlar önce; bu da kurumsal bir kültürü tetikler. İşte tam da bu noktada arzulanan kurum kimliği oluşmaya başlar.

Bugün dünyada öne çıkan ve örnek almaya çalıştığımız bütün yüksek öğretim kurumlarının (ki bunlar arasında 800 yıllık geçmişi olanlar var) yerleşmiş bir kültürü ve geçerli ve güvenilir bir kimliği vardır.

DAÜ de Kuzey Kıbrıs'ın yıldızı belki, ama taze (40 yıllık) bir üniversite henüz...

O arzulanan evrensel, çağdaş, toplumla bütünleşmiş, insan hakları ve özgürlüklerinin yargılanmadığı, şeffaf ve hesap verebilir bir kurum iklimine sahip, verimliliği ve üretkenliği yüksek bir üniversite hedefine henüz çok yakın değiliz.

Başlangıçtan günümüze, önceleri huzurlu ve güvenli bir ortamda belli bir yol katetmiş DAÜ.

Sonraki dönemlerde ise huzur ve güven ortamından uzak, paydaşların biraraya gelemediği kaotik yıllar! Anlaşmazlıklar, kavgalar, baskılar; korkuya dayalı yönetim modelleri.

Zaptı-rapt altına alınmamış ve tanımsız ve belirsiz birçok uygulama sonucunda rant kültürünün kurum kültürünü domine ettiği yıllar.

Zor yıllar. Farklılıkların ötekileştirildikleri zamanlar. Ne mutlu ki son 18 aydır üniversitemizde yeniden bir güven ve huzur ortamı oluştu.

"Ben yaparım olur" zihniyeti yerini bütün paydaşların ortak aklına devretti.

Merkeziyetçi yönetim anlayışı yerini insan odaklı yönetim yaklaşımına bıraktı.

Hukuk düzeni yeniden tesis edildi. Çalışanların özlük hakları büyük oranda iyileştirildi.

Süreç devam ediyor. Demokrasi rüzgarları yine yeniden esmeye başladı. Bütün birimlerde ve hazırlık okulunda seçimler yapıldı. Yönetimler seçimle iş başına geldi.

Kısmi-zamanlı öğretim elemanlarının şartları henüz hakettikleri seviyede olmasa da iyileştirildi.

Öğrenci memnuniyeti artırıldı. Zaptı-rapt altında başarılı bir yaz okulu gerçekleştirildi.

Tüm zamanların en başarılı bahar şenliğiyle öğrenci paydaşı ve sivil toplumla bütünleşildi. Kalite göstergeleri hem idari (birçok birim kalite onay belgelerini aldılar) hem de akademik (akreditasyonlar) bağlamda geliştirildi.

Bu dönemde sağlanan anlamlı bütçe ve motivasyonla öğrenci kulüpleri daha proaktif oldular. Yine bu dönemde çok başarılı sportif faaliyetlere ve başarılara imza atıldı.

Mağusa kentiyle entegrasyon "kentsel dönüşüm" vizyonuyla ilk defa bu süreçte ele alındı.

Bu vizyonel liderliği üniversite yeşil kampus "yeşil bina" projesiyle üstlendi ve ilk aşamayı tamamladı.

Koyulan vizyon, yapılan fiili antlaşmalar, taşeron olmayan kurumsal ortaklıklar, çok daha iyi seviyede olması gereken ama yine de anlamlı bir araştırma bütçesi, mezunlarla daha kaliteli bir iletişime yönelik uygulamalar vs.; bütün bu olumlu ilerlemeler geleceğe dair bir umut ışığı yaktı yüreklerde: GÜVENDEYİZ.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.