HİBE ARAYIŞI
Oshan SABIRLI
13 Temmuz 2014 Pazar 10:11
Prematüre doğmuş bir bebek gibiyiz. Bir yanımız hep tutsak. Sırtımızı birisine yaslamazssak imkansız, hiçbir şeyi başaramayız. Her defasında TC, AB , ABD veya BM’ye sığınmak zorundayız. Gücünüz yoksa , gelecek destek için beklemeye koyulursunuz. “Bu desteğin bir yerlerde diyeti var mıdır?” sorusu ise, hep akılları kurcalar durur… Son zamanlarda belediye seçimlerinin hemen ardından, TC Lefkoşa büyükelçiliği umut vaad eden açıklamalarına yeniden başladı. Özellikle yeni belediye başkanlar, TC Yardım Heyeti’nin ne yapacağını, belediyelere nasıl destek olacağını merakla bekliyordu. Cepte olmayan paraların, hayali projeleri yapıldı. Ucuk kaçık projelerin vaadleri verilirken, işaret edilen finansal kaynaklar, “ön görüşmesi olmayan, tamamen beklentiye dayalı” projelerdi. O yüzden geçen hafta da, ben vaalerin gerçek olmasını dört gözle beklediğimi bu köşeden yazmıştım. TC Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’nın bu noktada iyi projeleri destekleyeceğiz yaklaşımı önemli. Hem TC’den belediyelere yapılan hibeler, hem de AB’nin hibeleri o kadar kolay ve kısa bir süreçten geçmiyor. Ancak TC’nin ve BM’nin sanki havadan para dağıtıyormuşslarcasına hibe verdiği algısı var. Bakalım kimler hangi proje için finansman bulmayı başaracak. Göreceğiz… ****** Suya anlaşılmaz tepki Ülkeye Türkiye’den suyun gelişi artık ciddiye bindi. Karşılıklı barajlar tamamlandı. Ülkenin dört bir yanında boruları görür olduk. Ötesinde hem Türkiye, hem de ülkemizden deniz içinde yapılan çalışmaları daha net görür olduk. İşte tüm bu çalışmalar yapılırken, maalesef hoş olmayan tartışmalar yaşanıyor. Kimisi su borularının konuşlandığı yere, kimisi boruların arazilerinden geçecek olmasına kimisi alınacak suya, kimisi yapılan çalışmalara garip bir öfke duyuyor. Kıbrıs Türkü’nün muhalif yapısı yeniden devreye girdi. Siyasilere duyulan öfke toplumsal yaşamın farklı alanlarında kendisini gösteriyor. Suyun gelişi ile birlikte her şey daha güzel olacak. Ama art niyet olduğu mütddetçe bizden adam olmaz onu anladım. ***** Panayır ve zaman çelişkisi Çocukluk zamanlarımda panayırlar hayatımın en keyifli zamanlarıydı. Büyüyüp eğlence tarzım değiştiğinde veya panayırların bana hitap etmediğini anladığımda, 19-20’li yaşlarımdı… O kültürün şimdilerde topluma da ne kadar uzak olduğunu görüyorum. Güzelyurt’ta Portakal Festivali yapılıyor ama maalesef çoşku tükenti, portakal da yok… Şimdilerde İskele’de yapılan festival çok büyük bütçeler ile vatandaşlar ile buluşuyor. Ancak bir zamanlar Larnaka Deniz Panayırı’nın ruhunu taşıyamıyor. Limasol Şarap Festivali deyince hala bir nesil oldukça heyecanlanıyor. Günümüzde panayırlar isim değiştirip festival şeklini aldı. Artık hellim, karpuz, patates, pulya festivalleri ile hem tematik olmayan, hem halkın isteklerine yanıt veremeyen, zaten sürekli tanınmış sanatçıların konserlerinin olduğu adamızda maalesef festival içerisinde şöhretler de çekici değil … FIKRA SINAV SORUSU 4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler. Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı köşelerine oturtur. Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler. Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik patladı?"
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.