27 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa15°C
  • Girne16°C
  • Güzelyurt14°C
  • İskele15°C
  • İstanbul11°C
  • Ankara2°C

HEPİMİZ DOĞUŞUZ

Oshan SABIRLI

17 Aralık 2014 Çarşamba 10:35

Doğuş Derya bir kez daha gündem oldu. Üstelik meclis kürsüsünden yapılan açıklamalar seviyesizce sosyal medya üzerinden yorumlandı. Doğuş Derya için yapılan yorumlar bu ülkenin pekte iyiye gitmediğini ortaya koyarcasına kamuoyu ile buluştu. Hatta bu yorumları yapanların birçoğunun Doğuşun ne söylediğini duyduğundan bile şüpheliyim. Tartışmaların medeniyetten uzak, bir kadın vekili hedef gösterircesine yapılması kabul edilemez. “Bu kadın tecavüzü hak ediyor”, “senin istediğin belli” şeklinde yorumlar yapmak ve bu yorumları yapanların sözde toplumun ileri gelenlerinin, sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin, eski bakanların olması affedilir gibi değil. Savaşın bu ülke insanına neleri kaybettirdiğini gayet net şekilde gördük. Haklı haksız tartışmalarında geçmişe sünger çekmek gerekiyor. Sünger çekmek, sildim gitti demek ile de maalesef olamıyor. Bugün savaşa dair bir çok hikaye anlatılıyor bu topraklarda. O hikayelerin yanında anlatılamayan, saklanan, utanılan hikayelerimiz de var. Savaşın kirli yüzünde, bu topraklarda tecavüze uğrayan kadınların olduğunu görmezden gelemeyiz. Dini, dili, ırkı çokta önemli değil. Her savaşta olduğu gibi bu Kıbrıs’ta yaşanan savaşlarda da tecavüzlerin olduğunu nasıl görmezden gelebiliriz? Sevgili Doğu konuşmasında işte bu gerçeğe ışık tuttu. Kıbrıs Türk kadınlarına da tecavüz edildiğini gayet net biliyoruz. Ayni durumun Kıbrıslı Rum kadınlara olmadığını kim savunabilir? Tecavüzün kim tarafından ne şekilde yapıldığı noktasında değiliz. Ancak savaş paranoyası içerisinde “Rum kadınlarına tecavüz edilmedi” demek maalesef yalan ile yaşamakla eşdeğer. Aşağıda Doğuş Derya’nın Meclis kürsüsünden ne söylediğini okuyabilirsiniz. Bu yazıyı okuduktan sonra vakit kendi vicdanınız ile baş başa kalma zamanı. *** “Biz Kıbrıslı Türkler olarak çok acı çektik, kayıplarımız var. Evlerimizden göç ettirildik. Bazen gazeteye baktığımda derim neden bu kadar çok doğum ölüm ilanı verilir. Tüm hayatı kayıplar üzerine kurulmuş bir toplumuz. Her doğan ve her ölen çok önemlidir bu kayıplar üzerine kurulu hayatta. Ama kaybeden bir tek biz olmadık. Bizden başka yaşayan insanlar da var. Kıbrıslı Rumlar da var, Maronitler de var, Ermeniler de var. Ve bu insanlar en az bizim kadar kayıp yaşadılar. Bu insanlar evlerinden kovuldular. Mülklerinden oldular. Tecavüze uğradılar. Kilise ilk kez kürtajı 74’te serbest bıraktı. O kadar çok Kıbrıslı Rum kadın vardı ki tecavüze uğrayan. O yüzden kendi hakikatlerimizi haykırırken başkasının da acı çektiğini, o düşman edebiyatı içinde o görmezden geldiğimiz kişilerin de insan olduğunu barışı da savaşı da insanların yaptığını unutmamamız lazım.”  

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.