HEP KENDİMİZİ KANDIRDIK..(1)
Arif Alasya
21 Ağustos 2017 Pazartesi 09:12
1877-1878 Osmanlı Rus savaşında yenilen Osmanlı Ruslara ödün vermemek amacıyla Britanya ile iş birliği yaparak adayı 92799 sterline Britanya’ya kiralar. Mülkiyeti Osmanlıda olmak kaydıyla yönetim İngiliz’e geçti.
1014 dünya savaşlarında Osmanlı Almanya safında savaşa girdiği için Birleşik Krallık adayı ilhak edip adaya vali tayin etti. Türkiye, 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 21. maddesi gereğince, Birleşik Krallık'a adanın ilhakını tanıdı. 1925 yılında Kıbrıs Crown Colony olarak ilan edildi ve adaya ilk Türkiye Cumhuriyeti konsolosu atandı.
İşte bu tarihten sonra adaya yerleşmiş olan Osmanlılar Kıbrıs Türkünü oluşturdu. Adada Müslümanlığın yanında Atatürk Türkiye’sini benimsedi ve onun çizdiği yolda Laik bir Türk nesli yetiştirdi.
Bu yetişen nesli yönetenler hiçbir zaman kendi iradeleri ile hareket etmediler. Hep Türkiye’deki siyasetle ilgili olarak değişim gösterdiler.
En büyük başarıları laikliği koruma yönünde olmuştur. Ancak günümüzde onu da koruyamadığımız aşikârdır.
Önceleri Bu Osmanlıdan koparılan Kıbrıs Türkü kendini Anavatan diye bildikleri Türkiye’ye kabullendirmek için çök büyük mücadele verdiler sonunda İngiliz’in da yardımı ile Adadaki Türkleri benimsedi ve 1960’a gelindi.
Biz bizi Türk olarak kabul etmediğini ancak 1974 sonrası öğrenebildik. Çünkü saf kan Türk olmadığımız için Birçok makam bize kapatıldı.
GKK Komutanı Kıbrıslı olamaz,Sivil Savunma Başkanı Kıbrıslı Türk olamaz Merkez Bankası müdürü Türk olamaz..
Maalesef bizi yönettiğini zannedenler Türkiye’nin bu taleplerini haklı kılarak o koltuklarda oturmayı yeğlediler.
Kıbrıs Türkü hep Türkiye’de olanlarla değişim içinde olmuştur.
Başlangıçta Atatürk tekke ve zaviyeleri kapattığı zaman Kıbrıs’ta da paralel uygulama yapmıştır. Örneğin tarikatçılığı ön plana çıkartan Şeyh Nazım adadan sürgün edilmiştir. Ancak Türkiye’de tekke ve zaviyeler güçlendiği zaman adaya dönebilmiştir.
Atatürk tekke ve zaviyeleri kaldırmakla kalmamış Hilafeti da kaldırmıştır.
Türkiye’de Menderes döneminde tekke ve zaviyelere çanak tutulmaya başlamış ve 27 Mayısa kadar bu artarak devam etmiştir.
27 Mayıs ihtilalında başlayarak her İhtilal döneminde bu tekke ve zaviyeler güçlenerek çıkmışlardır. Ancak bu dönemde Tekke ve zaviyeler ön plana çıkmamış Türkiye’nin ekseni milliyetçi zeminde kalmıştır.
Türkiye’de tekke ve zaviyelerin yavaşça ön plana çıkması Erbakan döneminde tekke ve zaviye ve tarikat liderlerinin Lüks araçlarla Başbakan yardımcılığı köşküne gitmekle başlar.
2002 yılına kadar Türkiye’de siyaset milliyetçilik ekseninde yapılmaktaydı. Güçlü bir ordu güçlü bir Genel Kurmay ve vardı. Hükümetteki sapmalar için ‘’Muhtıra ‘’da verebilmekteydi. Buna paralel Kıbrıs’ta da Milliyetçilik ön planda bir bir uygulama vardır.
1974 sonrası gelen nüfus da dinsel yönden aktif konumda değillerdir.
Kıbrıslı ise hep 1960-1974 arası dönemi hep milliyetçilik temelinde uygulamalarla yürütmüştür.
BEY yönetimi diye adlandırdığımız bu dönem halk hep Milliyetçi duygular üzerinden sömürülmüştür.
Örneğin Türk’ten Türk’e kampanyası ile bireylerin zengin edilmesine milliyetçi duygular ile ses çıkartmamıştır. Rumca kelime kullanan para cezası kesilirken da sessiz kalmıştır.
Dövmek istediği kişiye halkın içinde tokat atarak ‘’Kimsin sen da Denktaş’a küfür eden ‘’vatandaşın yanında olmuştur.
Rum’u Türk’e düşman eden İngiliz uygulaması ‘’Komando’’ve ‘’Oksilyari’’Polis uygulaması ile İngiliz’e teslim edilen gençlerimize karşı da sesini Milliyetçilik adına yükseltmemiştir.
1974’e kadar geçen süreç bir gün Egemen olacağız beklentisi ile geçmiştir.
Sonunda beklenen oldu ve o Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ekindeki Garantörlük anlaşması Rum’un işgüzarlığı ile yaptığı İhtilal ile can buldu ve Türkiye Başta Amerika, İngiltere ve Rusya ile anlaşarak adaya barış getirmek ve Anayasal düzeni yeniden kurmak içim müdahale etti.(Devam edecek)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.